Erdoğan'ın hayali sessiz seçim

Mitinglerin yapılmasını, geniş kitlelerin buluşmasını, etkileşime girmesini, kendilerini ifade etmesini istemiyorlar. Üniversite gençliğinin kampüslerde buluşup tartışmasını, konuşmasını istemiyorlar.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, erken seçim genelgesiyle, Meclis'i feshederek seçim sürecini başlattı. Öncelikle belirtelim ki, Cumhurbaşkanı'nın meclisi fethetme yetkisi, anayasada (madde gereğince) ancak anayasal kilitlenme hallerinde kullanılabilecek bir yetki olarak tanımlandığı halde, bu olayda, “muhalefeti gafil avlamak” amacıyla kötüye kullandı.. Ayrıca anayasanın “bir kişi en fazla iki kere cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü uyarınca, Recep Tayyip Erdoğan, 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olamaz. Zira iki dönemini tamamlamıştır. AKP'lilerin kendi getirdikleri anayasa maddesini uygulamayıp sonra buradan “vesayet”, “mağduriyet” çıkarmaya çalışmaları traji-komiktir. Oysa bu kural, kelimesi virgülüne aynısıyla, Erdoğan 2014'te aday olduğunda da anayasada mevcuttu, maddeyi yazan da AKP'ydi!..

DEPREM BAHANESİ

Erdoğan, seçimleri 14 Mayıs'a (erkene) alma gerekçesini, “depremin yaralarını sarmak için bir an evvel seçimleri aradan çıkarmak” ile açıkladı. Seçim kampanyasında müzik çalınmasını “yasakladıklarını” ilan etti.(Sadece kendi partilerini bağlayan bir “yasak”) Akşam gazetesi ertesi gün “seçim değil, acıya saygı kampanyası” başlığı ile iktidarın perspektifini özetledi: Sessiz sedasız geçecek bir seçim kampanyası dönemi.

Türkiye'de Erdoğan yönetimi altında siyasal ifade biçimleri, protesto hakkı, kitlelerin siyasete katılımı binlerce yol ve yöntemle sistemli olarak bastırılmaktadır. Siyasal süreçler, neredeyse seçime ve sandığa indirgenmiştir. Şimdi ise yıllardır beklenen seçim dönemi gelmişken AKP-MHP iktidarı, deprem acılarını bahane ederek, seçim kampanyalarına özgü siyasal kaynaşmayı engellemeye çalışıyor. Siyasal İslamcıların müziği sevmediğini zaten biliyoruz. COVİD-19 pandemisinden depreme, her vesileyle onlar ilk olarak müziği yasaklıyorlar. Müzik kitle coşkusunu artıran bir araçtır aynı zamanda. Dahası, hiçbir eğitsel-biçimsel gerekçeye dayandırmaksızın onlar üniversiteleri de kapattılar.

Mitinglerin yapılmasını, geniş kitlelerin buluşmasını, etkileşime girmesini, kendilerini ifade etmesini istemiyorlar. Üniversite gençliğinin kampüslerde buluşup tartışmasını, konuşmasını istemiyorlar. Deprem bölgesindeki halkın olası protestolarına karşı zaten OHAL ilan etmiş durumdalar. Büyük şehirlerde de depremle ilgili her türlü protestoyu polis gücüyle bastırıyorlar. Deprem bölgesinde ise her türlü sosyal dayanışmayı engelleyip “muhalefete hiçbir şey yapmıyor, yaparsak biz yaparız” algısını yerleştirmeye çalışıyorlar.

MUHALEFET, İKTİDARIN TUZAĞINA DÜŞMEMELİ

Depremin büyük bir sosyal etkisi olduğu ve hiçbir siyasal partinin depremi dikkate almaksızın hareket edemeyeceği açık bir gerçektir ama bu doğa olayı olan depremi, sosyal bir felakete çeviren AKP'nin inşaat kapitalizmidir. Depremde çürük binaların onbinlerce insana mezar olmasının sorumlusu bu iktidardır. Oysa şimdi bu sürecin başlıca sorumlusu değillermiş gibi tek biri bile istifa etmezken “seçimi bir an evvel aradan çıkarıp” aynı rant politikalarına devam etmek istiyorlar.

Milyonların siyasallaşması, kitlelerin siyasete ilgisinin artması, siyasal bilincin gelişmesi, seçim kampanyası dönemlerinin tipik özelliğidir. Umarım ve dilerim ki muhalefet, iktidarın “sessiz seçim” tuzağına düşmez de tersine kitlelerin siyasal katılımını ve bu iktidara karşı çıkışını geliştirmeye yönelir. Yoksa atomize olmuş, yalnız kalmış, çaresiz bireyler güçlüye meyledebilir


Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP) Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi