Ceren Gündoğan
Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur
Kreşe başladığım gün akranlarımın çoğu annelerinden ayrıldıkları için ağlıyordu. Bir yandan merakla yeni ortamı incelerken, "çoğunluk ne yaparsa tersi doğrudur" önermesinden henüz habersiz de olsa bunu içselleştirmiş altı yaşındaki varoluşum, öğretmenlerimizin ağlayanları teselli edişini sonsuz dinginlikle izliyordu. Kapının dışından içerideki çocuklarına bakan anneler kümesindeki, en güzel anneye, anneme bakmamaya çalışıyordum. Boğazımın acıdığını hatırlıyorum. Bazen de insan içine ağlarmış meğer…
Çocukken annesini yitirmiş arkadaşlarımla ilişkimde onlara karşı hep biraz mahcup olurum. Aynı anda ezgin ve öfkeli olabilmeleri şaşırtır beni. Birbirine karşıt gözükse de bu iki duygunun aslında aynı boşluktan kaynaklandığını düşünürüm. Anneden kopuş, kreşin ilk günü bile acı vericiyken umulmadık bir anda annesizliğe çok erken yaşlarda alışmaya çalışmak kim bilir ne derin bir kaygılar denizinde yaşamak demektir. Kız ya da erkek tüm çocukların ilk aşkı annesidir.
Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur, Sfrpztf yapımı 75 dakikalık bir oyun. Oyunu yazan ve yöneten Uğur Kanbay, 20 yaşındaki lise öğrencisi Mahsun’u da oynuyor. Cihan Aşar’ın dekoru, Selçuk Gürışık’ın kostüm ve Yasin Gültepe’nin ışık tasarımı ile sıkı bir ekip işi çıkmış ortaya.
Kentsel dönüşüm eseri sitelerle, gökdelenlerle çevrili, İstanbul’un bir mahallesinde çölde bir vaha duygusu veren domates, biber, patlıcan fidelerinin olduğu tatlı bir bahçedeyiz… İşletme bölümü mezunu iki arkadaş, Kadir (Yunus Eski) ve Matiz (Akant Çetin), bahçede bir şeyler (yaş-kuru) içip müzik dinlerler. İki arkadaşın sıklıkla takıldığı mekânda, Kadir’in, bölümüyle ilgili iş bulamadığı için polislik sınavına girdiğini ve kazandığını, atamayı beklediğini öğreniriz. Sevgilisinin ailesinin isteklerinden, düğün masraflarından ve hayat pahalılığından şikâyetçidir. Bir yıl önce ölen annesinin çok sevdiği bahçedeki fideden domateslerin toplandığını görünce öfke patlaması yaşar. Matiz, arkadaşını zar zor sakinleştirirken, Kadir, bahçede gizlenmiş davetsiz misafir Mahsun’u görüp, domatesleri onun çaldığı sanısıyla onun üstüne yürür. Afallayan Mahsun, sorulan, adın ne, nerede oturuyorsun gibi basit sorulara cevap veremez, donup kalmıştır.
Mahsun’un donma halinden çözülme haline geçişiyle ve sorulara neden cevap veremediğini, dayakçı ve sorumsuz babasını, annesinin faili meçhul ölümünü, kırık dökük hayatını iki göz iki çeşme anlatışıyla sarsıcı bir içtenliğe tanık oluyoruz.
Mahsun’la Kadir kavga ettiğinde evinin camından arkadaşının zor durumda olduğunu görerek bahçeye koşan Jiyan (İrem Sultan Cengiz) Mahsun’la Kürtçe konuşur, ona vuran Kadir’i ayıplarken polis aracının siren sesiyle dördü birden bahçeye gizlenir. Lazın da Kürdün de ortak korkusudur polis!
Matiz, aniden parlayan Kadir’i ve korkunca kitlenen Mahsun’u yatıştıran, esprili ve sağduyulu bir gençtir. Mahsun onun ne iş yaptığını sorduğunda, call centerda çalıştığını söylese de bunun telefon üzerinden dolandırıcılık olduğunu biraz da Kadir’in zorlamasıyla açıklar. Çocuk sesi duyduğunda ya da telefonun diğer ucundaki kişi yaşlı biriyse işlemi tamamlamadan telefonu kapattığını söyler. İç merhameti muhatabına göre konumlanan biridir o.
Jiyan, Mahsun’un okuldan arkadaşıdır ve İstanbul’a yeni gelmiştir. Okuldaki koroda Mahsun’la tanışması, yabani bulduğu diğerlerine karşı yalnızlığını giderir ve Mahsun’la koro seçmelerine çalışırlar.
Yazar, yönetmen ve oyuncu olarak Uğur Kanbay’ın güncel, suya sabuna dokunması anlamında politik ve sanatsal açıdan estetik bütünlüğü olan bir tiyatro anlayışı olduğunu bol ödüllü Eylül adlı oyunundan da biliyoruz. Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur’da da hüzünlü olanla komik olanı enfes bir dengeye kavuşturmuş. Kahkaha attığınız andan çok az sonra ağlamak anlamına gelen bir boğaz acısı yaşayabiliyorsunuz. Dört oyuncu da rolünün hakkını verir şekilde enerjik, net ve içtendi.
Oyun bitiminde, birbirine benzemeyen kimselerin benzer acıların terbiyesinden geçtiğini ve "seçilmiş aile"nin gerçekleştiğini görüyoruz. Yaraları kapanmasa da yalnız olmadığı bilgisiyle, kaygıdan uzaklaşabileceği ortama kavuşmuştur her biri. Toplumsal dayanışma ağının çatışarak da kurulabileceğini, her çatışmanın arka yüzünde dayanışmanın olduğunu gösteriyor bize Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur, dinlemeyi ve konuşmayı bildiğimiz müddetçe… Sfrpztf’in yeni yapımlarını merakla bekleyeceğim.