Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Avrupa Birliği'ne bir Türki başkan!

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ve Turancı Orban'ın önümüzdeki altı ay Avrupa Birliği başkanlığını üstlenmesi AKP-MHP diktasına yeni bir umut kapısı açıyor.

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 6-9 Haziran tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri, tahmin edildiği gibi, aşırı sağcı partilerin milletvekili sayılarını artırmasıyla sonuçlandı. Bu partilerden Fransa'daki Ulusal Birlik (RN)'in yüzde 31,5 oranla birinci parti olarak çıkması Cumhurbaşkanı Macron'u erken seçim kararı almaya zorlarken, Almanya, İtalya, Avusturya, Belçika ve Hollanda'da aşırı sağ partiler milletvekili sayısını önemli ölçüde artırdılar.

Buna karşılık, Macaristan'da 2019 seçimlerine kıyasla yüzde 8 oy kaybeden Başbakan Viktor Orban'ın partisi Fidesz'in AP'deki milletvekili sayısı 13'ten 11'e düştü.

Bu yenilgiye rağmen Macaristan, daha önce belirlenmiş bir takvime göre, önümüzdeki 1 Temmuz'dan itibaren 6 ay süreyle Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını üstlenecek.

Macaristan daha önce de, Orban'ın iktidara gelmesinden sonra 2011'de AB başkanlığını üstlenmiş bulunuyordu. Ancak o dönemde diğer üye ülkelerle uyumlu olduğu için AB içinde herhangi bir sorun yaşanmamıştı.

Ancak bu kez, Avrupa Birliği'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına ve Ukrayna'ya silah sağlamasına karşı çıktığı için pek çok AB ülkesi Macaristan'ın dönem başkanlığını üstlenmesinden dolayı son derece endişeli.

Örneğin, 14 Aralık 2023'te Brüksel'de yapılan AB liderleri zirvesinde, Ukrayna ile üyelik müzakerelerinin başlatılabilmesi oylamaya katılan tüm üye ülkelerin oybirliğini gerektirirken Orban'ın daha baştan karşı oy kullanacağını söylemesi, AB'nin diğer üyelerine zirve öncesi korkulu saatler yaşatmıştı.

Ancak böyle bir engellemenin sonradan Macaristan'a da pahalıya mal olacağını fark ettiğinden, Orban son anda hile-i şeriyyeye başvurarak oylamanın yapılacağı sırada tuvalete gitmek bahanesiyle ortadan kaybolmuş, onun yokluğunda yapılan oylamada da Ukrayna ile üyelik müzakerelerinin başlaması oybirliğiyle kabul edilebilmişti...

Bu güvensizlik ve gerginliklere rağmen, mevcut ortaklık mevzuatı gereğince Macaristan önümüzdeki altı ay Avrupa Birliği'nin haftalık gündemini belirleyeceği gibi, Brüksel'deki Bakanlar Konseyi toplantılarına başkanlık ederek hangi konuların öncelikle ele alınacağına karar verebilecek.

Orban yönetimi, hem AB üyesi diğer ülkelerin tepkisini azaltmak, hem de kendi partisi Fidesz'in son seçimlerdeki başarısızlığını gölgelemek için, geçtiğimiz salı günü iddialı bir basın toplantısı düzenleyerek altı ay boyunca AB genelinde izleyeceği politikayı "Make Europe Great Again" (Avrupa'yı Yeniden Büyük Kılalım) gibi iddialı bir slogan atarak açıkladı.

Hayranı olduğu eski ABD Cumhurbaşkanı Donald Trump'ın 2016 seçimlerinde kullandığı "Make America Great Again" sloganını taklit eden Orban'ın, önümüzdeki 6 aylık iktidar döneminde ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinde, adının birçok skandallara karışmış olmasına rağmen, Trump'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilerek kendisine her planda destek sağlamasına büyük umut bağladığı anlaşılıyor.

AB BAŞKANLIĞINI ÜSTELENECEK MACARİSTAN'IN TURANCILIĞI

Orban Trump'a umut bağlaya dursun, Avrupa Birliği'nin güneydoğu yakasında Macaristan'ın önümüzdeki altı aylık dönemde onun Avrupa Birliği başkanı olmasına büyük umut bağlayanlar da var... Bunların başında ise, hiç kuşkusuz, kadim dostu Recep Tayyip Erdoğan geliyor...

Evet, Macaristan yıllardır Avrupa Birliği'nin üyesidir, ama aynı zamanda Türkiye'nin başını çektiği Türk Devletleri Teşkilatı'nın da 2018 yılından beri gözlemci üyesidir, Orban da bu teşkilatın tüm toplantılarında hazır ve nazır olup, Erdoğan'ın dayattığı tüm kararlara destek vermektedir.

Bittabi destek karşılıklıdır...

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orban'ın 14 Aralık 2023'te Brüksel'de yapılan AB liderleri zirvesinde uğradığı prestij kaybını telafi etmek için derhal Budapeşte'ye uçmuş, Türk Devletler Topluluğu'nun doğal lideri sıfatıyla, kendisi gibi imanlı bir Turancı olan Viktor Orban'a moral vermekte gecikmemişti.

Erdoğan'ın Orban'a bir TOGG araba, Orban'ın da Erdoğan'a bir siyah at hediye ettği ziyaret sırasında iki ülke arasında her planda işbirliğinin güçlendirilmesi için 17 yeni anlaşma imzalanıp ticaret hacmi 6 Milyar Dolar'a çıkartılırken, Orban'dan Türkiye'nin AB üyeliği konusunda büyük destek sözü alınmıştı.

Ortak basın toplantısında Orban,"Bugün ilişkilerimizi kapsamlı stratejik işbirliğine yükselttik. Bundan ötesi, daha yükseği var mı bilmiyorum" dedikten sonra Erdoğan'a "Önümüzdeki yüzyıl için çok büyük bir proje ortaya koydunuz. Önümüzdeki yüzyıl sizin olacak" övgüsünde bulunmuştu.

Erdoğan'ın aynı toplantıda verdiği müjdeye göre, Türkiye ile Macaristan arasında 2024 yılında çok sayıda ortak kültürel etkinlik düzenleneceği gibi, 2025 yılı da Türkiye-Macaristan Bilim ve İnovasyon Yılı olarak kutlanacaktı...

Macaristan seferinden dönerken uçakta bir masa etrafında topladığı sallabaş gazetecilere de Erdoğan şu müjdeyi veriyordu: "Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin haklarına bakışta Orban'ın duruşu hep olumlu istikamette seyretmiştir. 2024'ün ikinci yarısında AB Dönem Başkanlığı görevini alacaklar ve o süreçte çok daha farklı gelişmeler olabilir. Bugün kendisiyle bu hususu da konuştuk. Şu ana kadar 21 kez kendisiyle bir araya geldik. Sayın Orban, karşılıklı olumlu ilişkileri sürdürdüğümüz bir lider. Temenni ediyorum ki bundan sonraki süreçte de bakanlarımızın muhataplarıyla görüşmeleri ve mutabakatları işimizi çok daha kolaylaştıracaktır."

Orban'ın bu büyük desteğinin ardında hiç kuşkusuz, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan'ın oluşturduğu Türk Devletleri Teşkilatı içinde Kuzey Kıbrıs ve Türkmenistan'la birlikte Macaristan'ın da gözlemci üye olarak yer alması gerçeği yatıyordu.

Macar ulusunun Türk ulusuyla kan ve dil bağı bulunduğu, Türkçe gibi Macarca'nın da Ural-Altay dil grubuna ait olduğu bir tarih tezi olarak onyıllardır akademik çevrelerde hep tartışıla gelmişti. Dahası, 5. yüzyılda Avrupa halklarına dehşet saçan Hun imparatoru Attila, Türklerin tamamı gibi Macarların bir bölümü tarafından da uluslarının en önemli atalarından biri olarak kabul edilmişti. Attila’nın iki ulusun ortak atası olarak benimsenmesi ilk kez 18 Ağustos 2015’te Macaristan Turan Vakfı le Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)’nın Macaristan’ın Bugac kentinde birlikte düzenlediği “Atalar Günü”nde resmiyet kazanmıştı.

2018 Eylül’ündeki Türk Devletleri Teşkilatı 6. Devlet Başkanları Zirvesi’ne Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine ilk kez katılan Viktor Orban Macar dili ile Türk dili arasında bir bağ bulunduğunu vurgulayarak bu konuda araştırmaları yoğunlaştıracağını açıklamış, 1 Ocak 2019’da da Macaristan Araştırma Enstitüsü’nü faaliyete geçirmişti.

O tarihten beri de Viktor Orban Türk Devletleri Teşkilatı'nın Avrupa Birliği içindeki uçbeyi ve tüm zirve toplantılarının onur konuğudur.

ERDOĞAN'IN ORBAN'DAN GELECEK NATO ZİRVESİNDEKİ BEKLENTİSİ

Yeryüzünün Turancı liderlerinden biri olan Orban, 16 Mart 2023'te Ankara'da, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi'nde yaptığı konuşmada da şöyle demişti:

"İlk kez Türkiye'ye 2000 yılında başbakan olarak gelmiştim ve 10 yıldan fazla bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çalışıyorum. Geçen 23 yıl içerisinde Türkiye'deki gelişimi, Türkiye'deki harika ilerlemeyi müşahede ettim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği altında gerçekleşen bu harika ilerlemeyi gözlerimle gördüm. Eminim gelecek süreç içerisinde de bu devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanı sizi temin ederim ki gelecek süreç içerisinde, yeniden inşa sürecinde destek vermekten gurur duyarız."

Orban, 3 Kasım 2023'te de Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı 10. Zirvesi'ne de katılmış, orada Turancılık'ta bir adım daha atarak yaptığı konuşmada Azerbaycan Ordusu'nun Türkiye'nin desteğiyle Dağlık Karabağ'da Ermeni halkına karşı kazandığı zaferden dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i hararetle tebrik etmişti.

Sözün özü, Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de ve de diyasporalarda Kürt ulusuna karşı inkar ve zulüm politikalarını aralıksız sürdüren Erdoğan'ın, Kafkaslar'da Ermeni ulusuna karşı soykırım yapmaktan geri kalmayan Aliyev'in, tam da Avrupa'nın göbeğinde, üstelik Avrupa Birliği'nin, Avrupa Konseyi'nin ve de NATO'nun üyesi bir ülkenin yönetiminde bulunan Turancı bir dostu ve destekçisi var...

O Turancı dosttur ki, 27 ülkenin üye olduğu Avrupa Birliği'ne önümüzdeki 1 Temmuz'dan itibaren altı ay süreyle başkanlık edecektir...

Türkiye'deki yerel seçimlerdeki yenilgisinden dolayı uluslararası planda prestij ve güven kaybına uğradıktan sonra en son katıldığı İtalya'daki G7 toplantısında ABD başkanı Biden da dahil Batı blokunun liderleriyle bir araya gelerek moral tazeleyen, ABD'nin Türkiye'ye F-16 uçakları verme konusundaki ambargoyu kaldırmış olmasından mutlu olan Erdoğan, hiç kuşkusuz, 1 Temmuz'dan itibaren Avrupa Birliği'nin başında bir Turancı dostunun yer alacak olmasından dolayı da son derece keyiflidir...

O mutluluğun ifadesi olarak, ilk kez bu yılın 31 Mayıs'ında Budapeşte'ye telefon açarak dostu Viktor Orban'ın hem 61. doğum gününü kutlamış, hem de 1 Temmuz'da başlayacağı Avrupa Birliği başkanlığı için bir ay önceden tebriklerini sunup "Mich nicht vergessen!" (Beni unutma!) mesajı iletmiştir...

Dahası, Erdoğan'ın 9-11 Temmuz 2024 tarihlerinde Washington'da yapılacak NATO zirvesine katılarak, özellikle Suriye ve Irak'taki Kürt direnişini hedef alan "Terörle mücadelede dayanışma amaçlı yeni eylem planı"nı kabul ettirmeye çalışacağı biliniyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçen hafta Brüksel'deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı'ndan sonra yaptığı açıklamada "Türkiye-ABD ilişkileri, uzun ve sağlam bir geçmişe dayanmaktadır. Bildiğiniz gibi, yeni NATO stratejik konseptinde iki ana tehditten biri terörle mücadeledir, ancak ABD'nin Suriye’de terör örgütü ile süregelen işbirliği, ulusal güvenliğimizi tehdit etmeye devam etmektedir. Bizim ABD'den beklentimiz, PKK/YPG'ye verilen tüm desteği kesmesidir" diyordu.

Erdoğan'ın Washington'da katılacağı NATO zirve toplantısında "Terörle mücadelede dayanışma amaçlı yeni eylem planı"nı kabul ettirme çabalarında en çok Avrupa Birliği'nin başkanı sıfatıyla daha güçlü bir konumda olacak Turancı dostu Orban'ın desteğine güvendiği hiç kuşku yok...

Görünüş odur ki, Kızıl Elma'ya giden yolun ana uğrak noktalarından biri 1 Temmuz 2024'den itibaren Macaristan'ın başkenti Budapeşte olacaktır.


Doğan Özgüden kimdir?

1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Direniş Belgeleri, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve yedi ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek'e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi