Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

Riyakârlıkları zirve yaptı!

Bunların ne söylerlerse tam tersini yapma, ne yaptılarsa tam tersini söyleme konusunda pek mahir olduklarını söylemiştik. Meğer mahir oldukları başka bir alan daha varmış…

İnsan görünce hayretler içinde kalıyor, gözlerine inanamıyor.

Yandaş gazeteler birinci sayfalarından çarşaf çarşaf döktürmüş; polisin orantısız güç kullanmasını, göstericileri gaza boğmasını, yerlerde sürüklemesini eleştiriyorlar. Bütün bu olanlara Batı’nın sessiz kalmasını "ikiyüzlülük" diye nitelendiriyorlar.

Yandaş televizyonlar canlı yayın bağlantıları yapıyor, polis şiddetini şiddetle kınıyorlar.

İlk bakışta "Sonunda dine, imana ve demokrasiye geldiler" diye bir sevinç kaplıyor.

Öyle ya, bir gün önce sadece Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır gibi Türkiye’nin kentlerinde değil, dünyanın dört bir yanında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle sokağa çıkıyor kadınlar.

Ancak İstanbul’da, Diyarbakır’da yürümeleri, basın açıklaması yapmaları polis tarafından engelleniyor.

Hele İstanbul’da polis kadınları engellemek, yürüyüş ve açıklama yapmalarının önüne geçmek için bütün engelleme yöntemlerini kullanıyor; İstiklal’de gösterici kadınların önü polis barikatları ve TOMA’larla kesiliyor, kalkanlarla "süpürülüyorlar", üzerlerine biber gazı atılıyor.

Demek ki sonunda yandaş gazeteler bile görmek zorunda kalmış polisin barışçıl bir demokratik gösteriye karşı takındığı bu hoyrat tavrı.

Ama ne gezer!

Biraz daha dikkatli bakınca yandaş ve yanaşma gazetelerin birinci sayfalarına, dehşet içinde görüyorsunuz ki sözünü ettikleri Fransız polisinin Sarı Yelekliler’in gösterilerine karşı uyguladığı şiddet.

Star’ından Akit’ine kadar hepsi birinci sayfalarından başlıkları, spotları, fotoğrafları döşenmişler:

"İşte Fransa’nın özgürlük anlayışı", "Gezi’ye demokrat Paris’e Fransız", "Fransız polisi göstericilere sert müdahale etti", "Demokratik tepkiye tahammülü olman Fransız polisi göstericileri gaza boğdu, yerlerde sürükledi", "Fransa’daki Gezi'ye dünya kör ve sağır", "Fransız polisinin orantısız güç kullanımına sessiz kalan Batı ikiyüzlülüğünü bir kez daha tescilledi".

Sanırsınız ki hepsi Fransa’nın muhalif gazeteleri.

Ama dünkü birinci sayfalarında özellikle İstiklal Caddesi’nde yürütülmeyen, basın açıklamasına izin verilmeyen, önleri barikatlar ve TOMA’larla kesilen, polis kalkanlarıyla "süpürülen", üzerlerine biber gazı atılan kadınlarla ilgili tek bir satır haber yok.

Hemen hepsi kadınların 25 Kasım’daki eyleminde yaşananları ya hiç görmemiş ya da sadece Emine Erdoğan’ın mesajı ve AKP Kadın Kolları’nın cılız gösterileri üzerinden görmüş.

Yandaş haber kanalının Paris’teki muhabiri canlı yayında "Buradaki medya üç maymunu oynuyor, eylemleri göstermiyor" diye yakınıyor.

Belli ki genç muhabir unutmuş kendi kanalının Gezi’ye katılanlara "terörist", "çapulcu" dediğini, yanaşma televizyon kanallarının da "penguen medya" kesildiğini.

İstiklal Caddesi’nde polis gücüyle kadınların yürümesi, açıklama yapması engellenirken aynı gün Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü açıklama yapıyordu;

"Fransız güvenlik güçlerinin göstericilere sertleşen müdahaleleri ve orantısız güç kullanmaya varan uygulamaları da kaygı vericidir. Demokrasilerde diyalogun gerekliliğine inanıyor, olayların en kısa sürede yatışması için itidal çağrısında bulunuyoruz."

Ankara’dan bakınca Paris ayan beyan görülüyormuş ama burnun ucundaki İstanbul görünmüyormuş demek ki…

Fransızlar da bu açıklamaya kim bilir nereleriyle gülmüşlerdir.

Aynı gün Emniyet Genel Müdürü de 25 Kasım için Twitter'dan mesaj atıyordu:

"Türk polisi kadını koruyan her türlü çalışmanın yanında olacak."

Galata Kulesi’nin birkaç yüz metre ötesinde kadınlar gazlanırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi hesabından başka bir mesaj geliyordu;

"Galata Kulesi KADINA ŞİDDETE HAYIR demek için 26 Kasım Pazartesi günü güneş doğuncaya kadar turuncu yanacak."

HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da gereken cevabı veriyordu mesajında:

"Sadece kulede ‘şiddete hayır’ diyorsunuz galiba! Yüz metre ileride gazlar, coplar???"

Daha önce söylemiştik; bunlar ne söylerlerse tam tersini yapma, ne yaptılarsa tam tersini söyleme konusunda pek mahirler.

Meğer mahir oldukları başka bir alan daha varmış.

Başkasının gözündeki çöpe bakarlar da kendi arkalarındaki kazığa bakmazlar.

Riyakârlıkta kendilerine ait rekoru egale ediyorlar artık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi