Ateşkesin ardından bir yıl

12 yaşındaki bir Suriyeli Türk çocuklar tarafından öğretmenlerinin gözünün önünde dövüldü dün.

Son Karabağ savaşında Rusya'nın arabuluculuğu ile ateşkesin sağlandığı anlaşmanın birinci yıldönümündeyiz neredeyse.

Birkaç güne üçlü liderler zirvesinin fiziki olarak Rusya'da yapılması planlanıyordu. Ancak Rusya'dan gelen açıklamalar video konferansla yapılacağını duyurdu.

İki taraftan da gelen karmaşık mesajlarla, her ülkenin kendi iç siyasetine kukla oynattığı ama perde arkasında başka planların döndüğü bir yılı geride bıraktı Ermenistan ve Azerbaycan.

Gelin sondan başlayalım. Ama en büyük işkenceyi çocuklar gördü. Özellikle galip taraf Azerbaycan'da okullarda, kamusal alanda ve sosyal medyada sürekli Ermenilerin, Ermeni olmanın ve kelimesinin aşağılandığı haberleri geliyor.

Tiktok'ta Ermenilere küfür eden marşlar yazılması.

Öğrencilerin Aliyev ve Paşinyan maskeleri ile sene sonu müsamereleri hazırlamaları.

Şuşi'de Sarı Gelin dansları...

Moskova'da bir babanın çocukları önünde üç Azeri Rus vatandaşı tarafından dayak yemesi ve yine Moskova'da Azerbaycanlı kişilerin Ermeni bir genç kadına laf atıp taciz etmeye çalışmaları son bir haftada olanlar.

Üstelik bunlar muhalif medyadan değil birebir Aliyev'in saray medyasından geliyor.

Tabi genç kadının boksör olduğunu bilmeyen sarhoşların sonrasında sosyal medyada alay konusu olması bir yana, nefret söyleminin katlanarak arttığı bir dönem geçti.

Bunun Ermenistan tarafında ise yenilen liderin Türk olmakla, Türklere ülkeyi satmakla suçlandığı ama yine de sandıktan galip çıktığı bir yıldı.

Ermenistan'da ise Türki ülkelere ve kişilere güvensizlik giderek arttı.

Artsa da iş ilişkileri azalmadı. Ambargoya rağmen halen Türkiye'den gelen ürünler oldukça yüksek oranda Ermenistan pazarında bulunabiliyor.

Ateşkesin yıldönümünde 8 milyonu dünyaya yayılmış Ermeni halkının gündeminde ise Aliyev ve Paşinyan'ın masasında da duran birkaç madde var.

Kafkasya'nın googlemaps'i adım atmak

Öncelikli konu sınır güvenliği ve sınır belirlenmesi.

1988 yılından ve Sovyetlerin dağılmasının ardından sınırı neredeyse olmayan Ermenistan ve Azerbaycan bu bir yılda aralarındaki sınır noktalarını adım adım belirlemeye çalıştılar.

Googlemaps'in dünyadaki her sokağa girdiği bir yüzyılda hala adım atılarak Sovyet haritalarından sınır belirleme çalışmalarının garipliğine tanık olduk.

Dünya sınırları kaldırırken iki küçük güney Kafkasya ülkesi eski usul sınır pişiriyorlar.

İki taraftan savaş öncesi eski sınırlara geri çekilme açıklamaları ise havada kaldı.

Çünkü Azerbaycan'a ve Ermenistan'a göre 'eski sınır' oldukça farklı bir sınır.

Ancak sınır belirlenmesi iyi ya da kötü her iki tarafın da işine yarayacak bir şey.

Rusya'ya kalsa Sovyet sınırları ve otonom bölgeler geri gelmeli.

Tabi sınırları Rusya'nın koruduğu bir alanda sınır belirlenmesi konusunda da Rusya'nın hakkının geçeceği öngörülebilir olmalı.

Öte yandan bazı eski Sovyet haritalarında Ermenistan doğrudan karadan Karabağ'a bağlı gözüküyor. (1920 sanırım) Tabi bu haritalarda geriye gittikçe Türkiye sınırı da değişiyor ve Ermeni milliyetçilerin "O zaman Türkiye sınırını da sorgulayalım" tezlerini duyar gibi oluyorum...

Biznes biznes

9 Kasım'daki görüşme öncesinde masadaki ikinci madde ise ticaret yolları.

Bu aslında Ermenistan'ın masadan Azerbaycan'dan daha karlı kalkacağı tek konu. Çünkü Azerbaycan'ın bu ticaret yollarına ihtiyacı yok. Ancak iki tarafı abluka altında Ermenistan'ın İran ve Gürcistan dışında dost komşusunun olmaması elini sıkıştırdığı kadar güçlendiriyor.

Rusya Gürcistan'ı baypas etmek istediği için Ermenistan'ın İran’la işbirliğine sıcak baktı şimdiye kadar. Bir başka aktör ise geçen hafta girdi oyuna. Hindistan.

Pakistan'ın Azerbaycan ve Türkiye ile askeri tatbikat yapmasının ardından tavrını hızlıca ortaya koyan Pakistan'ın huzursuz komşusu Hindistan ağırlığını Ermenistan'dan yana koydu.

Ermenistan, cumhuriyet tarihinde ilk kez Hindistan Cumhurbaşkanı'nı ağırladı başkentte.

Rusya Ermenistan'ın batıyla iyi ilişkiler geliştirmesinden ve batının buraya müdahalesinden rahatsız olabilir ancak Hindistan Rusya'nın da bölgeye girmesine izin vereceği bir aktör

Hindistan Ermenistan'ı güneyden kuzeye kesecek otoyolun yapımına talip.

Bu da Ermenistan'a yatırım demek.

Ermenistan savaştan sonra ülkeye yatırım yapıp işgücü üretecek herkese kapılarını açıyor.

Batı bu konuda henüz insani yardımın ötesine geçemedi.

Hem Rusya'dan çekiniyorlar hem de yapacakları yatırımın boşa gitmesinden.

Ermenistan Belaruslaşabilir mi?

Ermenistan'ın Rusya ile çok daha yakınlaşmasının Diaspora ve batı devletleri tarafından temkinli karşılandığını söylemeye gerek yok sanırım. Rusya'nın Ukrayna, Belarus gibi devletlerle yakınlaşabilmesi veya Moldova'yla takışması bölgedeki güç gösterilerinden birkaçı.

Rusya ile ortak devlet olma deklarasyonu imzalayan Belaruslaşan bir Ermenistan pekâlâ mümkün.

Çünkü Ermenistan, askeri olarak Rusya'ya bağlı. Sınırlarını Rusya koruyor ve öyle görünüyor ki uzun bir süre de öyle olacak, başka bir mantıklı çıkışı gözükmüyor şu anda. Ama Ermenistan'daki demokrasi kültürü komşularıyla kıyaslandığında çok daha gelişkin. Dolayısı ile halen Belarus'tan fazla umut var diyebiliriz. Belarus'un muhaliflerinin nasıl yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını unutmadan.

Odadaki fil

Putin-Aliyev-Paşinyan görüşmesinde odadaki fil: Syunik bölgesi ve Azerbaycan'dan Nahçıvan'a geçiş olacak.

Azerbaycan bu konuda her türlü baskıyı yaparak otoyol bölgesinin kendi kontrolüne olması gerektiğini savunsa da, Rusya'nın buna izin vereceği pek muhtemel değil. Ermenistan'da ise Syunik bölgesi kullanılarak şu anki iktidar yıpratılmaya çalışılıyor. Herkesin gündemi farklı.

Bazısı Paşinyan karşıtlığını kaşımaya çalışıyor bazısı ise ileride bu bölgede doğabilecek bir ekonomik gelişmeden pay alabilmek için Paşinyan iktidarının sorunu çözmesine engel olmak istiyor.

Syunik'in parayla Azerilere veya Ruslara satıldığını iddia eden ana muhalefet partisi üyeleri ve önemli gazeteciler bile oldu.

Oysa Ermenistan'da bir laf vardır.

Karabağ iktidara getirir (Ter Petrosyan, Koçaryan, Sarkisyan) ve iktidardan da götürür.

Ama bu bugüne kadar Paşinyan iktidarında çalışmadı.

Şeffaf olmasa da, zayıf bir hükümet yönetimi sergilese de halk Paşinyan'ın samimiyetine güvenmiş gibi. En azından daha önceki iktidarlardan ve rakiplerinden daha çok. 

Buradaki kritik bir nokta ise herkesin şunu biliyor oluşu.

Syunik bölgesini Azerbaycan veya Rusya'ya veren bir iktidarın en fazla birkaç günü vardır. Daha fazla sürdüremez.

Kaliningrad modeli?

Nahçıvan yol geçişi için ise birkaç senaryo konuşuluyor.

1. Yolun Karabağ'ın başkenti Stepanakert'e giden yol gibi Rus barış gücü kontrolünde olması

2. Yolun Ermenistan kontrolünde olması. (Bu vergilendirme ve yol geçiş ücretleri gibi bir başka konuyu açabilir)

3. Yolun geçiş ve kullanım hakkının Azerbaycan kullanımında olması ama karşılığında Karabağ'a geçen bir anayolun Ermenistan'a verilmesi. Buna aslında Kaliningrad modeli de diyebiliriz.

Kaliningrad da Rusya karasından ayrı şu anda AB üyesi ülkelerle çevrelenmiş ve bu yüzden de hem AB hem de Rusya için 'tehdit' oluşturan bir ülke olsa da bir otobanla doğrudan Rusya'ya bağlı.

Bu zamanında Kaliningrad sorununu çözmüş olsa da aklınıza hayalinize gelmeyecek yeni problemler yaratmış.

Kaliningrad'a girebilmek için bir AB ülkesinden geçmeniz gerekiyor. Eğer ülkeye giden Rusya'ya ait yolu kullanmayacaksanız AB vizeniz olmalı. Yani Ruslar da yoldan geçerken bile vize alacaklar. Ya da erzak tırları.

Bu yüzden de hem AB hem Rusya tarafından dönem dönem hazırlanmış raporlarla Kaliningrad mevzuu halen çözülmüş değil.

Kaliningrad'ın çevresi tamamen AB ülkeleriyle çevrilmiş durumda.

Tüm bu görüşmeler öncesinde şunu görüyoruz her türlü üçlü görüşmeler iyidir.

Bir yıldır savaşın durmuş olması iyidir.

İnsanların normal hayatlarına dönmeye çalışması iyidir.

Karabağ'da üniversitede Azeri çalışmaları bölümü açılmış. Demek ki karşısındakini anlamak isteyen bir toplum var. İyidir...

Kötü olan iktidarların kendilerine oy verecek gelecek nesilleri manipüle etmesi.

O çocuklara Paşinyan, Aliyev maskesi geçirmesi.

Sadece şunu düşünün, o ülkede düşman ilan edilmiş bir kişinin maskesini giymek zorunda olan bir ilkokul çocuğu ileride nasıl bir psikolojiye sahip olur?

Ya da Bakü'deki savaş parkınızdaki asker miğferlerini, mumdan canavar heykellerinizi 8 ay boyunca ziyaret eden çocuk nesillerinize nasıl bir gelecek bırakabilirsiniz ki?

Bunlar kötüdür işte.

12 yaşındaki bir Suriyeli Türk çocuklar tarafından öğretmenlerinin gözünün önünde dövüldü dün.

Çocuğun dövülüş olması mıdır sorun? Yoksa öğretmenin bir şey dememiş olmaması mıdır?

Öğretmeni müdahale etmekten alıkoyan da, Türk çocukları Suriyeli çocuklara karşı kışkırtan da onlara Aliyev veya Paşinyan maskesi taktıran da aynı zihniyettir.

Kötüdür bu zihniyet.

Gidicidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi