Bayburt ve kıl biber

Enseyi karartmayın, en mutlu bayramlar henüz yaşamadıklarımız…

Artı gerçeğe yazdığım ilk yazıda  "Tarih, yaşadığımız bugünkü dönemi sigara ateşi gibi yakan pahalılık nedeni ile ‘fakir yemeği’nin bile pişirilemediği, ortadan kalktığı korkunç bir dönem olarak anacak…’’ diyordum.

Aynı istikamette hız artırarak gidiyoruz.

Bayram öncesi, Eminönü’ndeki hareketli insan kalabalığının büyükçe bir bölümü, oturduğu evin önündeki, arkasındaki, balkonundaki bir avuç toprağa ekebileceği fide peşinde koşuşturuyordu. 

Belli ki bayram biter bitmez de koşuşturmaya devam edecek.

Kıl biber fidesi…

Çeri domates fidesi…

Maydanoz fidesi…

3-4 liralık fide ile birkaç ay boyunca ihtiyaçlarını manava, pazara muhtaç olmadan karşılama çabası içindeler.

İkinci el bayramlık çocuk ayakkabısı alabilenin şanslı sayıldığı bir kara felaket, tüm toplumun canını yakarak sürüyor.

xxxxxxx

Belli ki hayat yokuşunda dermansız kalan herkes bu çilenin bir an önce bitmesini istiyor ve büyük bir sabırla bekliyor.

Nasıl bitecek?

Tabii ki seçimle

Hukuk ve iktisat bilimine düşmanlık etmeyen, dürüst ve becerikli bir siyasal kadronun iktidara gelmesiyle…

xxxxxxx

Ama herkesin zihninde aynı soru var, seçim güvenliği nasıl sağlanacak?

Hilesiz hurdasız bir seçim yapılabilecek mi?

Çok da haklılar bunu sormakta.

Yasalaşan seçim kanununun amacı ne, Gezi Parkı davasındaki partili hâkimin benzerlerine "seçim güvenliğini" teslim etmek… 

Bu davada verilen karar ve kararı veren hâkimin kimliği bir anda bütün Türkiye’ye "yargı" dediğimiz kurumun durumunu tüm açıklığıyla gösterdi. 

Daha önceki hiçbir dava bu gerçeği böylesine net biçimde halkın gözünün önüne koymaya yetmemişti.

İktidar partisinin üyesi olmuş bir hâkimden söz ediyoruz… Seçimlerin denetimini bu tür insanlara vermek istiyorlar.

xxxxxxx

Yeni seçim yasasının amacı zaten bu.

Doğal hâkim ilkesini bozarak tecrübeli ve bağımsız hakimleri devreden çıkararak…

Yandaş olmayan yargı mensuplarının bir tarafa çekilmesini ihtar ederek…

Kalanlar arasından torbadan hâkim çekerek… 

Seçimi sandığa girenle değil sandıktan çıkanla kazanmak.

Seçim sisteminde hiçbir "kamu yararı olmayan bir değişikliğe gitmek" ve bugüne kadar hiçbir iktidarın aklına gelmeyecek, gelse de siyasal ahlakına ve onuruna yediremeyeceği bir hâkim değişikliği yapmak, iktidarın yarına dair planlarını şimdiden bize söylemekte…

xxxxxxx

Zaten herkes gibi "altılı masa" da bu tehlikenin farkında…

Son toplantıdan çıkan en önemli kararlardan biri de "seçim güvenliği komisyonu" oldu… Komisyonda, 6 siyasi partinin seçim işleri ve bilişimden sorumlu yöneticileri yer alacak.

Komisyon, seçim güvenliği kapsamında seçim öncesi hazırlıklar, seçim günü sandıkların korunması ve sandıkların kapanmasının ardından başta itiraz süreçlerinde hukuki dayanışma ve iş birliği olmak üzere tüm süreçlerle ilgili çalışmalar yapacak.

xxxxxxx

Gerçekten benim de en öncelikli beklentim, HDP’yi de içine alarak, muhalefetin seçim güvenliğini sağlaması…

Seçim güvenliği ile ilgili daha önceki seçimlerde de çok ciddiye alınması gereken iddialar vardı…

Benim bunlar içinde en dikkatimi çeken Bayburt örneği oldu…

İl nüfuslarının yıllık artış grafikleri incelendiğinde, herhangi bir ilde nüfus artışının maksimum olduğu bir yılın ertesi yılında nüfus artışının minimum olması veya tersi beklenen bir durum değil, olamaz da…

Halbuki Bayburt İlinden örnek verilecek olursa;

2015 yılında nüfusu 78,550 olan ilin nüfusu, 2016 yılında yüzde 14.7 artarak 90,154 oluyor.

İlin nüfusu 2017 yılında da yüzde 10.7 oranında azalarak 80,417’ye geriliyor.

Nüfus artış hızı 2016 yılında maksimum (yüzde 14.7) olan Bayburt’un hemen ertesi yılki nüfus artış hızının minimum (- yüzde 10.7) olması normal bir durum hiç değil…

Ama…

Nüfus hareketlerine bakıldığında buna benzer durumların birden bire 29 ilde yaşandığı anlaşılıyor.

Bu nüfus kaydırağı ne zaman oluyor?

Seçim yıllarında… 

Ne tesadüf…

xxxxxxx

Bu çok şaşırtıcı nüfus dalgalanmalarına şimdi bir de "yandaş hakim" formülü eklendi…

Kısaca seçim yaklaşırken, seçim güvenliği en önemli konu…

Ama boyutlanan sefaletin sınırlarına da geldik.

Üç beş kuruş için balkonuna bir avuç kıl biber fidesi diken halkın tahammülü kalmadı…

Hiçbir yargıç, hiçbir cambazlık, hiçbir oyun, sonuçları değiştirmeye yetmeyecek.

Güvenilir yargıçların ve ucuz maydanozun olduğu bir ülkeyi yaratacak bu toplum.

Hayatın öyle uydurma hesaplarla değişmeyecek kuralları var çünkü…

xxxxxxx

Enseyi karartmayın, en mutlu bayramlar henüz yaşamadıklarımız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi