Basın tarihi; elden ele…

'Havuz Medyası' elden ele dolaşarak bugünlere geldi. Medyada sadece 'kendilerinden' olanların çalışmasını istediler… Ama 'onlardan' olan neredeyse bir tek etkileyici yazar ve muhabir olmadığından o koca medya etkisiz bir çöpe dönüştü.

Daha önceleri yazdığım "TMSF Medyasından Havuz Medyasına" başlıklı yazının bir yerinde şöyle diyordum:

“Siyasal iktidar, TMSF’nin en büyük basın patronu haline gelmesinin ardından tüm o kuruluşları havuz medyasına devşirirken, kitlelere ulaşabilmeyi, onlara algı operasyonları mesajlarını verebilmeyi, kör inançlarla etkilemeyi, medya gücünü rakip partilere ve muhalif gördüğü herkese karşı saldırı aracı olarak kullanmayı hesapladı.”

xxxxxxxx

TMSF Medyası’ndan Havuz Medyası'na giden ve 2015’de tamamlanan süreçte 2007 çok önemli bir yıldı…

"TMSF Maddesi"nde 2007 yılına kadar olan gelişme de gazetelerdeki patronaj değişimi şöyle gösterilmekte:

· 2001-2004: TV Guide (Korkmaz Yiğit'ten aldı, Hayyam Gariboğlu'ya sattı.)

· 2004-2008: Star (Cem Uzan'dan aldı, Ali Özmen Safa'ya sattı.)

· 2004-2006: Show Basın (Erol Aksoy'dan aldı, sonra iade etti.)

· 2007: Fotomaç (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

· 2007: Sabah (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

· 2007: Takvim (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

· 2007: Yeni Asır (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

xxxxxxxx

Tabii bir de televizyonlardaki el değiştirme var:

· 2002-2006: İzmir TV (EGS Holding'den aldı, Turgay Ciner'e satıp geri aldı.)

· 2004-2005: Star TV (Cem Uzan'dan aldı, Aydın Doğan'a sattı.)

· 2004-2005: Kral TV (Cem Uzan'dan aldı, Mehmet Emin Karamehmet'e sattı.)

· 2004-2006: Dizi TV (Cem Uzan'dan aldı, Aydın Doğan'a sattı.)

· 2004-2006: Yeşilçam TV (Cem Uzan'dan aldı, Aydın Doğan'a sattı.)

· 2004-2006: Cine5 (Erol Aksoy'dan aldı ve geri verdi.)

· 2004-2006: Supersport TV (Erol Aksoy'dan aldı ve geri verdi.)

· 2004-2006: Gala TV (Erol Aksoy'dan aldı ve geri verdi.)

· 2004-2006: Viva TV (Erol Aksoy'dan aldı ve geri verdi.)

· 2005-2008: Kral TV (Mehmet Emin Karamehmet'ten aldı, Ferit Şahenk'e sattı.)

· 2007: atv (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

· 2007: atv Avrupa (Turgay Ciner'den aldı, Ahmet Çalık'a sattı.)

· 2007: Kanal 1 (Turgay Ciner'den aldı, sonrasında iade etti.)

· 2007: İzmir TV (Turgay Ciner'den aldı, Turkuvaz Medya Grubu'na sattı.)

xxxxxxxx

Dikkat edilince 2007 yılında Turgay Ciner’in TMSF’den aldığı “Sabah Grubu medya organlarının” bu kez Ahmet Çalık’a gittiği görülüyor.

2007 yılı bu açıdan da çok önemlidir.

xxxxxxxx

Dönemi, her yanı ve tüm girdi çıktısıyla incelerken olup biteni bir doktora tezinin ilgili bölümünden kısaca özetlemeyi daha objektif buldum:

(Türkiye’de Basın Özgürlüğü ve 2003 yılı sonrası uygulamaları -Z.Burcu Vardal)

“Bu dönemde Dinç Bilgin, Turgay Ciner’le anlaşarak 12 Haziran 2002’de ATV ve Sabah’ı Ciner Grubu’na kiraladı.

Bu süre zarfında ATV kanalını ve Sabah Grubu’nun kiracı olarak işleten Turgay Ciner ile TMSF arasında 30.03.2005’te sağlanan anlaşma sonucunda, Ciner, ATV ve Sabah’ı 10 yıl vadeli olarak 435 milyon dolara satın aldı.

Ancak söz konusu dönemin ardından Dinç Bilgin’in, elinde Ciner’le yapılmış bir anlaşma olduğunu ve yayın kuruluşlarının %50’sine sahip olduğunu öne sürmesi, medyada yeni bir tartışma yarattı.

TMSF, ATV ve Sabah’a tekrar el koydu.

Yargıya taşınan olayın sonucunda, yayın grubu tekrar satışa sunuldu.”

xxxxxxx

ATV ve Sabah’ın satışı, 2008 yılı bütçe görüşmelerinde Meclis’e de taşındı.

AKP’yi yandaş medya kurmakla suçlayan CHP lideri Deniz Baykal, kürsüde şunları söylemişti:

“Büyük olasılıkla damat beyin holdingi, Türkiye'de ikinci büyük medya grubunun da sahibi olacak...

Demokrasi; devlet gücünün, yetkisinin, olanaklarının, otoritesinin bir siyasi hegemonya tesis etmek için kullanılması anlamına gelmez.

Bir eski Başbakan, Türkiye'de 'kendine yandaş medya ayarlıyor' diye iddia altında yıllarca mahkemelerde hesap vermek zorunda kaldı. Yandaş medya oluşturmak, iktidarın bir imtiyazı değildir. Böyle bir tabloyu doğal karşılamak vicdanla, demokrasi anlayışıyla, memleket sevgisiyle bağdaşmaz.”

xxxxxxxx

“TMSF tarafından 05.12.2007’de düzenlenen ihaleye tek firma olarak Ahmet Çalık’ın katılması, Başbakan Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın söz konusu Holding’in önce çalışanı, sonra CEO’su olması ve satın almanın da kamu bankalarınca açılan kredilerle gerçekleştirilmesi, kamuoyunda güçlü şüpheler oluşturacak nitelikler taşıdığı gibi, AKP Hükümeti’nin 2007 seçimlerine, karşısında hiçbir medya muhalefeti olmadan hazırlanmasını da sağlamıştı.”

xxxxxxx

ATV ve Sabah’ın 2007 yılında gerçekleşen tasfiyesinin ve satışının ardından Türk medyasındaki dengeleri değiştiren bir diğer olay ise Doğan Holding ile iktidar arasında yaşanan çatışma oldu.

“Doğan Grubu ile iktidar arasındaki çekişmenin temellerinin, AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 seçimlerine hazırlık sürecinde başladığını söylenebilir. Nitekim o dönemde tek başına Türk medyasının %60’ına sahip olan Doğan Grubu, seçimden sadece %20 oyla çıkan CHP’yi desteklerken; AKP, karşısındaki medya gücüne karşı seçimi kazanmıştır.

xxxxxxx

Doğan Holding’in zaman zaman tavizkar davranışları, siyasal iktidarı bu grubu ele geçirme hedefinden ala koyamadı.

İktidarla Doğan Holding’in arasının tamamen açılması ise Hürriyet gazetesinin, 2008 Eylül’ünde manşetine taşıdığı Deniz Feneri Davası ile doruğa çıktı.

xxxxxxxx

Haftaya artık unutulmuşa benzeyen bu “Deniz Feneri Davası”na da bir bakarız.

Ama gerçeği tam görmemiz gerekir.

Medya, tümüyle “dincilerin” eline geçmeden önce de pek matah bir şey değildi… “Askeri vesayetin” emrindeydi.

Arkasında bir çoğunluk olmadığından askeri vesayet “görüntüye” önem verirdi. “Devlet” varmış gibi bir görüntü, “yargı” varmış gibi bir görüntü, “medya” varmış gibi bir görüntü, “özgürlük” varmış gibi bir görüntü.

Gerçek olmasa da “görüntü” bir renklilik sağlıyordu medyada. Çok farklı ve çok yetenekli yazarları, muhabirleri medyada görmek mümkündü.

Son seçime kadar çoğunluğu arkasında tutmayı beceren “dinciler” ise çoğunluğun verdiği güçle iyice arsızlaştılar ve “görüntüyü” de ortadan yok ettiler.

Medyada sadece “kendilerinden” olanların çalışmasını istediler… Ama “onlardan” olan neredeyse bir tek etkileyici yazar ve muhabir olmadığından o koca medya etkisiz bir çöpe dönüştü.

Askeri vesayetin medyası her şeye rağmen renkli ve etkiliydi.

Havuz medyası ise kimsenin ciddiye almadığı bir çöp oldu.

Milyarlarca doları bir çöp için havaya savurdular.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi