Ceren Gündoğan
Bir kara aile yemeği
"Bulunduğun mekân senin sorunları algılayıp algılamadığını hisseder. Eğer algılamazsan, seni rahat bırakır."
Jonathan Franzen, Aile Sırları
Amerikalı oyun yazarı Stephen Karam, ilk gösterimini 2014’te yapan Tony ödüllü oyunu The Humans’ın 2021 yapımı sinema uyarlaması ile karşımızda: İnsanlar.
New York’un merkezinde su sızdıran borularıyla tesisatı eski, rutubeti dışa vurmuş duvarlarıyla yeni taşınılan bir ev "New Yorker" olmanın bedeliyse de, ev sahibi çiftten Brigid’in ailesinin geldiği şükran yemeği ile ailenin de evin içi gibi karanlık, sızıntı dolu yapısının evle paralelliğini görürüz. Yetişkin kızların bitti sandıkları anne-kız, baba-kız çatışmasının, konu işsizlik, başarısızlık ve gerekli destek olduğunda parlamaya hazır bir alev olduğunu da…
Brigid’in bankacı kız kardeşi Amy ve babaları Erich, ikiz kulelere yapılan saldırıdan tesadüfen kurtulmuştur ve Erich, New York’ta yaşama fikrinden bu yüzden hiç hoşlanmamaktadır. Tekerlekli sandalyedeki demans hastası annesi şehir hayatını bırakmışken kızları büyük şehirlerde yaşamaya heveslidir: "Torunları annemin kaçtığı yere dönüyor".
Tek mekânda geçen film, başarılı oyunculuklarla teatral olmadan, ilginç bir atmosferin içine çekiyor seyirciyi. Karanlık dokusuyla aile içindekini ve tek tek aile bireylerinin zihinsel gerilimini gösterirken, aniden yaşanan komik bir duruma gülebiliyorsunuz. Özellikle final sahnesi, çaresizlikle devam etmek arasındaki yalpalamaya epey gülümsetiyor.
Filmin geçtiği dubleks daire, daha ilk karede tekinsiz bir şeylerin döneceğini hissettiriyor. En büyük tekinsizliğin insan zihni olduğunu unutturmayarak… Film için tasarlanan ev, detaylarının başarısıyla gerçek bir evden çok daha gerçekçi. Set tasarımı, sanat yönetimi ve ışık tasarımı oldukça başarılı, yönetmenin kurmak istediği atmosferle uyumlu bir bütünlük içinde.
Blake ailesinin bir şükran günü yemeği için buluşmaları, her ailede bulunan kara kutunun açılmasıyla sürer. Sahneler arasında ne olacağını kestiremediğimiz filmde, seyircinin beklediği çöküntü evde değil, aile bireylerinin arasında olur.
Sevgilisi Rich’le birlikte yaşayan Brigid, müzisyenliği sürdürebilmek için geçimini sağlamak durumundadır. Babasının ona önerisi ise "mağazanın birine girip çalışabilirsin" olur. Özellikle çalışan sınıfa mensup sanatçıların ailelerinden sık duyduğu bir cümledir bu.
Karam’ın filmi İnsanlar, çatışması, itirafları, gözyaşı ve neşesiyle verimli geçen bir aile terapisi gibi. Tekrarlayan kâbuslar, itiraf edilen sırlar ve ebeveyne verilen tepkiler, ne biçimde olursa olsun iletişimin yapıcılığı olarak da okunabilir.
Karam, filmiyle, Ken Loach’un filmlerindeki gibi doğrudan bir sistem eleştirisiyle olmasa da, Blake ailesinin her bir üyesinin içinde olduğu geçim sıkıntısı, ödenmeyi bekleyen ev kredileri ve işsizlikle, biz dışarıdan görenlerin pek kolay sandığımız Amerikan yaşantısının hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Aile içindeki mevzuların, kültürel farklılıktan bağımsız bir şekilde birbirine olan benzerliği yanında, Amerika’da yıldırıcı bir sistem çarkının içine dâhil olabilmek için bile yeteneklerinizin ve bir mesleğinizin olması gerektiğini anlatıyor İnsanlar. Amerikan rüyasının pek de pembe bir tonu olmadığını.