Devlet, siyasal İslamcılar, ifade özgürlüğü

Laik bir devletin okullarında böyle bir kitap okutulamaz, referans gösterilemez. Böyle bir kitap için kamu parası kullanımı da bir devlet skandalıdır.

İfade özgürlüğü meselesini iyi düşünüp, iyi değerlendirmek lazım: Bireyler, kurumlar, mesela vakıflar toplumun önemli bir bölümünü çok rahatsız edici, devlet kurumlarını şoke edebilecek, şiddet ve nefret söylemi içermedikleri ölçüde Anayasaya, evrensel hukukun temel ilkelerine aykırı görüşleri de savunabilirler, yayınlayabilirler, kanımca sorun burada değil, başka bir yerde.

Geçtiğimiz hafta bir vakfın yayımladığı bir kitap, vakfın ismi "Server Yaşam Vakfı", yayımladığı kitabın adı ise "İletişim, Nezaket, Adap", basında kendinden bahsettirdi.

Bu kitabın haber olmasının temel nedeni içinde toplumun bir bölümünü gerçekten şoke edici, rahatsız edici ifadelerin yer alması; hatırlayalım, AİHM 1976 Handyside kararı ile toplumu, devleti şoke edici, rahatsız edici görüşlerin AİHS çerçevesinde ifade özgürlüğünün koruması altında olduğu kararını alıyor.

Kitapta genç kadınlarla el sıkışmanın, müzik dinlemenin günah olduğu yani yapılmaması gerektiği, filmlerde kadınların çok öne çıkartılmasının doğru olmadığı yönünde görüşler var.

Ben de bu kitapta yer alan bu görüşlerin saçma sapan olduğunu düşünenlerdenim ama benim kanaatlerimin bu vakfın ifade özgürlüğü çizgisi için de, şiddet önermediği ve nefret söylemi içine düşmediği ölçüde, bir kriter oluşturması söz konusu olamaz.

Bu çok tuhaf, anlamsız görüşler için bile vakfın, kitabın yazarının ifade özgürlüğünün yanındayım.

Ancak, ortada çok büyük bir sorun mevcut ve kimse bu noktayı konuşmuyor.

Bu sütunda da yazdım, başka yerlerde de yazdım, söyledim, laiklik devlet aparatı için temel bir niteliktir; insanlar, toplum için din-devlet ilişkilerinin karşılıklı olarak birbirini dışlama mecburiyeti yani laiklik tanımlanamaz, insanlar, toplumun kurumları Anayasaya rağmen laiklikten yana olmak zorunda değillerdir ama bu temel laiklik ilkesi devlet için hayati bir ilkedir.

Basından izlediğim haberlere göre "Server Yaşam Vakfının" yayımladığı bu kitap (İletişim, Nezaket, Adap) Milli Eğitim’e bağlı okullarda, bunların çok çok büyük bölümü devlet okulu, okutulmasının, en azından referans kitap olarak gösterilebilmesinin önü açılıyor.

Meselenin, daha doğrusu devlet skandalının başladığı nokta da burası.

Laik bir devletin okullarında, laiklik asla bir milim taviz verilmemesi gereken ilkedir devlet için, böyle bir kitap okutulamaz, referans gösterilemez.

Bu kitap referans kitabı olabiliyor ise muhtemelen Milli Eğitim bu kitabı okul kitaplıklarına da satın alıyor, kamu parasını bu saçma sapan kitap için kullanabiliyor.

Böyle bir kitap için kamu parası kullanımı da bir devlet skandalıdır.

Unutmayalım, laik devletin en önemli prensibi kamu parasının herhangi bir inanç için harcanmaması prensibidir.

Bu temel prensip bizim ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığının mevcudiyeti yani imamlara kamu parası ile maaş ödenmesi nedeniyle vahim ölçüde tecavüze uğramaktadır.

Yapılması gereken şu: Diyanet İşlerinden başlayarak ve tüm kurumlarda inançlar için kamu parasının kullanımını, böyle kitapların devlet tarafından satın alınmasını engelleyerek gerçek bir laik devlet oluşturmak ama aynı zamanda da devlet dışı kurumlarda, kamu parası kullanmadıkları ve şiddet, nefret söylemi dışında kaldıkları ölçüde ifade özgürlüklerini en geniş anlamda kullanmalarını hukuken garanti altına almak.

Bir vakıf, bir kitap "kadınlarla el sıkışmayın" diyebilir, kanımca böyle bir görüş ifade özgürlüğünün koruması altındadır ama bu görüş doğrultusunda bir kuruş dahi kamu parası, kamu desteği asla olmamalıdır.

Birileri, ben ya da başkaları onları meczub olarak görebilirler ama onların da ifade özgürlüklerine şiddet ve nefret söylemi dışında saygı duyarım.

Kamu parası kullanımları ise suçtur, daha doğrusu kullandıranlar ve kullananlar için suç olmalıdır.

Siyasal İslamcılar, her nedense, arkalarına devleti, kamu parasını almadan nefes bile alamıyorlar, almak istemiyorlar.

Çünkü muhtemelen en büyük rant orada.

AKP son on senelik politikalarıyla çok şeye büyük zarar verdi, vermeye de devam ediyor ama en büyük zararı din kurumuna, inançlı dürüst insanlara, din-devlet ilişkilerine verdi ve vermeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi