Mehmet Altan
Basın Tarihi: “Nazım Hikmet Gözaltına Alındı”
2023 yılının da son haftasına girdik.
Dün yazının başına oturduğumda 27 Aralık’tı…
Birkaç gün sonra yıl bitiyor.
Basın Tarihi treninin geçici olarak park ettiği 2007 yılına bakarken 27 Aralık’ta Türkiye’de ve dünyada olup bitenler gözüme çarptı.
Ayasofya inşaatının ikinci başlangıcı da Jön Türk Kongresi de 27 Aralık’ta gerçekleşmiş.
Yıl sonu yazısında geçmişe bu kez 27 Aralık üzerinden baktım.
xxxxxxx
1907 yılında 2. Jön Türk Kongresi yapıldı.
Sonuç bildirgesinde 2. Abdülhamit eleştirildi.
116 yıl olmuş…
Bugün Abdülhamit’in ruhunun iktidarda olmasına ne buyrulur?
xxxxxxx
İttihat ve Terakki’ye de mesafeli olan Mustafa Kemal Paşa 1919 yılında Padişaha karşı İstiklal Harbini’nin ateşini yakmış, Erzurum ve Sivas Kongrelerini gerçekleştirmiş ve Heyet-i Temsili’ye üyeleriyle Sivas’tan Ankara’ya gelmiş.
Geçmişte bu vesileyle davullar gümbürderdi… Biraz da fazla gümbürderdi.
Bugün Atatürk’ün Ankara’ya gelişi devlet katında kasıtlı bir aldırmazlığın hedefi…
Fısıltı bile olmuyor.
Bir uçtan bir başka uca… Ama asla denge noktasında değil.
xxxxxxx
1936 yılında Nazım Hikmet gözaltına alınmış.
Şimdilerde de çok moda olan “gizli örgüt kurmak” ve “komünizm propagandası yapmaktan”.
Bir yıl sonra beraat etmiş ama onunla uğraşmaları bitmemiş…
1938 yılında yaşamının bir bölümüne beton dökmüşler.
xxxxxxx
1944 yılında Çapakçur Bölgesi’nin adı Bingöl olarak değiştirilmiş…
İsim değiştirilerek sorun çözülür sanmışlar.
2024 yılına giriyoruz, sorun hep aynı sorun.
xxxxxxx
1939 yılında Erzincan'da Richter ölçeğine göre 8 şiddetinde bir deprem olmuş, 32.962 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 100 bin kişi yaralanmış.
Hatay Depremi ise bu yıl oldu.
Erzincan Depremi’nden çok daha fazla insan öldü.
Halbuki biliyoruz ki deprem öldürmez bina öldürür.
Peki çürük bina çetesi kimdir?
Cinayet ekonomisi ortakları kimlerdir?
Niye bu ülkede insanlar aldırmazlık yüzünden ölüp duruyor?
xxxxxxx
1999 yılında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, türbanın yüksek öğretim Kurumlarında serbest sayılan kıyafet kapsamında düşünülemeyeceğine karar vermiş.
İnsanların nasıl giyineceğine devletin karar vereceği bir de Yargıtay hükmüne bağlanmış.
xxxxxxx
27 Aralık’ta dünyada neler olmuş peki?
537 yılında …
İnsanlık tarihinin aşılmaz örneklerinden
Ayasofya’nın yeniden inşasına, Bizans İmparatoru I. Justinian'ın kişisel gözetiminde başlanmış.
Şimdi Ayasofya’nın “kapılarını” yiyoruz.
xxxxxxxx
1901 yılında..
Japon kimyager Takamine Jokichi ve Amerikalı farmakolog John Jacob Abel, adrenalin hormonunu bulmuş…
xxxxxxx
2. Dünya Savaşı’nın bitiminde, 1945 yılında 28 devletin üzerinde anlaştığı ilkeler doğrultusunda Dünya Bankası kurulmuş.
İnsanlık ortak bir adım atmış.
xxxxxxxx
1949 yılında…
300 yıl süren Hollanda egemenliğinden sonra Kraliçe
Juliana, Endonezya'nın bağımsızlığını tanımış.
“Gecikmiş ulus devletler” zincirine bir halka daha eklenmiş.
xxxxxxxx
1968 yılında Ay’a ilk insanlı uçuşu gerçekleştiren Apollo 8 dünyaya dönmüş.
İnsanlık muhteşem yürüyüşüne devam etmiş.
xxxxxxx
Herhangi bir günü alıp dünyaya baktığımızda, arada bir gerileyerek de olsa insanlığın ilerlediğini görüyoruz.
Türkiye ise sanki dünyadan kopmuş bir meteor. Dünyanın gelişimine ayak uyduramıyor. Hep aynı yerde dönüp duruyor.
Bir gün bu ülkede devlet ve toplum, yaşama “insan” üzerinden bakacak mı, insanın önemini anlayacak mı bilmiyorum… Bilen kimse de yok galiba.
Neyse ne…
Mutlu yeni bir yeni yıl diliyorum.
Her yıl sonu dilenir ya…
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.