28 Ocak 2002

Ayşe Nur o mangal yüreklilerdendi. 12 Mart’ta evimiz hazır diyenlerdendi. 12 Eylül’den sonra da evini, yüreğini açmıştı. 56 yıl yaşadı, ama buna iki hayat sığdırdı.

Ocak ayı benim için karanlık bir ay. Birçok güzel insanı, dostu yitirdim Ocak ayında. Ve benliğimin yarısını 28 Ocak’ta yitirdim Ayşe Nur’un ölümü ile. Ama hayat devam ediyor. Hayatın kendisi zaten bir ayakta kalma kavgası. Nerede kalmıştık deyip çalkantılı hırçın bir denizde takamızı İthaka’ya doğru sürmekten başka çare yok. Kavafis’in duru bir dille bize söylediği gibi:

ithaka'ya doğru yola çıktığın zaman,
dile ki uzun sürsün yolculuğun,
serüven dolu, bilgi dolu olsun.
ne lestrigonlardan kork,
ne kikloplardan, ne de öfkeli poseidon'dan.
düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu
ince bir heyecan sarmışsa eğer.
ne lestrigonlara rastlarsın,
ne kikloplara, ne azgın poseidon'a,
onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,
kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.

dile ki uzun sürsün yolun.
nice yaz sabahları olsun,
eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!
durup fenike'nin çarşılarında
eşi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar,
ve her türlü başdöndürücü kokular;
bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;
nice mısır şehirlerine uğra,
ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.

hiç aklından çıkarma ithaka'yı.
oraya varmak senin başlıca yazgın.
ama yolculuğu tez bitirmeye de kalkma sakın.
varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,
ithaka'nın sana zenginlik vermesini ummadan.

sana bu güzel yolculuğu verdi ithaka.
o olmasa, yola hiç çıkmayacaktın.
ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.

onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.
geçtiğin bunca deneyden sonra öyle bilgeleştin ki,
artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini ithakaların.(*)

Şiir insanı Cevat Çapan’ın tercüme. O da 12 Mart’ta gözaltına alınanlardandı. Bebek sırtlarındaki, ağaçların arasındaki o harika evde, komşusu Murat Belge, 1 milyonluk şanlı ordumuzun av hedefi yaptığı Mahir Çayan’ı sakladığı için. Ve bu ülkede bazen, "komşu olmak" da bir suçtur!

Zor zamanlarda aydınlarla devrimcilerin, özgürlük sevdalıların bedeli bazen ağır olan dayanışmaları olmuştur.

Fransız ordusu Cezayir’de kirli bir savaş yürütürken, Hayır demek, Fransa’da bile mangal gibi yürek gerektirirdi. Ve zor zamanlarda gerçek aydın sıfatına Henri Alleg gibi hak kazananlar bir avuç kadardır. Ama linç etmeye kalkanlara karşı, De Gaulle "Sartre Fransa’dır" demeyecek miydi? Ne olsa kalite farkı!

Ayşe Nur da o mangal yüreklilerdendi. 12 Mart’ta o da evimiz hazır diyenlerdendi, Maltepe firar serüveninden sonra. 12 Eylül’den sonra da evini, yüreğini açmıştı, hedef tahtasına koyulanlara. Hiçbirini de kaptırmadan. 90’ların zor zamanlarında da bir halka yönelik zulme "hayır" diye sesini yükseltenlerin öncülerindendi.

56 yıl yaşadı, ama buna iki hayat sığdırdı.

Ne garip, ailemizin ilk sürgünü eniştem Rıza Çerçel’i de 28 Ocak tarihinde yitirmiştik.

28 Ocak pazartesi günü saat 12’de Ayşe Nur’u dostları, yakınları Topkapı Eski Kozlu Mezarlığı'ndaki istirahatgâhında anacak, sonra da kurucusu olduğu Belge yayınlarında ziyaret edecek. Yüreğim onlarla birlikte olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi