Hatlar karışıyor mu? Referandumdan vaz mı geçilecek

Ya Hürriyet haberi gerçekten telaşa yol açmıştı. Ya da, bir başka kesimin, haberin Evet'çi kesimi kenetlemek amacıyla ‘pompalandığı' yorumu doğruydu ve Başbakan kitleleri ‘bakın gene bir askeri dikta hevesi kabarıyor, eski günlere dönmek istemiyorsanız oyunuz Evet olacak' laflarıyla kenetliyordu.

Yavuz BAYDAR

Neler oluyor?
Son günlerde bu soruları sıkça alıyorum sağdan soldan.
Bunun birkaç sebebi var ve sebeplere her gün yenileri ekleniyor.
Birincisi, her ne kadar Türkiye ölçülerine göre erken olsa da, yaklaşan referandumda Hayır eğiliminin önde olduğu, MHP tabanı içindeki Hayır kabartısının büyüdüğü ve bundan dolayı AKP içindeki telaşın da arttığı yolundaki haberler ile ilgili.
AKP Kampanyası sadece Erdoğan öncülüğüne yürüyecek ve canlanırsa da öyle canlanacak olduğuna göre, tek kişiye odaklı ‘milli irade' söyleminin etkisi de pamuk ipliğine bağlı.
AKP üst katmanlarında genel görüntü, ‘şimdilik pişmiş aşa su katmayalım, bekleyelim görelim, Allah büyüktür' şeklinde.
Ama ötesi daha ilginç.
Geçenlerde Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan düzenleme ile Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği'nin "Genel Hükümleri" bölümüne eklenen maddede, "Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler" ifadeleri eklenmişti.
Bu neresinden bakarsanız bakın, TSK ile ilgili radikal bir adım.
Hürriyet'te yer alan ‘Karargah Rahatsız' başlıklı manşet haber de bu açıdan önemliydi, ve sert yankılar yarattı.
AKP yardakçısı geniş bir kesime ve Saray içinden danışman düzeyinde kişilerden gelen tepkilere göre ortada yeni bir kumpas var, bu haber TSK içinde bir yeni kalkışmanın ön işareti. Dolayısıyla haber de, haberi hazırlayan gazeteci de (Hande Fırat) ve Doğan Medya sahibi Aydın Doğan da sorumlu. Yargılanmalılar, diyenlerin sayısı da az değil.
Haber tam sayfaya yayılmıştı. İçeriğinden kaynağın Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar olduğu anlaşılıyordu. Nitekim haberin ardından GK'dan herhangi bir yalanlama gelmemesi de aynı kaynağa işaret etmekteydi.
Haberin içeriği, TSK adına bir dizi savunma ile ilgili olsa da, satırların aralarında TSK'nin mevcut AKP iktidarına -Saray ve Hükümet- belli bir ‘mesafe koyma' niyeti de sezilmekteydi.
Yani, eğer bu okuma doğru ise, Saray yardakçılarının tepkileri kolayca anlaşılabilirdi.
Öyleyse, başta başörtüsü yasağının kalkması olmak üzere bazı konularda gerçekten de kurumda bir iç huzursuzluk söz konusu muydu?
Derken, topa Başbakan Yıldırım girmez mi?
Son mitingde şöyle dedi Yıldırım:
"Bugünlerde birilerine bir şeyler oluyor. Eskiden, manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, yıkmak tarih oldu. ‘Karargah Rahatsız' bu manşeti hatırlıyorsunuz değil mi? 28 Şubat öncesi büyük denen gazeteler bu manşetleri atarak halkın seçtiği iktidarı alaşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar."
Bu açıklamanın iki anlamı olabilirdi.
Ya Hürriyet haberi gerçekten telaşa yol açmıştı.
Ya da, bir başka kesimin, haberin Evet'çi kesimi kenetlemek amacıyla ‘pompalandığı' yorumu doğruydu ve Başbakan kitleleri ‘bakın gene bir askeri dikta hevesi kabarıyor, eski günlere dönmek istemiyorsanız oyunuz Evet olacak' laflarıyla kenetliyordu.
Boş değildi ikinci yorum.
Mesela CHP milletvekili Aykut Erdoğdu, şu tweet'i atmıştı:
‘Karargah Rahatsız!!! Hulusi Akar'ın defanstan çıkardığı uzun pası Hande Fırat aldı ve AKP'ye muz orta yaptı… Bu kirli oyunu kimse yemez…'
Acaba neler oluyor?
Bu arada, Deniz Baykal, her kritik anda olduğu gibi, devreye girmiş durumda.
Son olarak Uşak'taki toplantıda şunları söyledi yüksek sesle Baykal:
"Hayır tepkisi Türkiye'de yükselen dalga halindedir. Herkes aklı ve vicdanı ile konuyu anladıkça olmaz demeye başladı. Hızla bu dalga yükseliyor. İktidar talimatla kampanyayı götürüyor. Önümüzdeki anayasa değişikliğine referandumda ‘hayır' derseniz Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı, Başbakan da başbakan olarak kalır. Türkiye'nin ayarları ve temelleri ile oynamak isteyenlere orada bir ‘dur' çekilir, bir ‘dur' denilir!'
‘Türkiye'yi yönetenler bugüne kadar ne istedilerse aldı. Sana, ‘İktidar dedin' verdik. Genel başkandın, milletvekili olamıyordun Deniz Baykal'ın katkısıyla milletvekili olma hakkını verdik. Başbakan değildin, başbakanlığını, Cumhurbaşkanı değildin Cumhurbaşkanlığını verdik. Daha ne istiyorsun arkadaş. ‘Devleti de istiyorum.' Dur orada!"
"Ona bir güzel ders vermek lazım. O dersi verecek insanda millettir, vatandaştır. ‘Hayır'dan sonra bambaşka bir Türkiye gelecek. O, ‘evet' diyecek bürokratlardan tutun da emir komuta zincirine girmiş yargıç, hakim ve adalet mensuplarından, yazamayan, çizemeyen ve konuşamayan aydınlarımıza, devletin imkanlarından havuz medyası içinde nemalananlara bu işin artık sonu geldi. Bunlara ‘Dur' denildiğinde Türkiye değişecek."
Kullanılan kavramlara dikkat.
‘İktidar dedin, verdik…'
Kim o ‘veren'?
‘Cumhurbaşkanlığını verdik…'
Kim o ‘veren'?
Biz Tayyip Bey'in kendisinin ‘aldığını', ona ‘verilmediğini' sanıyorduk.
Neyin nesidir, bu ‘verme' işi?
‘Dur orada!'
Bu, herhangi bir muhalefet siyasetçisinin ‘Hayır'a oy verin çağrısını aşan, tehditkar bir ifadedir.
Ne dersiniz?
Muhalefetin göze görünür zaaflarının arka planında, acaba Tayyip Bey'e bazı ‘uyarılar', ‘ikazlar' gerektiren bir görüntü mü var?
Binali Bey haklı mı?
Yoksa herşey, yapay bir panik üreterek Evet oylarının çoğunluğunu sağlamak veya pekiştirmek mi?
Ben pek işin içinden çıkamadım.
Ama içim rahat değil.
Taşlar yerinde durmuyor gibi.
Başkent faylarında bir sıkıntı var gibi.
AKP'nin Suriye ve Irak'ta iyice sıkışmışlığını; İran-Rusya-ABD-Şam arasında pusula bozukluğunu, sayıklamaya dönüşmüş diplomasi dilini de işin içine ekleyince…
Sıkıntım nedense daha da artıyor.


Yavuz Baydar’ın blog yazılarına aşağıdaki siteden ulaşabilirsiniz.
https://prizma.wordpress.com/

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi