Sadece Müslüman kesim değil bu ülkede yaşayan Hristiyanlar da ‘muti’ olmaya, ne denilirse yapmaya aday olmuşlardır.
Gerçeğin üstü örtülemez, 100 yıl unutulması sağlansa bile. Pandora’nın kutusu mutlak açılır.
Şimdi İsrail’de İşçi Partili bir başkan var yeniden. Natanyahu’ya karşı oluşan geniş cepheye İslamcı Arap partilerinden biri de destek verdi.
Raul Sendic maruz kaldığı ağır işkencelerden dolayı çok yaşamadı ne yazık ki. 1989’da kaybettik onu...
Kürtler 'artık bıktık' dese, hakları var. Adları, dilleri dâhil her şeyleri, varlıkları yasaklandı.
'Bence herkes kendi evinin önünü temizlemeden, gerçek bir demokratikleşme hayal etmesin!' demişiz 16 yıl önce!
Modern bir dengbej İskan Tolun. Dengbejliğin Kürd’ü, Ermeni’si gibi Êzîdî’si de varmış meğer.
Kıyımlardan etnik arındırmaya, asimilasyondan soykırıma, tehcirden kadim coğrafyadan kültürel kazınmaya ve dünyanın dört köşesine savrulmaya uzanan bir katastroftur Ermeni gerçekliği.
12 Eylül darbesinden sonra, Meriç’te yüzen ölü bedenler olağan bir parçası olmuştu günlük hayatın.
Kafasından kan akan İbrahim Kaypakkaya’yı, anfiden dışarı ben çıkardım. Gümüşsuyu’ndan yukarı doğru çıkarken Nail Satlıgan aşağı doğru iniyordu. İbrahim’i ona devredip anfiye geri döndüm.
Türkiye’de Hristiyanların başına gelenleri açığa çıkardı. Türkiye tabularının ‘birini’ yıktı. Ancak ona karşı yapılan linç kampanyalarının ve tehditlerin de haddi hesabı yok.
Sadece Kürt değil Ermeni aşiretleri de vardı bir zamanlar. Çok derin tarihi kökleri olan aşiret konfederasyonlarında yer aldıkları da olurdu.
Daha önemlisi, soykırım sırasında Osmanlı Devleti'nin müttefiki olan Almanya’nın, kendi rolü ile birlikte soykırım olgusunu kabul etmesiydi.
Çocukluğumdan kulağımda kalan nağme, babamın kemanı ile Bach’ın Chaconne’u.
Hrant Dink’e yönelik linç başladığında, hep birlikte onu Agos’ta ziyaret etmekten, davasını takip etmeye az koşturmamıştık.
O sırada, Niksar Ermenileri, tehcir yollarına düşürülmek üzere kentin aşağı Kelkit kıyısına inen orta yol üzerinde toparlanmış. Annem, 'Dışarda Ermeniler, içerde biz ağlıyorduk.' derdi.
General Türün’ün Selimiye’de açtığı 'özel' zindanda beni ziyaret etme cesaretini de gösterdi. Ancak bu kitapları ancak 1974 affı ile çıktıktan sonra görebilecektim, el konulduğu için.
Yeni bir Dünyanın temellerinin atıldığı Postdam’a, konferasın yapıldığı binaya gitmiştik, çevirmen, yayıncı, insan hakları savunucusu Şen Süer ve araştırmacı Ergün Sönmez ile birlikte.
ABD’nin Chomsky’si var ise vicdan ve belleğin sesi olarak, Türkiye’nin de Özgüdenleri var!
Saray iktidarı aslında var olmayan sahte darbelerin ticaretiyle oy avcılığı yapıyor. Artık bu faaliyet tüccarlıktan çıkmış, giderek dolandırıcılığa evrilmiş. Bu yüzden inananı da kalmamış.
İnönü, Meclis’e hakim olduğu halde, Kemal Paşa tarafından, belki de yeteri kadar Dersim’de şiddet uygulamadığı için azledilmişti, ölümünden bir yıl önce.
Komünist Enternasyonal 1919 yılında ilan olundu. Çin Komünist Partisi ise 1921 yılında, yani TKP’nin 1920 Eylül’ünde Baku’da kurulmasından 10 ay sonra...
Zaten sınır dediğin nedir ki, bir demiryolu hattı. “Demir perde” 50’ler, 60’lardan sonra indi bölgeye, iki yanlı cunta diktalarının oluşumundan sonra...
Sınırdan sonra resmi olarak “Kürdistan” tabelasını görünce gözyaşlarını tutamayıp, “bu günleri de gördük ya” diyeceklerdi.
1960’larda TİP’in Çetin Altan’ın varlığına tahammül edemeyen, onu linç etmeye kalkan zihniyet Doktor Ömer Faruk Gergerlioğlu’na mı tahammül edecek.
Gücü ve parası olan uluslararası hukuğu ve insani hukuku çiğnemekte beis görmüyor maalesef. İnsan hakları savunucusu Sait Çetinoğlu’ndan daha ayrıntılı bilgi istedim.
Demir Sönmez en son kendini, trajik Karabağ (Artsakh) Cumhuriyeti /Azerbaycan savaşının fotografçısı olarak gösterdi. Kolay değil savaş fotografçılığı. Kelle koltukta.
Kitap yasaklandıktan sonra, tiroller bu linç kampanyasının izlerini hemen sildiler sosyal medyadan. Mekanizma böyle işliyor demek!
Bu başlığı kendi jübile sözlü tarih kitabı için kullanması daha uygun olmuş. Kemal Yalçın önemli bir sözlü tarih arşivi oluşturdu.
Oslo Anlaşması ile sonlanan bu çözüm süreci, İsrail militarizmi tarafından çökertildi. Sonuç olarak Arafat ve İzak Rabin, öldürülen iki Nobel Barış Ödülü sahibi oldu.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.