İrfan Aktan
Ahmet Türk kararından vazgeçirilebilir mi?
DEM Parti’nin yerel seçim adaylarının belirlenmesi için 13 Ocak’ta gerçekleştirdiği ön seçimlere Mardin aday adayı Ahmet Türk’le ilgili gelişme damgasını vurdu. İlk turda yüzde 49 oy alan Türk, yüzde 50+1 oy kriterini aşamayınca ikinci tura kaldı ama bu tura katılmayacağını söyleyerek adaylıktan çekildiğini duyurdu. Bunun üzerine görüştüğüm Ahmet Türk’ün değerlendirmesine gelmeden önce DEM Parti’nin “halk oylaması” uygulamasının kapsamına bakalım.
Mayıs 2023 seçimlerinden sonra aday belirleme süreçlerindeki merkeziyetçi tutumu nedeniyle tabandan yoğun tepkiler alan HDP- Yeşil Sol Parti bayrağı daha sonra DEM Parti’ye devrederken aynı zamanda ciddi bir özeleştiri de verdi. Bu kapsamda sayısız halk toplantısı gerçekleştirildi, raporlar hazırlandı, öneriler tartışıldı.
Mayıs seçimleri sonrasındaki özeleştiri sürecinde, halk toplantılarında varılan sonuçlardan biri de genel ve yerel seçimler için aday belirleme süreçlerine halkın dâhil edilmesiydi. Zira DEM Parti tabanı Mayıs seçimlerindeki oy düşüşünü partinin milletvekili adaylarını merkezi kararla belirlemesine dayandırıyor ve bu uygulamaya son verilmesini açıkça talep ediyordu.
DEM Parti’nin bu eleştirilere karşı bulduğu çözüm ise Kürt siyaseti açısından tarihi önemde olduğu kadar, ileride başka partilerin tabanlarının da talep edebileceği bir model olabilir. Üstelik ön seçimin neredeyse 31 Mart yerel seçimlerinin bir provası niteliğinde olduğu, delegelerin kar-kış demeden oylamaya yoğun katılım gösterdiği görüldü. Hatta ön seçimde görev alan bir DEM Parti milletvekili görüşmemizde şaşkınlığını gizleyemiyor, “halkın coşkusu ve motivasyonu inanılmaz” diyordu.
Neticede 31 Mart yerel seçimleri, DEM Parti açısından Mayıs seçimlerinde alınan dersin ilk sınavı olacak.
DEM Parti bu nedenle 11’i il olmak üzere 85 bölgede ön seçim yaptı. Ön seçimlerde oy kullanacak olan delegelerin isimleri üç gün boyunca panolardan duyuruldu ve ismi olmayanların gelip kayıtlarını yapmaları istendi.
DEM Partililer “ön seçim” yerine halk oylaması diyor, zira bu seçimin YSK bünyesinde yapılması halinde sadece parti üyeleri oy kullanabilecekti.
Fakat DEM Parti’nin yerel seçimler için yaptığı “halk oylamasına” parti üyelerinin, aday olmayan il ve ilçe yöneticilerinin yanısıra HEP’ten beri bu siyasi gelenekte çalışmış, bedel ödemiş kişiler, ön seçimin yapıldığı bölgedeki STK ve baroların belirlediği isimler de delege olarak oy kullandı.
Ön seçime dört bine yakın isim eş başkanlık, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği için yarıştı ve 100 bini aşkın delege oy kullandı. Oylamanın yapıldığı her yerde sandık kurulları, seçim komisyonları oluşturuldu ve buralarda DEM Parti’nin MYK ve PM üyelerinden danışmanlarına kadar üç bin kişi aktif olarak çalıştı.
Fakat 13 Ocak’ta gerçekleştirilen ön seçimlerin neredeyse yüzde 90’ı ikinci tura kaldı. Zira DEM Parti’nin koyduğu kriterlere göre ancak delegenin yüzde 50+1 oyunu alan kişi adaylığa hak kazanabiliyordu. Fakat neredeyse hiçbir aday ilk turu geçemedi.
Bunlardan biri de Kürt hareketinin en önemli isimlerinden biri olan Ahmet Türk’tü.
13 Ocak günü Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adaylığı için yapılan ön seçimde Ahmet Türk, diğer 7 aday adayının toplamı kadar oy aldığı halde yüzde 49’da kaldığı için ön seçim ikinci tura kaldı. Türk’ün bunun üzerine aday adaylığından, hatta kimi ajanslara göre “aktif siyasetten” de çekildiği haberi deyim yerindeyse sarsıcı bir etki yarattı. Zira Ahmet Türk gibi bir ismin “aktif siyasetten” çekilmesi, Kürtler açısından kabullenilmesi zor bir karar. Hele ki şu anki koşullarda!
Bunun üzerine dün (14 Ocak) Ahmet Türk’ü arayıp aktif siyasetten hakikaten çekilip çekilmediğini sordum. Ahmet Türk’ün yanıtı şöyle:
“Bazı arkadaşlar aktif siyaseti bıraktığım yönündeki açıklamamı çok sert buluyor. Benim yaşım belli; daha ne kadar aktif olabilirim, bilemiyorum. Ama tabii ki partiliyim, partimde kalmaya devam edeceğim. Kırk yılı aşkın süredir bu mücadelenin içindeyim ve bu mücadeleyi de bırakmış değilim.”
Ahmet Türk’e neden ön seçimin ikinci turuna girmediğini sorduğumda ise, ön seçimin çok mühim bir deneyim olduğunu ama yüzde 50+1 kriterini zorlama bulduğunu söylüyor:
“Sekiz kişinin girdiği bir seçimden yüzde 50+1 oy alınması nasıl mümkün olabilir ki! Niye iki tur yapıyoruz, anlamış değilim. Tamam, herkes ön seçime girer, en fazla oyu alan aday olur, akla uygun yöntem budur.”
Ahmet Türk 13 Ocak’ta diğer bölgelerdeki ön seçim sonuçlarını da hatırlatıyor ve ekliyor:
“Dikkat et, hiçbir yerden ilk turda kimse yüzde 50+1 alamadı. İkinci turun bazı yerlerde yıpratıcı sonuçları olabileceği görülmeliydi. Ben bunu partideki arkadaşlara daha önce de söylemiştim.”
Kendisinden sonraki aday adayı 700 oy alırken, Türk’ün aldığı delege oyu ise 2539. Dolayısıyla Türk şöyle diyor: “Böyle bir tablo karşısında birbirimizle yarışmak bana çok gerekli gelmiyor. Açıkçası artık yoruldum ama şimdi dört bir yandan arkadaşlar geliyor, ağlayanlar var, bırakamazsın diyen var; hakikaten çok zor duruma düştüm…”
Ahmet Türk kadar DEM Parti de Mardin’de zor duruma düşmüş görünüyor. Zira Türk’ün kararından sonra Mardin’de seçimin ikinci turu yapılamadı ve süreç tıkanmış görünüyor.
Bu konuda görüştüğüm DEM Partililer ise Ahmet Türk’ten çok daha üzgün. DEM Partili bir yetkili “Ahmet başkanın ikinci tura ismini bildirmesini çok istiyoruz. Sonuçta tüm bölgelerde uyguladığımız yüzde 50+1 kriteri esnetmemiz bütün bu süreci zora sokar. Ahmet Başkan ikinci tura katılma kararı verirse zaten kazanır. Halkın da bu konuda yoğun talebi var” diyor.
Neticede bu aşamada Mardin’deki erkek eş başkanlık aday adaylığı tıkanmış görünüyor. Açıkçası Ahmet Türk’le konuşurken neden bu kararı aldığını gayet iyi anladım ama DEM Partililerle görüştüğümde onların da nasıl bir çıkmazda olduğunu gördüm.
DEM Parti yüzde 50+1 kriterini Mayıs seçimlerinden sonra aldığı dersle, yereldeki itirazları minimize etmek üzere belirledi ama hemen her yerde ön seçimin bu nedenle ikinci tura kalması ve Mardin’deki gelişme, öngörülmemiş bazı sonuçlar, sorunlar da yaratmış görünüyor. Dolayısıyla DEM Parti açısından tarihi önemdeki bu deneyimden de dersler çıkarılması ve bu yöntemin bir sonraki seçimlerde daha ideal bir sistem olarak işlemesi için tartışmalar yapılması gerektiği anlaşılıyor.
Mardin açısından ise anladığım kadarıyla mevcut tıkanıklığın aşılması için iki seçenek var. Ya Ahmet Türk, partisinin ve halkın yoğun baskısına dayanamayıp ikinci tur ön seçimi için ismini tekrar beyan eder veya kendisinden çok az oy almış ikinci aday Ahmet Türk lehine aday adaylığından çekilir.
Ahmet Türk’ün kararından vazgeçirilip vazgeçirilemeyeceğini birkaç gün içinde görebiliriz.
Fakat sonuç ne olursa olsun, Ahmet Türk isminin Mardin Büyükşehir Belediyesi’nden daha büyük olduğu ve onun Türkiye ve Kürt siyasetindeki ağırlığının azalmayacağını söylemek gerekiyor.