Ümit Kardaş
Dünyada resmi dil algısı
Devletin bireylerle veya bireylerin birbirleriyle yaptıkları tüm resmi işlemlerde anayasa ya da kanunla zorunlu kılınarak bazen de fiilen kullanılan bir veya birden çok dil, "resmi dil" olarak adlandırılır. Bu nedenle resmi dil, dış politik alanla ilgili bir kavram olmayıp ülkelerin iç işleyişleriyle ilgilidir.
Bir ülke sınırları içinde yaşayan kişiler ya da topluluklar farklı dillere sahip olsalar dahi resmi işlemlerini gerçekleştirirken resmi dil kullanmak zorunda kalırlar. Devlet dairelerinde ve resmi yazışmalarda kullanılan resmi dil birden çok olabilir. Mesela İsviçre’de anayasada öngörülmüş 4 resmi dil vardır. Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş dili. Kantonlar kendi resmi dillerini tanımlama hakkına sahiptirler ayrıca dile bağlı topluluklar arasındaki uyumu korumak için geleneksel dil dağılımına saygı gösterilir ve azınlıkların kullandıkları yerel diller dikkate alınır ve desteklenir.
Kanada’da hem İngilizce hem Fransızca resmi dildir. . Kanada çok kültürlülüğü başarıyla uygulayan bir ülke olup bütün diller ve kültürler korunmakta. Devlet çok kültürlülüğün yaşanmasını sağlarken diller ve kültürler arasındaki iletişim olumlu anlamda etkileşimler sağlamakta böylece yaşamın kültürel alandaki kalitesi artmakta. Kanada’ da öğretim ve eğitim, resmi dil olan İngilizce ve Fransızca’nın dışında farklı etnik dillerde de yapılmakta.
Filipinler’de Filipince ( Takalotça) ve İngilizce, Finlandiya’da Fince ve İsveççe, İrlanda’da İrlandaca ve İngilizce, Lüksemburg’da Lüksemburgca, Fransızca, Almanca ve Portekizce, Belçika’da Fransızca, Almanca ve Flamanca, Bosna-Hersek’te Bosnakça, Hırvatça ve Sırpça, Kıbrıs’ta Türkçe ve Yunanca, Irak’ta Arapça, Kürtçe, Türkmence resmi dildir.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nde anayasada başta İngilizce, Afrikaans ve İsizulu dilleri olmak üzere yerli halkın kullandığı 11 adet dil resmi dil olarak kabul edilmiş durumda.. Bolivya’da 2008 tarihli anayasada İspanyolca ile birlikte yerli halklar tarafından konuşulan 36 dil, resmi dil olarak kabul görmekte.
İspanyol Anayasasının giriş bölümünde anayasanın bütün İspanyolların ve İspanya halklarının insan haklarını, kültürlerini, geleneklerini ve dillerini koruyacağı belirtilmekte. Resmi dil İspanyolca( Kastilya Dili ) olup, Aranca, Baskça, Galiçyaca ve Katalanca bölgesel resmi dil olarak kullanılmakta.
Almanya Federal Cumhuriyeti’nde Anayasada Almanca’nın resmi dil olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamakta ancak bazı kanunlardaki düzenlemeler bunu öngörmekte olup, Almanya’da Sırpça, Romanca, Frizce ve Danca dilleri Avrupa Bölgesel Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Antlaşması tarafından korunmakta.
İtalya’da resmi dil İtalyanca olup İtalyan anayasasında azınlık dilleri güvenceye alınmış durumda.. (Arnavutça, Katalanca, Hırvatça, Fransızca, Almanca, Slovence)
Birleşik Krallık’ta resmi dil bulunmamakta,. Fiili olarak İngilizce ve Gal Dili resmi dil olarak kullanılmakta. Birleşik Krallık’ta resmi olarak milli marş da olmayıp, geleneksel olarak ‘’God Save the Queen ‘’ söylenmekte.
Türkiye ‘ye örnek olarak sunulan Fransa’da resmi dil Fransızca olmasına rağmen Fransız Anayasası bölgesel dilleri tanır, sahiplenir ve korur. Bu dillerin sayısı oldukça fazla olup üniversiteler dahil her alanda kullanılır. (Breton, Katalan, Oksitan, Bask, Korsika ve Alsas Dilleri) Hatta Oksitan dilinin Fransızca yanında resmi dil olarak kabul edilmesi yönünde talepler bulunmakta ve bu konu kamuoyunca tartışılmakta. Fransız Kültür Bakanlığı bu dilleri korumak ve geliştirmekle yükümlü.
Hindistan’da Hintçe ve İngilizce resmi dildir.
Yeni Zelanda’da nüfusun % 5’inden az insan konuşmasına rağmen Maori dili de resmi dil olarak kabul edilmekte...
Dünyada resmi dil konusundaki çoklu ve çoğulcu demokratikleşmeyi göz önüne aldığımızda Türkiye, tarihsel çizgi bağlamında bugün geldiği nokta itibariyle nerede durmakta? Devam edeceğim.