Arap yayıncının istediği oldu

Piç Kadri'nin, Med Ahmet'in ruhu şad olsun sevgili seyirciler. Onlar hayatta olsa, bizler bu maçta ne yazabilirdik ki.

Adana Demirspor'un efsane kaptanı Med Ahmet (Arıboğan), Amerikan elçisinin "Salla bir füze Selami" diye tezahürat yapması üzerine lâkabı "Füze"ye çıkan Selami Tekkazancı, sonraki yıllarda Kartal Yaşar...

Med Ahmet'i biliyorsunuz.

Ahmet Arıboğan.

Lütfi Arıboğan'ın babası.

Milli voleybolcu Hüseyin Arıboğan'ın ağabeyi...

***

Füze Selami anlatıyor:

Bursa’yı 2-0 yendik. Hacettepe de bir takıma 7, diğerine 6 atarak finale kaldı. O dönem sol ayağımın üzerinde bir şişlik vardı. İltihap gibi bir şey… Öyle ağrıyordu ki, sabahlara kadar uyuyamıyordum. Bursa maçı öncesi Bedri Abi'ye, Muharrem (Gülergin) Abi'ye iki maç birden oynayamayacağımı söyledim. ‘Beni ya Bursa maçında ya da finalde oynatın’ dedim. Ama ‘Oynayacaksın’ diye direttiler. Bursa maçında oynadım. Bursa’yı yendik, finale kaldık. Sonra ben ‘Hacettepe maçında oynayamam’ diye tekrar söyledim, kızdılar bana. Ayağım çok kötüydü, ben de o zaman ‘Bir şartla oynarım’ dedim. ‘Siz son 15 dakikaya kadar maçı berabere götürün, gerisini bana bırakın...’ 

Hacettepe finale gelene kadar 6-7 gol atmış bir takım, çok güçlüler. Herkes ‘Maçı Hacettepe alır’ diyor. Maç saati geldi çattı. Stadyumun arkasında bir saat  kulesi vardı, Şimdiki gibi skorbord nerdeee; maçın kaçıncı dakikada olduğunu oradan takip ediyorduk. Son 15 dakikayı görmüştük, skor 0-0’dı... Son 15 dakikada oyuna girdiğimde Sarı Yaşar santranın oralardan güzel bir pas attı. Topu sürdüm kaleye doğru. Kaleci şut atacağım diye korktu, çıkar gibi yaptı, ben de topu sağından yavaşça bıraktım. Top kalenin sağ direğine çarptı, diğer direğe doğru gidiyordu, gol olacaktı ama yavaş vurdum diye korktum, kalecinin solundan dolandım, topa doğru koştum. Zaten o sırada top kaleye girdi, gol oldu. Çok sevindik... Çocuklar gibi, sağa sola koştuk...

Maç yeniden başladı, yine bir pas attılar, ceza sahasına girdim, çok hızlı bir şut attım. Top fileleri balon gibi şişirdi, geri önüme düştü. O sevinçle topa bir daha vurdum, yine filelere girdi. Biz gol diye sevinirken hakem golü vermedi. Hepimiz çok şaşırdık, ortada golü vermeyecek hiçbir şey yoktu çünkü. Hakeme sordum ‘Niye vermedin?’ Dedi ki, 'Ulan zaten galip geldiniz. Netçen ikinci golü..."

***

Karagümrüklü Piç Kadri'yi ilk kez Mersin İdmanyurdu'nda izledim. Sahadaki gencecik çocukların bembeyaz kaptanıydı. 

Lâkabıyla, yani "piç" diye anılmakla gurur duyduğuna, kulüp ve belediye başkanı merhum Kaya Mutlu'nun yemeğinde tanık oldum:

"Kadri Abi, affına sığınarak soruyorum; sana neden piç diyorlar?"

- Yahu bir maçta öyle kızdırdılar ki, şortu indirdiğim gibi, tribüne malum hareketi yaptım...

***

Şimdi gel de bu iki kulüp arasındaki maçı yaz.

İlk dakikalar, Adanalıların Süper Lig'e yükselecek 21'inci takım olacağı görüntüsünü veriyor.

Gönül de İstanbul'dan altıncı takımı istemiyor doğŕusu.

Neden istemiyor?

Karagümrük'ün sembol ismi İlker Keskin kardeşim darılacak ama, Anadolu takımları 15 günde bir sahasında oynarken; Başakşehir, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Kasımpaşa'nın deplasman diye yarım saatlik yola gitmesi adil mi sizce?

İlkyarının Karagümrük lehine tek golle sonuçlanması, bakalım ne gibi bir maceraya yol açacak...

***

İkinci yarıdayız.

Duru m 1-1.

Seyircisiz yan yönetimler heyecandan çatlayacak.

Bein'in sahipleri Katarlılar, ligden düşmek olmadığına göre, fazladan 6 maça nereden yayın aracı bulacağız diyorlardı ya.

Gözleri aydın.

Cüneyt beyler Karagümrük'e vize verdi.

Hayırlara vesile olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi