Celal Başlangıç
AKP’nin ümmeti Züğürt Ağa olmuş!
İstanbul seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın uğradığı ağır hezimet aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iflas ettiğinin davul-zurnayla ilanıydı.
O günden bu yana henüz bir yılını yeni dolduran sistemin meşruluğu yoğun biçimde tartışılıyor.
AKP’liler bile sistemin yürümediğinin farkında. Bu yüzden olsa gerek AKP Sözcüsü Ömer Çelik sistemle ilgili sorunlar için "Bunların hepsi masaya yatırılıp bunun bir röntgeni, MR’ı çekilecek" diyordu.
Oysa görünen o ki röntgen, MR zamanı çoktan geçmiş. Artık cenaze ortada kalmasın diye acilen otopsi yapmak gerekiyor.
AKP’yi MHP’ye mahkûm eden bu sistem daha birinci yılında belli ki herkesin aklını başından almış. Bundan en çok da sistemin en tepesinde oturan "Reyiz" etkilenmiş.
Örnekleri çok…
AKP kurucusu Ali Babacan yeni bir parti kurmak üzere partisinden istifa ederken kendisine "Ümmeti bölmeye hakkınız yok" dediğini anlatıyor Erdoğan.
Ümmet! Yani sözlükteki karşılığıyla "Müslümanlığa bağlı olan, Hazreti Muhammet’in yolundan giden Müslümanların tümü".
Burada "ümmet" sözcüğünü Erdoğan belli ki partisinin tabanı için kullanıyor. Bu demektir ki, AKP’ye, Cumhur İttifakı’na oy verenler Müslüman, gerisi "affedersiniz gavur".
Bu sistem devreye sokulmadan önce memleketin dinci-sağcı politikacı takımı göğüslerini şişire şişire "Nüfusunun yüzde 99.9’u Müslüman olan milletimizin…" diye başlarlardı söylevlerine.
Demek ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu oran Erdoğan’ın aldığı oya göre değişecek…
Bir yıl önce "Nüfusumuzun yüzde 52’si Müslüman olan…" diyecektik.
Artık ümmetin oranını küçülte küçülte devam edeceğiz; "Nüfusumuzun yüzde 45’i… Nüfusumuzun yüzde 40’ı… Nüfusumuzun yüzde 35’i…"
AKP’nin oyu düştükçe Müslüman ümmetin oranı düşecek, "affedersiniz gavur"ların oranı yüzde 55’lere, 60’lara doğru çıkacak.
Ancak daha şimdiden AKP ümmeti zora düşmüş durumda.
Önceki gün partisinin bir grup milletvekilleriyle buluştu Erdoğan. Yeni sistemde özellikle bakanlara ve bakan yardımcılarına ulaşmakta güçlük çektiklerini anlatırken Züğürt Ağa filmine de gönderme yapmış vekiller:
"Biz aslında sizi Meclis’te temsil ediyoruz ancak Züğürt Ağa gibiyiz."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde milletvekilleri kendilerini; köyünde astığı astık, kestiği kestikken bir dizi aksilik sonucu köyünü satışa çıkartan, şehirde işportacılık yapmak zorunda kalan, son olarakta gücünü, kudretini simgeleyen körüklü çizmelerini de satıp terlik giyen Züğürt Ağa’ya benzetmişler.
Ama yine de kendilerini Züğürt Ağa durumuna düşüren Erdoğan’a bağlılıklarını bildirmeyi de ihmal etmemişler.
Bu tek adam sistemi içerisinde milletvekilleri bile kendilerini Züğürt Ağa’ya benzetiyorlarsa, ahalinin geri kalanının durumunu varın siz hesaplayın.
Ancak Erdoğan bu tek adam sistemini iyice içine sindirmişe benziyor. Eskiden tek adamlığa, diktatörlüğe itiraz ederdi, ama şimdi durumunu rasyonalize etmeye çalışıyor. Hatta kendini belli ki tek parti döneminin Atatürk’ü gibi görüyor. Önceki gün sistemi eleştiren muhalefete bu minval üzerinden yanıt verdi:
"Tek adamcılık diyorsan biz bunu sizden öğrendik. İl başkanlarının vali olmasını biz bunlardan öğrendik."
Aslında Erdoğan’ın bu cümlesini "sizden öğrendik" şablonunu atarak şöyle okumak gerekiyor:
"Evet, ben tek adamım. Valiler de il başkanım."
Ancak tek adam olmak insana öyle hatalar yaptırıyor ki ne telafisi mümkün oluyor ne de korkudan "durun yapmayın" diye uyaracak bir Allahın kulu bulunuyor çevresinde.
Geçen gün Erdoğan uçağındaki gazetecilere Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın neden görevden alındığını anlatıyordu:
"Para politikası noktasında hep Para Politikası Kurulu toplandığı zaman ‘Acaba buradan bu defa ne çıkacak?’ Bir diğer taraftan ayda bir toplanan Para Politikası Kurulu beyefendinin zamanında biliyorsunuz senede 10 aya indirildi. Bunlar bize sorularak değil kendi kendine yapılmış şeyler."
Şimdi sıkı durun, bakın bu haber Erdoğan’ın sözlerini tamamen yalanlıyor.
27 Ocak 2017’de Bloomberg HT’de yayınlanan haberin başlığı "TCMB Para Politikası Kurulu yılda en az sekiz kez toplanacak / TCMB’nin PPK toplantı sayılarını düzenleyen torba yasa kabul edildi" diyor.
İşte bu "Torba Kanun"un maddelerinden biri aynen şunu getiriyor:
"Ayda en az bir kez toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, yılda en az sekiz kez toplanacak."
Yasa teklifini AKP Hükümeti vermiş. Teklifin altında Başbakan olarak Binali Yıldırım’ın ve diğer bakanların da imzası var. TBMM’den geçen bu yasayı onaylayarak yürürlüğe sokan da Cumhurbaşkanı Erdoğan…
"Bize sorulmadan yapıldı" dediği değişikliği kendi hükümeti önermiş, en son imzayı da Erdoğan atmış.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hâl-i pürmelali böyle.
Artık sistem iktidar mensuplarından bütün muhaliflere kadar tartışmalı bir duruma gelmiş. AKP’nin içinden iki parti çıkması bekleniyor. Hem Babacan’ın hem de Davutoğlu’nun açıklamalarında parlamenter sisteme dönüş vurgusu var. Zaten CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet de bu sistemin değiştirilmesi konusunda görüş birliği içindeler.
İktidar cenahında korku ve telaş var. Ateş bacayı sarmış. Yakında patlayacak "siyasi bir fırtına"nın işaretleri giderek artıyor.
Yaşanılanlar ancak film kahramanlarıyla kurulan paralellikler çerçevesinde anlatılıyor.
Tarzan zor durumda, AKP ümmeti Züğürt Ağa’ya dönmüş!