Cumhuriyet burada… Demokrasi nerede?

Bu Cumhuriyet ne yazık ki “demokrasiyle” bütünleşemedi. Demokrasisiz bir cumhuriyetin başarılı olma şansı yoktur. Şunu da kabul edelim bu ülkede iktidar da muhalefet de daima gerçek demokrasiye karşı çıktı.

Cumhuriyet’in yüzüncü yılında hemen hemen herkes aynı soruyu soruyor, “cumhuriyet başarılı mı, başarısız mı?”

Bu epeyce naif bir soru.

Başka her şeyi bir yana bırakın, yargısı çökmüş bir devletin başarılı olduğu söylenebilir mi? Yargının bir rüşvet çarkıyla döndüğü, hukuksuz kararlara imza attığı bizzat sistemin içindeki başsavcı tarafından açıklandı.

Cumhuriyet, devletin yönetim biçimi. Cumhuriyet olması için bir devlet olması gerekir. Devlet olması için de bir hukukun üstünlüğü kabul eden ve hukuka ihanet etmeyen bir yargı olması gerekir.

Yargı yoksa devlet, devlet yoksa cumhuriyet zaten olmaz. Güçlü olanın diğerlerini korkutup emirler verdiği bir insan kalabalığı olur sadece.

Cumhuriyetin başarılı olup olmadığını tartışmamız için önce bir devlet olması gerekiyor ama bizzat başsavcının açıklamalarından artık öyle bir kurum olmadığını görüyoruz.

Muhalefetin ve bugünkü iktidara kızan herkesin açıkça söylediği ya da ima ettiği şu: Bu iktidar cumhuriyetimizi çökertti.

Yargısı, ekonomisi, eğitimi çürümüş bir ülkeyi yirmi yıldan beri yönetenlerin bu işi pek beceremedikleri açık.

Ama bütün suçu onlara yüklemek de gerçeklerden kaçmak olur bence.

Bir kere bugün Türkiye’yi yönetenlerin hepsi yaşları itibariyle bu Cumhuriyetin çocukları. Bu cumhuriyetin eğitim sisteminin ürünleri. Bu kadar donanımsız insanların eğitiminden bu cumhuriyet sorumlu. Demek ki Cumhuriyet insan kalitesini düzeltememiş burada.

Bugünkü yöneticiler kadar onlara oy verenler de bu Cumhuriyetin ürünleri.

Bütün kabahati hemen bugünkü yöneticilere ve onları seçenlere yüklemeden evvel niye cumhuriyet kaliteli insan yetiştirecek bir eğitim sistemi kuramadı diye de sormalıyız.

Bugün çürüdüğü artık bizzat içindeki insanlar tarafından açıklanan yargıya gelince… Evet yargı çürüdü… Peki bugün mü çürüdü? Sağlam bir yargı olsaydı herhangi bir iktidar onu bu kadar kolay parçalayabilir miydi?

Ben bu iktidar döneminde saçma sapan suçlamalarla hapse girdim… Ağabeyim de hapse girdi… İyi de elli yıl önce de babam saçma sapan suçlamalarla hapis yattı.

Bu ülkede, bu iktidardan önce binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Hangisinin faili yakalanıp yargılandı? Suç işlediği kanıtlanan devlet görevlilerinin mahkemelerde aklandıklarını biz sadece bu iktidar döneminde mi gördük?

Ekonomiye gelince… Bu yüzyıllık cumhuriyetin hangi döneminde bu ülke zengin oldu? Halkı refah içinde yaşadı?

Güney Kore bizden geriydi, bize fark attı. Almanya, İkinci Dünya Savaşını başlattı, parçalandı, bölündü, çöktü… Bugün bizimle kıyaslanmayacak bir refahın sahibi.

Bunları nasıl açıklayacağız?

Bugünkü iktidar, kötü olanı daha da kötü yaptıDevlet sağlam bir temele oturmuş olsaydı bozamazdı zaten. Trump, bütün çabasına rağmen Amerikan sistemini bozamadı. Niye Amerika’da bozulmayan sistem, burada bu kadar kolay bozuluyor?

Sorunun temelini görmezsek sorunu çözme ihtimali de olmaz.

Bu Cumhuriyet ne yazık ki “demokrasiyle” bütünleşemedi. Demokrasisiz bir cumhuriyetin başarılı olma şansı yoktur.

Şunu da kabul edelim bu ülkede iktidar da muhalefet de daima gerçek demokrasiye karşı çıktı.

Benim “İkinci Cumhuriyet” önerim, cumhuriyetin demokrasi ile bütünleşmesini öngörüyordu.

İtiraf edelim ki toplumdan da henüz sağlam bir demokrasi talebi gelmiyor. Kutuplara ayrılmış olan toplum, “düşman” olduğu kesimin ezilmesini demokrasiye tercih ediyor.

Bu tercihin sonunda da adaletsiz ve aç kalıyor.

Annem sık sık “Allah açlıkla terbiye etmesin” derdi… Ama galiba biz açlıkla terbiye olacağız… Çocuğuna bir kalem pirzola alamayan milyonlar sonunda “çare nedir” diye sormak zorunda kalacak.

Çare demokrasidir… Başka da çare yoktur.

Bugüne dek demokrasi dışında her yolu denedik… Her hamaseti dinledik… Her seferinde aynı bataklığa çıktık.

Aynı yollardan gitmekte ısrar edersek…

Bugün vardığımız yerden de beterine gideriz.


Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi