Ümit Kardaş
Adalet, Tabii Hakim, Hakim Tarafsızlığı
Tabii hakim (olağan hakim ), kanunla olaydan önce kurulmuş yetkili yargılama makamındaki hakimdir. Tabii hakim ilkesi, yürütme erkinin yani siyasi iktidarın yargılama makamları üzerindeki muhtemel tesirini önlemek için kabul edilmiş bir güvence oluşturur. Olağanüstü hakim ise, bir olaydan sonra o olaya yönelik olarak kurulmuş veya olaya göre sonradan yetkili kılınmış hakimdir. Hakimin gözü hatta kulağı kapalı olarak elindeki terazinin tam tartmasının en önemli koşulu tüm etkilere ama özellikle siyasi iktidara karşı korunmasıdır. Buna hakimin tarafsızlığı ya da objektifliği denir. Hakimin tarafsız kalamayacağı veya tarafsızlığının tehlikeye girdiği görülen hallerde hakimin reddi usulü işletilerek o hakimin yargılama yetkisi kaldırılır ve tarafsızlık sağlanır.
Sulh Ceza Hakimlikleri sistemini doğuran düzenleme kuruluş amacı ve uygulamaları göz önüne alındığında bütün bir ceza muhakemesi birikimini ve ilkelerini yok etmiş,hukuk güvenliğini ortadan kaldırmış,özgürlükleri tehlikeye atmış bulunmakta.Kuruluş amacı açıkça siyasi iktidar tarafından belirtilmiş bu hakimlikler en baştan olağan hakim olmaktan çıkarak objektiflikleri konusunda kuşku yaratmış durumdalar.Üstelik özgürlüklerimizi kısıtlama yetkisi verilen bu hakimliklerin kararlarına bir üst mahkemede itiraz edilebilmesi imkanı kaldırılarak hak ve özgürlüklerin yok edilmesi sonucunu doğuran kapalı devre sistemine geçilmiş durumda.Bu hal planlı bir objektiflik ihlalini hedeflendiğini göstermekte..
Kuruluş süreci, suçtan sonra ihdas edilmiş olmaları ve özellikle tutuklamaya ve tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlarındaki tutum ve ısrarları, topluma güven vermedeki zafiyetleri, kurulduktan sonra çeşitli soruşturmalardaki kolluk operasyonundan önce ve operasyon sırasında tutuklanacak kişilerin sosyal medya hesaplarından önceden ilan edilmesi bu hakimliklerin hem tabii hakim hem de hakim tarafsızlığı ilkelerine uygun olmadıklarını göstermekte.
Mahkemelerin ya da özgürlük sınırlamaları gibi fevkalade önemli yetkiler kullanan hakimliklerin suçtan sonra kurulmuş olması onların objektif tarafsızlıklarının baştan olmadığı, suçu işleyenlere karşı özel bir kastla kurulmuş oldukları anlamına gelir. Bu nedenle tabii hakim, hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri sahih bir demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının insanlık hak ve hukuk mücadelesinden süzülüp gelen vazgeçilmezleridir.
Nitekim, AİHM kararlarında özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5. maddesinin 3. Fıkrasında özgürlüklerin en fazla kısıtlandığı bir tedbir olan tutuklamaya, yargısal bazı güvencelerle donatılmış bir "hakimin" karar vermesi gerektiği belirtilmiş durumda. Bu özellikleri taşımayan makamların sözleşmenin 5. maddesi kapsamındaki hakim ya da mahkeme olarak kabulü mümkün bulunmamakta. ( AİHM, Megyeri/Almanya- Brannigan ve McBride/Birleşık Krallık kararları ) Bu nedenle kişilerin hürriyetine ağır bir kısıtlama getiren tutuklama ya da tutuklamanın devamına, tahliye talebinin reddine karar verecek makam ile tahliye talebinin reddi durumunda itiraza bakacak olan mahkemenin; soruşturma makamları tarafından suç olduğu iddia edilen fiillerin işlenmesinden önce kanunla kurulmuş, tam bir tarafsızlık ve bağımsızlık içinde görev yapan bir makam olması gerekmekte.
Yargı erki uygulamalarının geldiği nokta hakimlerin objektif tarafsızlıklarının sorgulanmasına neden olmakta. Bu durum hakimler bakımından da Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nce benimsenen ve HSYK’ca da hakimlere tebliğ edilen BM Bangalor Yargı Etiği ilkelerine de aykırılık oluşturmakta.
Bu ilkelerden bağımsızlık değeri hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisi olarak kabul edilmekte. Bundan dolayı hâkim, hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhafaza etmek zorunda..Bu değerin uygulanmasından beklenenler şöyle açıklanmakta." 1.1 Hâkim, doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdahale, tehdit, baskı, teşvik ve tüm haricî etkilerden uzak, olayları değerlendirmesi temelinde, vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir. 1.3 Hâkim, yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda öyle görünmelidir de. 1.6 Hâkim, yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla, yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir."
Tarafsızlık değeri ise yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esası. Bu prensip, sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli. Bu değerin uygulanmasından beklenenler şöyle açıklanmakta."2.1 Hâkim, yargısal görevlerini tarafsız, önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir. 2.2 Hâkim, mahkemede ve mahkeme dışında, yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu, hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır. 2.3 Hâkim, duruşma ve karar aşamalarında, kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir. 2.5 Hâkim, tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde, yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir."
Kişi hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı kararları almakla yetkili kılınan hakimlerin Bangalor Yargı Etiği kurallarına aykırı davranmaları sonucu unsurları oluştuğu takdirde cezai sorumluluklarının doğacağı, bunun yanı sıra hukuki taleplerle karşılaşabilecekleri açık.Bunun dışında Türkiye’nin AİHM’ce mahkum olması sonucu ödenecek tazminatlarda her yurttaşın ödediği vergilerin katkısı bulunduğu, demokrasi ve hukuk standardı kaybının ülkenin itibarını sarsacağı da düşünülmek zorunda.
Türkiye demokrasi, hukuk ve medeniyet kaybı yaşamakta. Bir toplumun hukuk toplumu olabilmesi için özgürlük ve adaletin gerçekleşmesi zorunlu.Hukukun ahlaki ideali de adalet ve insan onuruna yaraşır davranış değerleridir.