Önce, Sözcü’den Deniz Zeyrek yazdı Mansur Yavaş’ın ağzından:
"Seçim akşamı için ellerinde sopalar ve beyzbol sopalarıyla dışarıya çıkacak şekilde belediye personelinden gruplar oluşturulduğu ve görevlendirmeler yapıldığı bilgisini alıyoruz."
Dün de Batuhan Çolak, Yeniçağ’da benzer şeyleri köşesine taşıdı.
Çolak, aldığı istihbarata göre Yavaş'ın seçimi önde götürmesi durumunda ve yüksek oy çıkacak bölgelerde sandık itirazlarının önüne geçilmesi için bir takım olaylar tertipleneceğini iddia etti. Hatta kendisine gelen bir bilgi notunda "iri kıyım, eşkali bozuk paralı askerlerin oyların düşük olduğu bölgelere gönderileceğini, vatandaşa saldırarak oyları çalacaklarını" aktardı.
Bu ‘misafirlerin’ "otellerde tanınması için plastik bilekliklerden 50 bin adet sipariş edildiğini, binlerce fular, atkı ve yelek hazırlandığını" da yazdı.
Tam bu sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın danışmanı İbrahim Uçar’ın üzerinde "toprağın altında paslanmasın" yazısıyla silah fotoğrafı paylaştığı ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere iktidar cenahı sözcülerinin hakaret ve tehditleri yetersiz geldi anlaşılan.
Bu kez pabuç pahalı görünüyor ki "içeri atarım haaa" tehditleri başka bir boyuta taşındı.
Öyle ki AKP sözcüsü yazarlardan Nagehan Alçı, "Hangi Türkiye’yi seçiyorsunuz?" başlıklı yazısında açık açık AKP’nin oy kaybetmesi halinde ülkede 7 Haziran sonrası yaşananlardan daha kötü şeyler olabileceğini söyledi.
Nagehan Hanım'a göre "7 Haziran’da AK Parti özgüven kaybı ve ayakta kalma endişesi yaşayınca ceberut devlet yeniden baş aktör oldu ve özgürlük vanalarını kıstı."
Alçı, "Eğer 31 Mart’ta da iktidar cephesi ciddi oy kaybederse aynı neticenin katlanarak büyüyeceğini" söylüyor.
Başka bir şey daha yazıyor Nagehan Hanım:
"Eğer AK Parti 7 Haziran travmasını yaşamasa ve tek başına iktidar olabilse, HDP de yüzde 9 gibi bir oyda kalsaydı bugünkünden daha iyi bir Türkiye olacaktı.
Ben o seçimlerde demokratik temsil açısından HDP’nin yüzde 10’u aşmasını olumlu olarak değerlendirmiştim. Bugünden dönüp yaşananlara bakıyor ve yanıldığımı görüyorum. Türk devletinin genetiğini hiç hesap etmemişim. HDP’nin yüzde 10’u aşması başta Kürt vatandaşlarımız olmak üzere Türkiye’nin faydasına olmadı. Sadece ceberut devlet bu işten faydalandı."
Elbette aba altında sopa gösteriyor muhalefete Nagehan Hanım. Ama bunu yaparken başka bir işbirliğini de tarif ediyor.
O nedenle, şu ‘ceberut devlet’le kimleri ve neyi kastettiğini, onların AKP ile anlaşmasının boyutunu da bir açıklasa da biz de aydınlansak.