Bu kez olmadı Şenol hoca…

Profesyonelce futbol oynandı ve bu noktaya gelindi…

Şenol Güneş kuşkusuz Türk futbolunun önemli isimlerinden biri. Futbolcu ve teknik adam olarak tarihi başarıları vardır. Ama bir de yafta vardır Şenol Güneş’in üzerinde: Finallerde, son maçlarda sık kaybeder…

Bu kez öyle olmadı… Türkiye büyük avantajla girdiği son 2 maçın daha ilkinde alması gerekeni aldı ve EURO 2020 Finalleri’ne adını yazdırdı…

Türkiye’nin İzlanda’dan intikamı da farklı oldu!

İzlanda’daki maç öncesi Türkiye kafilesi havaalanında saatlerce bekletilmiş, ciddi bir sinir harbi yaşamışlardı. Türkiye’deki maç öncesi havaalanında öyle bir tavır olmadı ama Arena’daki ulusal marş ıslıklama ve Mehter Marşı İzlandalılardan ciddi bir rövanş oldu!!!

Gerçi İzlanda’daki maçı İzlanda 2-1 kazanırken Türkiye İstanbul’da kazanamadı ama… Neyse… Yeterli sonuç elde edildi…

Türkiye’nin ender yaşadığı keyiflerden biri yaşandı bu maç öncesi. Son 2 maça kaç kez Türkiye lider girmiştir. Ve kaçında bu kadar kolay 2 rakip vardır… Bu tabloyu bayram haline çevirmek varken karşılaşma öncesi İzlanda’nın ulusal marşının ıslıklanması… Gerek var mıydı diye uzun uzun düşünmek gerekiyor… Hazır Şenol hocanın gömlek kravat rengi de ‘Kırmızı - Beyaz’ı tutturmuşken… Bırakıp rakibi, daha maç öncesinden coşkuyu tribünler kendi adlarına yaşasaydı, sanki daha yakışıklı olurdu…

İzlanda karşısında aslında bu kadar kontrollü bir oyunu da çok normal karşılamak gerekir. Türkiye için beraberlik yeterli sonuçken İzlanda’nın sürpriz peşinde koşmakta zorlanması, Türkiye’nin iyi bir kuşak yakalarken İzlanda’da bir kuşağın sona erdiğini gösteriyor…

Lucescu sonrası Şenol Güneş girdiği yapılanmadan böylelikle tam puanla çıktı. Avrupa’da oynayan ve yetişmiş isimlerden oluşan bu kuşakla Türkiye ciddi bir çıkış yakaladı.

Türk futbolu için sık sık ‘çelişkiler dünyası’ denir…

Kulüp takımlarının puan çıkarmakta zorlandığı yıllar yaşanırken, Türk milli takımı ciddi bir çıkış bir ivmeye ulaştı…

Daha önce yazdığımı tekrarlıyorum: Bu Türk milli takımını iyi irdelemek lazım. Çoğunluğu Avrupa’da oynayan isimlerden oluşuyor. Kimi orada yetişmiş, kimi sonradan gitmiş… Ama her maç ilk onbirde ortalama 6 veya 7 isim Avrupa’da oynuyor. Elbette Türkiye sınırları içinde oynayanlar da var ama onlar azınlıkta…

‘Yurt dışında futbol oynayan, yalnızca futbol oynamayı düşünür’ derler…

Bu durumu kulüp takımlarının iyi incelemesi gerek…

Bakın tüm grup maçlarına. Bu kadar olaysız bir süreç ben pek hatırlamıyorum… Olay derken… Prim kavgası, taraftarla kapışma, gazeteci kovalama veya tokatlama, kavga, gürültü… Olmadı bunlar. Profesyonelce futbol oynandı ve bu noktaya gelindi…

Ülke bu kuşağına sahip çıkarsa, bu genç kadronun daha büyük başarılara da imza atması şaşırtmaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Derinsu Arşivi