Perinçek’e göre devlet Erdoğan’ı önüne katmış, kendi mecburiyetlerinin görevlisi yapmış. Hakkındaki her söze yanıt veren Erdoğan bu iddiaya ‘gık’ diyemedi. Demek ki işine gelmedi.
Aslında Erdoğan’ın korkusunu depreştiren şey Kılıçdaroğlu’nun 12 Aralık’ta Ankara’daki İnsan Hakları ve Adalet Çalıştayı’nda yaptığı konuşmaydı.
Geniş açıyla bakınca gayet net olarak ortaya çıkıyor ki, bir kavrayamama sorunu varlığını sürdürüyor. 10 Aralık bu ülkede yanlış anlaşılıyor.
Yönettiği ülkenin haline bakmadan Batı ile demokrasi yarışına girmek aslında siyasal İslamcıların hadsizlikte vardıkları noktayı göstermek açısından ibret verici.
İddialı hedef dediğim de işte bu: Türkiye’ye senede, bu manzara içinde, elli milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekebilmek.
Bunların ne söylerlerse tam tersini yapma, ne yaptılarsa tam tersini söyleme konusunda pek mahir olduklarını söylemiştik. Meğer mahir oldukları başka bir alan daha varmış…
Birliğin, ortaklığın, 'ortak aday'ın da pekala mücadele içinde ortaya çıkacağının işaretlerinden biri demirtaş’ın gördüğü itibar
AB ve Avrupa Konseyi, insan hakları ne denli çiğnenirse çiğnensin, Türkiye despotlarıyla ilişkiyi sürdürmenin bir çaresini mutlaka bulur.
İslâmla demokrasiyi örtüşür gören batılı sosyal bilimciler ve İslâm düşünürleri olduğu gibi bunları taban tabana zıt görenler de az değildir gerekçeleri yer yer farklılık gösterse de.
Devletlerin bu çabalara sempati duymamaları esas olarak kendi sınırlarını koruma çabasından başka bir şey değildir.
TÜSİAD Başkanı Bilecik, bir an önce yapısal reformlara geçilmesi gerektiğini belirterek uyardı: Güçlü bir ekonominin olmazsa olmazı, güçlü bir demokrasidir
TÜSİAD Başkanı Bilecik, 'Güçlü ekonominin olmazsa olmazı, güçlü demokrasidir' dedi, ekonomik reformlarla eşzamanlı özgürlük alanlarının genişletilmesi gerektiğini belirtti.
kürtlerin, seçmeni de dahil olmak üzere gücünü ve enerjisini bir 'ortak' projeye aktarması, köh’ün bir tür ortaklığa teslim edilmesi ne adil ne mümkün ne de yararlı.
Meclis eski başkanı Hüsamettin Cindoruk, 'Demokrasi iyi yönetilmediyse bunun sorumlusu siyasettedir, bundan hiçbirimiz kaçamayız' dedi.
Devletler de insanlar gibi. Önce hafiften kırılıyor sonra iflas ediyor ve haydutlaşıyor. Ama aslında sormak lazım: Neden devlet şey olamıyor?
Alman Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan araştırmanın sonucu Türkiye'nin demokrasi karnesini ortaya çıkardı.
Gerçeğin, gerçeklerin yerini fısıltı gazetesi ve onun gerçek olamayan gerçekleri alırsa bu durum, iktidara eleştirel düşünceden daha fazla zarar verebilir.
Bu kararla AB bir üye adayına mali yardımlarda ilk kez kesintiye gitmiş olacak.
'Hukuk, demokrasi ve özgürlükler... Sizin dolaylı değil, doğrudan alanınız! '
Çan-2 Termik Santralı Avusturya'da kurulup 15 yıl çalıştırıldıktan sonra 'atalım mı, satalım mı?' ikilemi içindeyken Türkiye'ye monte edilivermiş!
The New York Times'da yer alan analizde Cumhurbaşkanı Erdoğan için, 'Sayın Erdoğan'ın liberal bir güç olduğu fikrinden geriye kalan her şey tamamen yok oldu' yorumu yapıldı.
'Türkiye'nin çözüm yolu: İnsan haklarına saygı, hukuk ve demokrasi.'
Erdoğan en son 2014 yılında Almanya'ya Başbakan sıfatıyla resmi ziyaret gerçekleştirmişti.
Cari açık birilerinin zannettiği gibi bir iktisat politikası yanlışlar kümesinin sonucu değil, yapısal bir mesele, büyüdüğümüz zaman kaçınılmaz. Geriye hukuksuzluk belası kalıyor.
Orta seküler mahallelerde yaşayan gençlerin geliştirdiği refleks, bütün bu baskı ve şiddet ortamına karşı evlerine 'Yemek sepeti'nden menemen sipariş etme ile kendini gösteriyor.
İktidarın her yaptığını destekleyerek iktidara akıl vermenin onurunu yaşarlar içten içe... Hatta bir adım da ileri giderek 'yönetiyoruz' havası da yayarlar.
OHAL ile terörle mücadele arasında bir mantıksal bağ yoktur; OHAL ilanı mesela on binlerce kamu çalışanını yargı denetimine kapalı biçimde işten atmak gibi şeyleri devreye sokmak içindir.
OHAL’e son vermek bu koşullarda tek başına anlamlı değildir. Çünkü sorun artık yapısaldır. Sorun demokrasinin kurum ve kuralları ile tasfiye edilmesidir.
Açıklamada 'Darbe girişimi temel özgürlükleri korumanın gerekli olduğuna ilişkin çarpıcı bir hatırlatmadır' denildi.
Yazar Fikret Başkaya sistemin içinde bulunduğu yapısal krizi ve dünyada yükselen anti-demokratik uygulamaları değerlendirdi.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.