GALATASARAY: 0 FENERBAHÇE: 0

İngilizce yazılışıyla "derby", 1778'de Derby Kontu Edward Smith Stanley tarafından düzenlenen at yarışlarına verilen isimden araklandı.

Bugün Rolls Royce'un bir üretim merkezinin de bulunduğu kentten kaynaklanan sıfat, zamanla aynı yörenin takımları arasında yapılan futbol maçlarına da verildi. At ile özdeşleştirilmek, futbolcu için büyük onur tabii. Seni taşır, yükünü çeker, çiftini sürer, yarışlarda servet kazandırır, kımızına doyum olmaz... Ölüsü bile paradır. Kimileri için pastırması-sucuğu birinci sınıftır...

Ya futbolcu dediğin? Milyonları cebe indirir, haftalarca gol atmayı ya da yememeyi beceremez...

***

Bu maçta da öyle oldu. Milyonları cebe indiren sözde iki büyük kulübün futbolcuları, tek pozisyon bulamadan birer puan aldı. Amaçları seyirciye muhteşem bir sonbahar günü futbol resitali çekmek falan değildi. O iğrenç atasözünün arkasına sığındılar:

Ne şiş yandı, ne kebap...

***

Neymiş, derbiymiş.

Hadi canım siz de.

Siz Rolls Royce'un Derby'si falan değil, anca çocukluğumun Derbi lastik ayakkabısı olursunuz...

***

Bu Ersun Yanal denilen adamdan, milli takımın başına geldiği günün ertesinde saç modelini değiştirmesinden beri hazzetmem.

Teknesine sevgilisiyle atlayıp erotik pozlar vermesi falan beni ilgilendirmez.

Fakat Aziz Yıldırım'ın, "Ben bu kulübün başında olduğum sürece o adam kapımızdan içeri giremez" sözüne, bu maçta daha çok hak verdim.

Yahu 112 yaşındaki Fenerbahçe bu kadar mı acz içine düşürülür...

Bir tesadüf olacak da gol atıp kaçacaksın...

***

Tabii Fatih beyler de bu niteliksiz adamın ekmeğine yağ sürdü. 

"Aman gol atamadık, bari yemeyelim", öyle mi?..

Allah mübarek etsin.

***

Geride 84 puan kaldı.

Elbette bir kısmı Galatasaray'la Fenerbahçe'nin olacak.

Eee, sonra?

Şampiyon olanın taraftarları iki gün iki gece diğerinin taraftarlarını kızdıracak.

Peki 34'üncü hafta sonunda?

Kişiliksiz bir sezon daha geride kalacak...