Tam da "Acaba Fenerliler Galatasaray kulüp binasının duvar dibine horoz kellesi mi gömdü" diye düşünüyorduk ki, zorlu deplasmandan kolayca üç puan çıktı.
Şimdi tüm gazete, televizyon kanalı ve e-yayınlarda Djagne'nin üç golünden ve artık takımının vazgeçilmezi olduğundan söz edilecek. Ama bana göre hiç de öyle değil.
Bir kere penaltı, penaltı değil. Diğer iki gol ise, Emrelerin ikramı.
Sahanın yıldızı Taylan'ın attığı tek gol, her açıdan Djagne'ninkilerden kat be kat değerli...
***
Burada VAR başındakilerin ve devamında hakem Karaoğlan'ın penaltı kararına parantez açalım.
Galatasaray, kalesinde hiç tehlike görmeden bastırdıkça bastırdı ve gerek son vuruşlardaki beceriksizlikler gerek kaleci Gökhan'ın doğru yer tutması sonucu bir türlü gol atamadı diye hakemlerin, "Geçen hafta da böyle oldu. Yazık bu takıma" demeye hakları yok.
Akbaba'nın suratına koluyla temas etti dediğiniz adam avantajlı ve topu zaten kesmiş. Yüksek bir hava topunda kolunu açmadan nasıl zıplayabilir ki...
***
Şunu da belirtelim:
Galatasaray, ilkyarıda sezonun şut rekorunu kırarken, tutuk Feguli'yi kenara koyarsak, herkes görevini yaptı. Oğulcan da yaptı ama gayretine rağmen, bu çocuk büyük takım oyuncusu değil. Anadolu'da iş yapar ve vaktiyle yaptı da. İstanbul'da olmaz. Sadece Fener, Cimbom ve Kartal'da değil; Kasımpaşa, Başakşehir ve Karagümrük'te de olmaz...
***
Bugünkü oyununu görünce, Rize'nin geçen hafta deplasmandan puanla dönme nedeni de anlaşıldı. Demek ki Hatay'ın böylesine güçsüz bir rakip karşısında iki puan kaybetmesinin nedeni, pandemiden en büyük darbeyi yiyen kulüp olmasıymış. Geçen yılın dişli takımı Rize'nin, mutsuzlukları her hallerinden belli olan futbolcuları acaba neden bu hale geldi? Kuşku yok ki tek neden, "Tabancam olsa onu vururdum" gibi ahlaka aykırı açıklamalar yapan başkan Hasan beylerden başkası olmasa gerek. Keşke o çağdışı açıklamasından sonra işgal ettiği koltuğu terk etseydi. O zaman belki dama-atın istifasıyla gündeme gelen "boş koltuk" teorisi devreye girer, Rizespor da bu duruma düşmezdi.