O bir dinsiz.
Surinam asıllı ailenin, doğduğu ülke Hollanda tabiyetindeki çocuğu.
Yaşı 35.
Yolun yarısına geldiği için birileri takılmak amacıyla Babil'e (Kadim kent, birçok batı dilinde Babel diye yazılıyor) Tarancı'dan söz etti mi bilmem.
Ama Einstein'ı, Tesla'yı tanıdığına kuşkum yok.
Bu maçta sıkça paslaştıkları Akbaba'da ise, Diyarbakır'daki lise yıllarımızda hocamız olan İlhami bey kadar bile fizik bilgisi olmadığı kesin.
Galatasaray kazanamasaydı, fatura bu Emre'ye kesilirdi.
Bir değil, iki değil; tam üç kez, altıpas içindeki arkadaşlarına aktarma imkanı varken, kendisi uygun durumda olmamasına rağmen topu kaleciye nişanlayan adama futbolcu demezler...
***
Fizik kadar estetik de çok önemli.
Adam eksiltmeden, çalım yapmadan, risk almadan oynanan futbolun tadı tuzu olmuyor.
Nitekim Halil çocuk bunların üçünü birden yaparak ve fizik kuralını uygulayarak galibiyetin kapısını açtı.
Kaleciye baktı, konumunu gördü, topa hangi hızda vuracağını hesapladı, golü attı...
Becerisi kısıtlı Akbaba'ya yaptığı asist de övgüyü hak ediyordu...
***
Vah Cavcav'ın Gençleri vah.
Bir zamanlar karşısındakilere ecel terleri döktüren takım nerede?
Topu topu iki isim sayabildiğimiz rakibin karşısında bu kadar çaresiz kaldığını da mı görecektik?
Muslera hacet gidermek için tuvalete gidip gelse, kimsenin haberi olmayacak...
***
Bu sözde kapanma hedefine ulaşır mı bilmem.
Pek öyle görünmüyor ama dilerim virüsün etkisi gittikçe azalır.
Eğer öyle olursa Galatasaray 27 gün sonra yeni yönetimini seçecek.
Mustabeylerin yolcu olduğu belli.
Çoğu üye gibi Elmas beylerle Öztürk beylerin de favorisi Hamamcıoğlu beyler olmalı ki, kadrosunda yer alabilmek için "Emrindeyiz" diye mesaj gönderdikleri medyaya yansıdı.
Aslında listelerindeki isimlerden de bu yönde fısıltılar geldi kulağıma.
Hatta Metin Öztürk'ün, Eşref Hamamcıoğlu'na, "Adaylıktan çekilirim ama karşılığında yönetim kurulundaki koltukların yarısını istetim" dediği de konuşuluyor.
Eşref beyler buna razı olur mu?
Bence iki koltuğu bile kabul etmez.