Gün Zileli
‘68’in İki Merkezi: Paris ve Prag
Lejant Yayınları, bu ay, ilk kez 2000 yılında basılmış Yarılma (1954-1972)’nin gözden geçirilmiş 8. Baskısını yapacak. Kitabı yeniden yayınlanmak üzere gözden geçirirken can alıcı kimi yerlerinin üzerinde yeniden düşünüp bazı düzeltme ve ekler yaptım. Dolayısıyla, kaçınılmaz olarak ‘68 konusunda bazı ek notlarım ve dipnotlarım oldu. Bu notlardan en önemlisi, ‘68’in iki önemli merkezi olarak Paris ve Prag’ı özel olarak belirtmemdi.
BATI’DA VE DOĞU’DA ‘68
1968 yılıyla başlayan büyük özgürlükçü-kültürel devrim dünyayı sarsmış ve dünya çapındaki toplumsal mücadeleye önemli bir miras bırakmıştır.
Her devrimde olduğu gibi, ‘68 özgürlükçü-kültürel dünya devrimi de birbiriyle çelişen öğeler barındırıyordu. Örneğin, merkezini Paris ve Prag’ın oluşturduğu Avrupa ‘68 devriminde özgürlükçü-kültürel yön daha tayin ediciyken, merkezini Çin’in oluşturduğu “Kültür Devrimi” Avrupa’dakinden daha yıkıcı (bir o kadar da güdümlü) ama aynı zamanda dayatmacı ve otoriterdi. Batı’yla Doğu arasında yer alan ve her ikisinden de etkilenen Türkiye ‘68’i ise, Avrupa kadar özgürlükçü değildi ve kültürel yanı görece güdük kalmıştı; Asya’daki (Çin) kadar yıkıcı değildi ve “ulusal bağımsızlıkçı” yanı daha ön plandaydı.
Bir bütün olarak baktığımızda, bu dünyasal ayağa kalkışta özgürlükçülüğüyle ve yol açtığı büyük kültürel değişimlerle geleceğe en değerli mirası bırakan, Paris ve Prag 68’i olmuştur. Türkiye ‘68’i kültürel yanının zayıflığıyla tökezlemiş, Çin’deki “Kültür Devrimi” ise kendi yarattığı sarsıntının yıkıntıları altında kalmıştır.
ÇEKOSLOVAKYA’NIN İŞGALİNE KARŞI ANINDA ÖRNEK TUTUM
Yarılma’nın yeni baskısında, Prag Baharı’nı yaşayan Çekoslovakya’nın 1968 yılında Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı tarafından işgali konusunda o zaman takındığımız tutumla ilgili olarak önemli bir dipnot düştüm. Bu dipnot, o zamanki devrimci gençlik hareketinde gözden kaçmış ya da örtbas edilmiş bir noktaya dikkat çekiyor: Çekoslovakya’nın Varşova Paktı ülkelerince işgal edildiği günün (20 Ağustos 1968) hemen ertesinde, Cihan Alptekin önderliğinde bir grup DÖB’lü (Devrimci Öğrenci Birliği) gencin Galatasaray’daki Sovyet Elçiliği’nin önünde işgali protesto gösterisi yapmaları ve (bu nokta kesin olmamakla birlikte) elçiliğin önüne siyah çelenk koymaları.
Bu tutum, o zamanki MDD’ci hareketin bu konudaki genel tavrının tamamen zıddıdır ve TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın tutarlı tavrına paraleldir.
AYDINLIK-SOSYALİST DERGİ İŞGALİ DESTEKLİYOR?...
MDD hareketinin Çekoslovakya’nın işgali konusundaki tavrını en belirgin bir şekilde, Kasım 1968 tarihinde yayına başlayan Aydınlık Sosyalist Dergi’nin 1. sayısındaki “Aydınlık Dergisi Kurucuları” imzalı yazıda ve keza Kurucular arasında yer alan Vahap Erdoğdu imzalı, “Çekoslovakya’da Sosyalizm ve Karşı-Devrim” başlıklı yazıda buluyoruz. (Derginin 12. sayısında Kurucular’ın adları Yazı kurulu adıyla açıklanmıştır: Vahap Erdoğdu, Erdoğan Güçbilmez, Doğu Perinçek, Şahin Alpay, Seyhan Erdoğdu, Gün Zileli, Cengiz Çandar, Atıl Ant, Münir Aktolga)
“Kurucular”a göre, Çekoslovakya’da, “… emperyalistlerin ‘sosyalizmde liberalleşme’ diye takdis ettikleri akım, revizyonist Dubçek ve hempalarının tezgahladıkları, işçi sınıfı iktidarını ortadan” kaldırmakmış; amaçları, “basın özgürlüğü adı altında” “karşı-devrimci güçleri teçhiz” etmekmiş; Çekoslovakya “müdahalesinin… karşı-devrimci gidişi… durdurup durduramayacağı… tartışmaya açık bir konu”ymuş.
VAHAP ERDOĞDU’NUN ÇEKOSLOVAK ÖZGÜRLÜKÇÜ HAREKETİ’NE BAKIŞI
Vahap Erdoğdu’ya göre ise, Çekoslovakya KP “… bünyesindeki değişiklikler, partiyi işçi sınıfı önderi olmaktan uzaklaştırmış”; “On yıl önce (1956) Macaristan’da meydana gelen… olaylar” da “ABD’nin yönettiği bir karşı ihtilal”miş; Çekoslovakya’daki “emperyalist plan”ın amacı, “… sokakta uzun saçlı blucin pantolonlu gruplarla kurulan koroyla dünyaya Çekoslovak ‘halkının’ isteğini ilan etmek”miş; “Dubçek’in sokağa saldığı Batı hayranı bir avuç genç, partinin devrimci unsurlarına karşı tam bir terör havası estiriyor”muş; “Kolayca eğitim olanağı bulan ve bu yüzden okulu bitirir bitirmez rahat bir hayata hazırlanan gençler” “Sinemada, ‘Yeni Dalga’nın yaptığı Çekoslovak filmleri” gibi “akımlara fazlasıyla ilgi gösteriyor, amaçsız, bunalım içinde olan Batı tipi, mini etekli, uzun saçlı, yeni bir kuşak” yaratılıyormuş.
Vahap Erdoğdu, Çekoslovakya’da özgürlük yönündeki ve kültürel alandaki gelişmelerden rahatsız görünüyor: “Dubçek, ipleri ele alır almaz ilk iş olarak, basın ve haberleşme konusundaki sınırlamaları kaldırdı. Televizyonda batılı sürrealist anlayıştaki yayınlar görülmeye başladı… batıcı yazar ve entelektüellerin etrafında toplandığı, partiyi ve rejimi hedef tutan bir gazetenin çıkmasına izin verildi… ‘parti sanatın amaçlarını belirleyemez’ şiarı ile, partinin sanat ve düşünce akımları üzerinde koyduğu kısıtlamalara saldırdı… Gazete… öğrencilerin Milli Mecliste temsilini, yargı organlarının değiştirilmesini, yirmi yıllık dönemin bir daha dönülmemek üzere kapanmasını savunuyordu.”
Erdoğdu, Çekoslovak özgürlük devriminin çoğulcu örgütlenmelerinden de şikâyetçi: “Bu arada bir sürü kulüp ve örgüt de açık faaliyete girişmişti. Bunlardan Klup-231, 31 Mart 1968’de kuruldu ve üye sayısı kısa zamanda 40 bine ulaştı… Bağımsız Yazarlar Topluluğu da ‘muhalefetsiz demokrasi’den söz edilemeyeceğinden bahisle Batı tipi bir demokrasi istemektedir…” Bu, “20 yıllık Çekoslovak rejimine karşı girişilmiş bir karşı devrim hareketinden başka bir şey değildir.”
ŞECAAT ARZEDERKEN…
Bir yanda, şecaat arzederken özgürlük için ayağa kalkan Çek gençlerini hedef alan ve bürokratik Çek ve Sovyet yönetimlerine, Varşova Paktı işgaline destek veren Vahap Erdoğdu ve onu bütün üyeleriyle onaylayan Aydınlık Yazı Kurulu.
Diğer yanda, Sovyet Konsolosluğu’nun önünde Çekoslovakya’nın işgalini protesto eden, Cihan Alptekin’in öncülüğündeki DÖB’lüler.
Bir de, akıl beliğ olmadan Yazı Kurulu’nda yer alıp önüne getirilen bütün saçmalıklara kafa sallayan benim gibi yirmi iki yaşında dogmatik bir genç!
Gün Zileli: 24 Ekim 1946, Ankara doğumlu. 1968 gençlik hareketinde yer aldı. 1990 yılında İngiltere’de sığınmacı oldu. 1992 yılında anarşizmi benimsedi. 2000’li yıllarda altı kitaptan oluşan otobiyografisini yazdı. Romanları, özellikle Sovyetler Birliği’ndeki Gulag kampları hakkında biyografik çevirileri var.