Erdoğan, bir anda Suriye’de yüzünü yeniden Batı bloğuna döndü. Sürekli biçimde 'Dostum Putin, stratejik ortağımız Rusya' açıklamaları işitmeye alışık olduğumuz Erdoğan, Kiev’e uçtu.
Eski Başbakan Davutoğlu, dönemine ait tüm sorumluluğun kendisine yüklenmesine 'Bu doğru da değil hakkaniyetli de değil' diyerek karşı çıktı.
Tamam, yine sert dönüşler yapılacak ama Suriye’deki iç savaş boyunca ya da Mısır’la kesilen ilişkiler nedeniyle çıkan faturalar ne olacak? Bunun sorumlusu yok mu?
'Dış politikasının pelikancıların elinden, mehdi bekleyen danışmanların elinden ve SETA’nın elinden kurtulması lazım.'
Bu restorasyon geciktiği ölçüde Türkiye’nin de bir Irak, bir Suriye, bir Libya gibi olmayacağının garantisi pek yok doğrusu.
Montrö’yü delmek için daha önce üç deneme yapmış olan ABD bu dördüncüde, Rusya’nın boğazına çökmek için savaş gemilerini sınırsız olarak Karadeniz’e geçirebilecek ve orada kalabilecek.
Erdoğan’ın yaptıkları hiç yolundan şaşmadan büyük bir krize doğru ilerliyor. Bu yolda ölümcül adımlar atmaya devam ediyor ve gittikçe Türkiye’nin geleceğine daha çok zarar veriyor.
Diplomaside hezimet, içeride de büyük bir mağlubiyet söz konusu.
Hükümetin Suriye politikasının başından beri yanlış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, '3,5 milyona yakın insan daha gelecek. Ama Suriyelilere kızma hakkınız yok, kızacağınız adam belli' dedi.
Mesela ABD’yle iş tutup edip 'güvenli bölge' kurmaya çalışırken Rusya’yı kudurtuyor, mesela S-400’leri alıp Rusya’yla iş tutarken de ABD’yi.
bugün emek sömürüsü halka 'ekonomi' başlığı altında sunuluyor. egemen siyaset ve medya, işsizlikten, yoksulluktan değil, 'iş dünyası' denilen sermayenin ihtiyaçlarından söz ediyor.
Beş ülkede büyükelçimiz yokmuş, en önemli ülkeleriyle büyükelçi teatisi bile yapamadığımız bir bölgede nasıl oyun kurucu olunur, ben anlamakta zorlanıyorum.
İstanbul seçimlerinin yanı sıra Suriye’de çıkmaza giren Saray, Öcalan’dan medet umuyor. Oysa ki Moskova, Washington, Tahran, Şam ve Kürtler…
Rusya’nın Ortadoğu politikasının başarılı olduğunun diğer bir ispatı ise hiçbir bölge ülkesinin ABD’nin Rusya’ya karşı yaptığı yaptırımları uygulamamasıdır.
Mayası, yapısı bozuk galiba. Biz ne zaman gerçek anlamıyla hukuktan demokrasiden söz edebildik ki bu ülkede? Yaşadık mı hiç?
Akademisyen Zafer Yörük, Yazar Soli Özel ve Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya gelişmeleri Artı TV’de değerlendiriyor.
Uluslararası piyasalarda gözler bugün yapılan yerel seçim sonuçlarına ve ABD ile Türkiye ilişkilerinde yaşanabilecek olası gelişmelere çevrildi.
Türkiye'nin dış politikası ve dünya gündemi bugün Artı TV'de ekranlara geliyor.
Türkiye'nin dış politikasının emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Çavuşoğlu: 'Sahada da güçlüyüz, masada da güçlüyüz.'
'Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman temkin ve tedbiri önde tutan, asırlık birikim ve deneyimlerle inşa edilmiş geleneksel dış politikamızı küçümsemiştir.'
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD'nin Suriye'den çekilme kararına ilişkin açıklamada bulundu.
Trump'ın İdlib konusundaki yaklaşımı, Suriye ordusunun Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla saldırı gerçekleştirdiğine yönelik iddialarına olan tepkisini anımsatıyor.
Son günlerde yaşadığımız krizin özü batı değerlerinden koparak batı sisteminin içinde kalmayı ummak. ABD ile papaz olduk diye yeniden AB konuşulması tutarsızlıktır.
Erdoğan'ın ekonomiyi yönetemeyeceğini ve kısa sürede IMF ile masaya oturmak zorunda kalacağını söyleyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Artı Gerçek'e konuştu.
Eski Hazine Müsteşarı Eğilmez, TL'deki kayıpta en önemli faktörün Türkiye'nin dış politika tutarsızlığı olduğunu yazdı, "Piyasalara tipik bir savaş korkusu egemen" dedi.
İyi Parti Sözcüsü Aytun Çıray, 'Erdoğan artık Türkiye'nin yüksek çıkarlarına uygun davranmalı' dedi.
Dış politika uzmanı Nick Danfort, Afrin'deki son gelişmeleri değerlendirdi. Danfort'a göre Rusya, İran ve Suriye'nin yeni duruma vereceği tepki önemli.
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, "OHAL'den yanayım denirse bu ittifakın altına neden imza atayım" dedi.
Türkiye ve Rusya arasındaki siyasal ve ekonomik yakınlaşma, Bosna-Hersek’te zaten çok hassas olan dengeleri zorluyor.
Çoğu ülkesini kan gölüne çeviren, halkı yoksulluktan inlerken off-shore hesaplarını kabartan, biri tescilli soykırım suçlusu Müslüman despotlar, 'Filistin için' bir araya geldiler.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.