Avrupa Siyasi Topluluğu nedir ve ne değildir?

Macron'un ağzından duyduğumuz Avrupa Siyasi Topluluğu ilk forumunu Prag'da gerçekleştirdi. AB'ye üyelikleri sorunlu olan ülkelerle ilişki kurabilmenin yeni bir yolu, bir nevi evlilik öncesi 'nişan' dönemi olabileceğini anlatıyor aylardır.

Bu sene ilk olarak Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un ağzından 9 Mayıs Avrupa Günü’nde duyduğumuz Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) ilk forumunu Çek Cumhuriyeti'nde Prag'da gerçekleştirdi. Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin liderlerinin yanı sıra AB'ye üyelik sürecindeki ülkeler ve hatta üyelik ihtimali olanların da davet edildiği, toplamda 44 liderin katıldığı bir toplantı oldu.

Bizi yakından ilgilendiren Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlikte bir tampon olabilecek bir görüşme de gerçekleşti bu toplantıda Macron'un girişimiyle. Aliyev, Erdoğan ve Paşinyan bir kahve tablasında bir araya gelebildi. Kahve tablası diyorum çünkü asıl görüşmelerin ikili veya üçlü yapılacağı açıklanmıştı. Basına ilk yansıyan görüntülerde AB'nin pek sevmediği Macaristan'ın Başbakanı, Erdoğan ve Aliyev'in dostu Victor Orban da vardı. Bir ara Macron da masaya katıldı...

Avrupa Siyasi Topluluğu asında Macron'un fikri ve önerisiymiş gibi gözükse de aslında yeni bir öngörü değil. Yine Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından 1989 yılında 'Konfederasyon' adlı altında, dillendirilen bir proje. Ancak bugüne kadar kabul görülmemiş ve ihtiyaç da duyulmamış.

Şimdi ise AB'nin içine sıkıştığı bürokratik çıkmazdan, enerji ve savunma kapanlarından ve genişleme ya da genişlememe sorunsalından çıkış yolu olabilecek bir 'forum' olarak karşımıza çıkıyor. Fransa merkezli Jacques Delors Enstitüsü bu konuda AST'nin yeni bir söylem yaratacağını ve olası yol haritasını Mayıs ayı sonunda bir raporuna konu etti.

Raporun orijinaline şuradan ulaşabilirsiniz (https://institutdelors.eu/wp-content/uploads/2022/05/PB_220517_TheEuropeanPoliticalCommunity_Chopin_Macek_Maillard_EN.pdf)

AST, BİRLİĞE GİRİŞ İÇİN STAJ OLABİLİR Mİ?

1989 yılında Mitterrand bu öneriyi yaparken aslında AB'nin, Komisyon'un ve Parlamento'nun yeterli bir iletişim zemini oluşturamayacağını öngörmüş. Birliğe üye olmak isteyen ülkelerin belirli bir süre staj yapabilmesi için böyle bir oluşum önermiş.

veMacron bunu dillendirir ve siyasi zemin yaratmaya çalışırken siyasi çevrelere AB'ye giremeyecek veya AB üyelikleri sorunlu olan ülkelerle ilişki kurabilmenin yeni bir yolu ve aynı zamanda üye olacak ülkelerle de bir nevi evlilik öncesi 'nişan' dönemi olabileceğini anlatıyor aylardır.

Bu fikrin AB üyesi 27 ülkenin ana kanatlarında (Fransa, Almanya, İtalya ve Benelüks) kabul gördüğünü söylemek mümkün. Almanya ve İtalya zaten yüksek düzeyde ilgili olduklarını açıkladılar.

Sebebi de açık, üyelik müzakere süreci suya düşmüş, baştan itibaren zaten birliğe alınmak istemeyen Türkiye gibi ülkelere önerilen 'ayrıcalıklı ortaklık' fikrinin siyasi olarak hayata geçirilebileceği bir yeni kurum yaratılması hem Türkiye'nin katılmasını istemeyenleri hem Türkiye'yi rahatlatır.

Ama örneğin zaten katılım süreci başlamış olan ülkeler, acaba işler suya düşer de bizi buraya mı yönlendirirler kaygısını gütmeye başladılar bile.

Ukrayna'nın Başbakan Yardımcısı Olha Stefanishyna toplantı öncesinde Politico gazetesine yaptığı açıklamada kaygılarını dile getirerek “Bu Ukrayna'nın AB üyelik sürecine alternatif ya da engel olmamalı” dedi.

Politico'nun bu toplantıyı “Macron Pandora'nın kutusunu açtı” başlığı ile duyurmuş olması da bu konuda birçok tartışmalı ülkenin ve siyasetin masaya yatırılacağını anlatıyor. Öte yandan aynı editoryalde projenin ölü doğma ihtimalinin yüksek olduğuna vurgu yapılıyor.

Avrupa Siyasi Topluluğu genişlemek istemeyen Avrupa ülkelerini de mutlu edecektir. Örneğin Türkiye'yi dışarıda bırakmak isteyen Yunanistan için bir zafer olarak da görülebilir. Ya da aşırı dinci ve milliyetçi Avrupa ülkelerinin kaygıları doğrudan giderilmiş de olabilir.

Öte yandan masaya ülke içerisindeki baskıcı siyaseti ile sürekli AB raporlarında şikayet edilen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve gardaş’ı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in davet edilmesi bu liderlere ülkelerinde yapılacak yakın zamandaki seçimlerde pozitif puan olarak yansır. Bu da AB tarafından onlara verilmiş üstü kapalı (veya açık) bir desteği ifade eder.

Dünya liderleri arasında ortamın yumuşatıldığı yemekli bir toplantı edasında başlayan Avrupa Siyasi Topluluğu forumu aynı zamanda yakın zamanda birliğin ilkelerinin dibine darı ekmiş İngiltere için de yeni bir şans.

İngiltere'nin yeni seçilmiş başbakanı foruma katılmadan önce uçağa binerken “İngiltere bu inisiyatifte başı çekecektir” dedi.

Liz Truss, yıkılmış ilişkilerin yeniden inşası için bir fırsat görüyor demektir.

Macron bu forumun bir AB alternatifi olmadığını çoktandır söylüyor. Ancak AB ve Avrupa Komisyonu ve hatta Parlamenterleri bu foruma ülkelerden destek gelse de kurumsal olarak pek hoşnut değiller.

Bu yüzden Fransa Cumhurbaşkanı birkaç kez bu forumun G7 veya G20 gibi liderlerin rahatça konuşabilecekleri, İMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara vizyon çıkarabilecekleri ve çatışmalı alanlarda dahi görüş alışverişinde bulunarak bir gelecek çizilmesi için yol haritası olarak gösterdi.

AST Avrupa ordusu ve savunması ve hatta enerji konularında AB'nin eksik bıraktığı yerleri doldurabileceği gibi yeni bir ekonomik ortaklık örgütüne de dönüşebilir.

Ancak Macron'un çok konuşan ve az iş yapan bir siyasetçi olduğu göz önüne alınırsa, Politico'nun yorumunu ciddiye almakta fayda var.

Macron'un siyasi ömrü ne kadar ise Avrupa Siyasi Topluluğu masasının uzunluğu da o kadar olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi