Asgari geçim, EYT ve seçim tarihi

Nefes alamayanların sayısı her gün artarken derinleşen sefalet de her gün ivme kazanıyor. İşsizlerin oranı resmî açıklamalarda bile yüzde 10… İşi var gibi görünenlerin epeycesi ise asgari ücrete mahkûm çalışıyor…

Türkçenin en şah yazarlarından Refik Halid Karay, “Bir Ömür Boyunca” adlı kitabında Çetin Altan'a ne dediğini anlatır:

“Hayatta en büyük intikam yaşamaktır. Ben yaşadım ve zamanın benimle uğraşmış olanlardan nasıl intikam aldığını gördüm.”

Çetin Altan da şöyle yanıt verir:

“Yirmi yıl hatta on yıl sonra bugün kendilerini dev zannedenler kim bilir hangi boylara inecekler. Bunu kendileri de bir bilseler.”

xxxxxxx

Bugün kendini dev sananların on yıl sonra hangi boylara ineceğini gören göz görüyor.

Ama bir de yaşanan gün var.

Ve Türkiye bugün ırkçı polisler tarafından boğularak öldürülen George Floyd gibi haykırıyor:

Nefes alamıyorum…”

xxxxxxx

Nefes alamayanların sayısı her gün artarken derinleşen sefalet de her gün ivme kazanıyor.

İşsizlerin oranı resmî açıklamalarda bile yüzde 10…

İşi var gibi görünenlerin epeycesi ise asgari ücrete mahkûm çalışıyor…

Resmi rakamlara göre çalışan nüfusun neredeyse yarısı asgari ücretli… Bu, korkunç bir oran.

AB üyesi ülkeler arasında asgari ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke, yüzde 15.2 ile Slovenya… En düşüğü ise yüzde 0.8 ile İspanya…

Asgari ücretle çalışanların ortalaması AB’de sadece yüzde 4.

xxxxxxx

Eğer bir ülkede yıllık enflasyon TÜİK’e göre bile yüzde 85 ise ve toplumun işsiz olamayanlarının yarısına yakını asgari ücretle çalışıyorsa, orada çok önemli bir konu vardır: Asgari ücretin kaç para olacağı…

İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2. Toplantısını 14 Aralık’ta yapacak.

Bu pahalılıkta ne çıkarsa çıksın bir manası olmayacaktır ama konu Türkiye gündeminin ilk sırasındaki yerini açık ara koruyor.

xxxxxxx

Memurlar, memur emeklileri, SSK’lılar, Bağ-Kur’lular da yıl başında alacakları zam oranının ve enflasyon farkının peşindeler, yaraya merhem olur mu derdindeler…

Emeklilikte Yaşa Takılanlar ise yaşam mağduriyetlerinin bitip bitmeyeceğini merak ediyor…

Çilelerine çare olacak bir gelişme henüz ortalıkta yok, üstelik bir de yeni bir yaş kriterinden söz ediliyor…

Onlar da seferden dönen gemici bekler gibi yaşamlarına çare olacak kararı beklemekteler…

xxxxxxx

Böylesine ekonomik bir sefalet içinde olan toplumun sessizce cevabını beklediği bir başka soru ise elbette seçimin ne zaman olacağı…

Özgürlükler deyince sadece “örtünme özgürlüğü” anlayan siyasal iktidar, nefessiz kalmış bu toplumun başından gitmemek için kendince kurnaz manevraları peşinde …

AKP’nin kendine örnek aldığı da Macaristan Başbakanı Orban’ın taktikleri…Seçime giderken, sanki anayasa dinliyorlarmış gibi “örtünme” ile ilgili anayasa değişikliğini referandum konusu yapmak, seçime 3 sandık ile gitmek, toplumu kamplaştırmak, peynir fiyatının et fiyatını geçtiği ülkede din sömürüsünden medet ummak

Bunlara bağlı olarak da seçim tarihini belirlemek…

xxxxxxx

Anladığım kadarıyla, temel hak ve özgürlüğü referanduma götürerek yapılmak istenen peynir fareliğini, 6’lı masa ofsayta atma konusunda kararlı.

AKP’nin teklifine onay vermek de dahil her türlü seçenek söz konusu… Hepsini değerlendiriyorlar.

Çok daha güçlü olmak için herhalde HDP’nin de desteğini arayacaklardır.

xxxxxxx

6’lı masada, AKP’nin seçim tarihiyle oynamasına karşı ise tüm kapılar kapanmış gibi…

Bu durumda…

Anayasa’ya göre Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesinin meşru tek formülü TBMM’nin seçimleri yenileme kararı alması…

Eğer kendisi Meclisi feshederse bu kez de yeniden aday olamaz…

YSK’nın Anayasayı çiğnemesinden medet umuyor ise o zaman da meşruiyeti tartışılır hale gelir…

YSK da suç işlemiş olur…

xxxxxxx

Türkiye seçime kadar nefessiz yaşamaya çalışacak…

Siyasal iktidar ise çürümeyi ve boğulmayı yok sayarak illa da iktidarda kalmak için atraksiyonlarının peşine koşacaktır…

Her zamanki gibi “koyun can derdinde, kasap et derdinde…”

xxxxxxx

Seçim sadece “cehennemin kapılarını kapatmamıza” imkân vermeyecek…

Refik Halid Karay’ın sözünü ettiği “zamanın” hızlanmasını da sağlayacak.


Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı.20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi