Fehim Işık
24 Haziran’da Afrin de unutulmamalı
Suriye Kadın Meclisi, Rojava’nın Kamışlo kentinde dikkat çekici bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Cenevre başta olmak üzere Astana ve Soçi süreçlerinin de yıkıcı tarafı olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Türkiye çözüm amacıyla yapılan görüşmelerin tümünde esasen kendi işgalini meşrulaştırmak ve kalıcı hale getirmek için çabalıyor" sözlerine yer verildi.
Suriye Kadın Meclisi’nin açıklamasında Türkiye’nin Afrin’e dönük müdahalesinin bilançosu da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rakamlara indirgeyip insanların gözünün içine bakarak söz ettiği ölümlerin, kadın ve çocuk boyutuna da dikkat çeken Meclis’in açıklamasında 20 Ocak 2018’de başlayan müdahalenin bilançosu ile 18 Mart 2018 günü Afrin’i ele geçiren TSK ve ÖSO’nun bu tarihten sonra halka uyguladığı baskı, zulüm ve işkenceler ayrı ayrı belirtiliyor.
Açıklamada, Türkiye’nin insanlık dışı uygulamaları tek tek sıralanırken sivillerin bilerek hedef alındığına dikkat çekiliyor, bombardımanlarda 56’sı kadın ve 46’sı çocuk olmak üzere 259 sivilin yaşamını yitirdiği vurgulanıyor. Aynı açıklamada 104’ü kadın ve 155’i çocuk olmak üzere 707 sivilin de bombardımanlarda yaralandığı belirtiliyor.
Suriye Kadın Meclisi, 24 Haziran seçimleri nedeniyle bugünlerde Türkiye’de dikkatlerden kaçan, takip edilmeyen bir başka olguya daha dikkat çekiyor. Daha doğrusu insanım diyenin söylerken, yazarken bile utanadığı insanlık suçlarını açıklıyor.
Türkiye’nin Afrin’i boşaltıp ÖSO’culara teslim ettikten sonra kentte şu ana kadar 119 kadın kaçırılarak taciz ve tecavüze maruz kalmış, bazı kadınlar cariye olarak satılmış.
Afrin’de işlenen başka suçlardan da haberdarız. Birçoğu ne yazık ki sadece Kürt basını ile ilerici, devrimci, sol basına yansıdı. Bunların dışında kimse bu yaşanan zulümleri görmedi.
Kişiye karşı işlenen suçlardan başlayalım...
İşkence var…
Sözüm ona asayişi sağlamak üzere oluşturulan polis gücü, sokaklarda sivil insanların gözü önünde Afrin halkına işkence yapıyor. En son Rudaw televizyonu, bir grup silahlı ÖSO’cunun yerlerde süründürerek işkence yaptığı sivillerin görüntülerini yayınladı.
Kaçırma var…
ÖSO’cular, bazen MİT’in talebi üzerine bölgede PYD’ye yakın olarak bilinen kişileri kaçırıp MİT’e teslim ediyor. Bu insanlardan bir kısmının akibeti bilinmiyor. Ayrıca Afrin merkezindeki Emir Hubari adlı okulun MİT'in karargahına çevrildiği, kaçırılan Afrinlilerin bir kısmının bu okulda işkenceli sorgulardan geçirildiği de artık bilinmeyen bir şey değil. Bir diğer zulüm ise fidye amacıyla kaçırılanlar. Afrin’de bazı ailelerin kadın veya erkekleri ÖSO’cular tarafından kaçırıldı. Bu ailelerden bir kısmı kendi yakınlarını ÖSO’culara ancak fidye vererek kurtarabildi.
Tecavüz var…
Üstelik tecavüz gerçeği tüm dünyanın gözü önünde teşhir edildi. ÖSO’cuların propagandasını yapmaya soyunan HaberTürk’ten Veyis Ateş’in tercümanının Kürtçe konuşmayı bilinçli bir şekilde çarpıtması, kadınların ÖSO’cular tarafından nasıl taciz edildiğini, tecavüze uğradığını gözler önüne serdi. Kadına yönelik tecavüz gerçeğinin altını Suriye Kadın Meclisi de çiziyor.
Bunlar kadar önemli olan, Afrin’in Türkiye ve bağlı ÖSO’cuların kontrolüne geçtikten sonra yaşananlar. Onlara da bakalım.
Etnik baskı ve demografiyi değiştirme çabaları yaygın olarak sürüyor. Kürtlerin evlerine dönmeleri, dillerinde eğitim görmeleri, dükkanlarını açmaları, tarlalarını, bağ ve bahçelerini işlemeleri engelleniyor.
Tüm okullarda ÖSO’cular şeriat eğitimi veriyor.
Afrin’de evleri işgal edilenlerin yerine Guta ve İdlib ile Türkiye’den getirilen ÖSO’cular ve bunların aileleri yerleştiriliyor. Afrin açıkça Araplaştırılıyor.
Afrin’in tarihi ve turistik değerleri, zeytin bahçeleri, buğday tarlaları, değirmen fabrikaları talan ediliyor.
Mezarlıklar bombalanarak tahrip ediliyor.
Afrin’in yaşadıkları seçim gürültüsünde unutulmamalı. İşlenen insanlık suçları her türlü araç kullanılarak teşhir edilmeli.
Şunu da yazıp bitirelim.
İnsanlığın yerini zulme ve işkenceye bıraktığı bir süreçten ve bu süreçte işlenen suçlardan söz ediyoruz. Açık ki bu suçların müsebbibi AKP iktidarı ve lideridir. Bu suçların bir daha işlenmemesi için de olsa AKP iktidardan inmeli, Erdoğan’a, bir daha iktidara gelemeyecek şekilde dersi verilmeli. Bu da yetmemeli, insanlığa karşı işlenmiş suçların müsebbiplerinin yargı önüne çıkıp hesap vermeleri sağlanmalı.
Elbet, Afrin’de işlenen insanlık suçlarının Sur’da, Silopi’de, Şırnak’ta, Yüksekova’da, Nusaybin’de, Cizre bodrumlarında işlenen suçların bir devamı olduğu da unutulmamalı.