Mehmet Altan
Berfo Ana ve Narin…
Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden biri… Doğanın çok cömert davrandığı topraklarda yaşıyoruz… Büyük bir imparatorluk kurmuşuz… Cumhuriyete geçmeyi başarmışız… Hiç esaret yaşamamışız.
Baktığınızda her şey bizim lehimize… Ama hiç mutlu olamamışız… Fakirlikten kurtulamamışız… Adalet bize hep uzak kalmış… Yolsuzluk, kötülük sıradanlaşmış.
Niye bir toplum bütün şartlar kendi lehineyken bu kadar kötü bir hayat yaşar?
Bu sorunun cevabını da bir türlü bulamıyoruz… Galiba bu cevabı merak da etmiyoruz.
Bir karanlık içinde nesilden nesile sürünüp duruyoruz.
xxxxxxx
Şu günlerde yaşananlara bir bakın… Küçücük bir kız çocuğu, büyük bir ihtimalle kendi aile bireyleri tarafından öldürülüp dere kenarına gömülüyor.
Sadece ailesi değil neredeyse bütün köy dindar… Kızın cesedini gömen adam, “cesedi gömdükten sonra gelip namaz kıldım” diyor.
Öldürülen küçücük bir kızın cesedini saklayan adam sanki kıldığı bir namazla bu korkunç günahtan kurtulacağına inanıyor.
İşlediği suçun ortaya çıkacağını ise hiç düşünmüyor bile…
xxxxxxx
Adamın suçlanmayacağını düşünmesinin de çok haksız bir düşünce olmadığı daha sonra yaşananlarla ortaya çıktı.
Avuç içi kadar köyde kızcağızın cesedi haftalarca bulunamadı.
Aradan haftalar geçti hala gerçek katil ortaya çıkmadı.
Üstelik bir de olay iyice magazinleştirilip daha da karmaşık bir hale getirildi.
xxxxxxx
Sanki ölüme iyice alışıp gitgide hayattan kopuyoruz.
Çocuklarımız kadınlarımız öldürülüp duruyor.
Ölüm doğal bir şey ama öldürülme doğal değil… Biz ölümün en acayip biçimlerini görüyoruz topraklarımızda.
Cumartesi Anneleri bu hafta karanfillerini 8 Ekim 1980 tarihinde gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır için bıraktı.
Narin 8 yaşında katledildi… Gözaltında işkenceyle öldürülen Cemil Kırbayır ise 26 yaşındaydı.
Kırbayır’ın annesi Berfo Ana 33 yıl boyunca oğlu Cemil’i aradı,
“Cemil gelecek” diye kapısını kapatmadı, dönerse tanımaz diye evini bile yenilemedi, bir harabede yaşadı.
5 Şubat 2013’te oğlunun kemiklerine bile ulaşamadan 105 yaşında öldü.
xxxxxxx
Berfo Kırbayır, 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe Sarayı’na davet ederek görüştüğü Cumartesi Anneleri içinde yer almıştı…
O zaman başka bir Erdoğan vardı…
103 yaşındaki Berfo Anne’yi dinleyen Erdoğan’ın talimatı ile Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun 9 Şubat 2011 tarihli toplantısında “gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması” amacıyla bir alt komisyon kurulması kararı alındı.
xxxxxxx
Komisyon, 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporun sonuç bölümünde “Komisyonumuz; Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmaktadır” yazıldı.
Komisyon, Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence ile öldürüldüğü iddiasıyla ilgili olarak, sorgulamayı yapan üç birim olan Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığının o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, elindeki tüm bilgi, beyan ve belgeleri Adalet Bakanlığı aracılığı ile savcılığa gönderdi.
xxxxxxx
Bunun üzerine Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011/899 nolu yeni bir soruşturma başlattı.
Halbuki…
Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesinden 6 yıl sonra, Kars Savcılığı bir soruşturma başlatmış ve 2002 yılında takipsizlik kararı vermişti.
Söz konusu takipsizlik kararı aileye tebliğ dahi edilmemiş dosya böylece kapatılmıştı.
xxxxxxx
Bu karar ancak 2014 yılında aileye tebliğ edildi. Aile hemen Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, söz konusu takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etti.
Mahkeme, 2014 yılında takipsizlik kararını kaldırdı.
xxxxxxx
Birbiriyle çelişen çeşitli hukuki kararlardan ve uzun bir süreçten sonra da bu dosya kapatıldı.
İşkenceciler de yargılanmaktan kurtuldu…
Bu hafta katillerinin, işkencecilerinin cezalandırılmadığı Cemil Kırbayır için Cumartesi Anneleri karanfillerini Taksim’e bıraktı.
xxxxxxx
Bir kız çocuğu öldürülüyor… Cesedini ancak haftalar sonra buluyorlar.
Katilini bir türlü ortaya çıkaramıyorlar.
44 yıl önce genç bir adam işkenceyle öldürülüyor, Parlamento rapor hazırlıyor…
Ama katilleri ortaya çıkarılmıyor.
xxxxxxx
Doğa bir cennet yaratmış yaşadığımız topraklarda.
Biz o muhteşem doğanın ortasında cehennemi andıran bir hayat yaşıyoruz.
Neredeyse sadece katillerle hırsızların güvende olduğu garip ve utanılacak bir hayat bu.
Biz neden bu kısır döngüyü kıramıyoruz?
Neden mutlu ve güvenli bir hayat kuramıyoruz?
Sadece hırsızlar ve katiller güvendeyse, dürüst ve namuslu insanlar neden bu hayatı değiştirecek ciddi adımlar atılmasını talep etmiyor?
Çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, gençler öldürülüyor…
Biz hepimiz de bu korkunç cehennemde sessiz suç ortakları olarak sefalet içinde yaşıyoruz.
Mehmet Altan kimdir?
İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah, 6 yıl da Star Gazetesi'nde baş yazarlık olmak üzere çok uzun yıllar köşe yazarlığı yanında televizyon programcılığı ve yorumculuğu yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var. 15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19., 26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı. 21 ay cezaevinde kaldı. AYM, AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.