Ceren Gündoğan
Erk sarmalında Timsah Ateşi
Çocukluk evi, insanın kara kutusudur aynı zamanda. Yetişkinlikte aksayan, kişiyi psikolojik olarak işlevsiz kılan durumlar karşısında, palyatif çözümlerin dışında, temele, köke inildiğinde, çocukluğa uzanmak bu yüzden gereklidir.
Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment ortak yapımı Timsah Ateşi, 2019 Edinburgh Fringe Tiyatro Festivali’nin en iyi oyunları arasında yer almış. Meghan Tyler’ın yazdığı, Zeynep Anacan’ın güncel çevirisi ile Mehmet Ergen’in yönettiği oyun, Erk’e karşı yükselen bir feminist karşı atak olma özelliğinde.
1989 Kuzey İrlanda’sındayız. İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın oluşturduğu Birleşik Krallık’tan ayrılıp silahlı mücadele yoluyla bağımsızlığını savunan IRA’nın etkin yılları. Gelenekçi, Katolik İrlanda’da bir ev. Aynı çocukluk evinde büyüyen, aynı ebeveynle büyüyen iki kız kardeş…
Hazar Ergüçlü’nün oynadığı Fianna ile Funda Eryiğit’in oynadığı Alannah. Aşırı titizlikten muzdarip Alannah’nın zaten temiz olan mutfak dolaplarını silmesiyle açılıyor oyun. Çat kapı! Sekiz yılı hapishanede geçmiş, on bir yıldır evden ayrı olan evin asi kızı Fianna çamurlu postallarıyla eve adeta bomba gibi düşer.
Alannah hiçbir surette eve almak istemez kız kardeşini. Oyun ilerledikçe düğümler de çözülür. Fianna’ya ilk küfürlerini öğreten Allannah’dır. Fianna, ablasının, o asi genç kızın, mutaassıp, titizlik hastası, dindar bir kadına dönüşmüş olmasına bir türlü anlam veremez. Aranan anlam, öldüğünü sandığı, Kubilay Tunçer’in oynadığı babalarının üst kattan seslenmesiyle bulunur!
Fianna, üstüne yapışan asilikle birlikte, gelişiyle Alannah’yı alt üst etse de Alannah’nın evde kalan olmanın getirdiği edepli genç kız halinden sıyrılmasına vesile olur. Her ne kadar zıt karakterlerde olsalar da, tüm bu zıtlıkların üste yapışmış etiket olduğunu, Alannah’nın mutaassıp, uysal görüntüsünün altında patlamaya hazır bir volkan olduğunu görüyoruz. Fianna’nın gelişi biraz da Alannah’ya kendini, aslında olduğu ve yıllardır babasının manipülasyonları ve istismarlarıyla unuttuğu Alannah’yı hatırlatır.
Alannah çocukluk evinde kalan olmanın getirisiyle, kötülük dolu bir babanın manipülasyonlarına, her türlü sömürüsüne, istismarına maruz kalmış ve sonuçta Katolik dualara, ritüellere, temizliğe, ona zarar veren babasına adamıştır kendini. Bunu da kefaret olarak dile getiriyor bir yerde. Şöminenin üstünde ölmüş annesinin fotoğrafları, melek ikonaları, tütsüler ve mumlar vardır.
Fianna eyleme geçen, evden işlemediği bir suçu (evi yakan ve istemeden annelerinin ölümüne yol açan, aslında Alannah’dır) üstlenerek de ayrılsa, yaşamını aksiyon alarak belirleyendir. Alannah’ya bunu hatırlattığındaysa aslında Alannah’nın da evden ayrılabilmek için bir tek fırsatının olduğunu, onu da suçu üstlenerek Fianna’nın elinden aldığını söyler.
Evde de olsa, Alannah da hapishane hayatı yaşamaktadır. İki kız kardeş bir araya geldiklerinde, ortak yazgılarını alaşağı edecek, ortak travmalarının bağlı olduğu çelik halatı kökünden kesecek bir eyleme geçerler.
Din sömürüsü ile baba sömürüsünün el ele gittiği, iki genç kadının yazgılarını terse döndürdüğü sıra dışı bir kara komedi izliyoruz. Meghan Tyler’ın incelikle işlenmiş metni demir leblebi etkisinde. Mehmet Ergen’in kompozitör ustalığıyla sahneye taşıdığı Timsah Ateşi, oyuncuların ahenkli enerjisi ile temposu hiç düşmeyen, kara komedinin çok özel ve sürükleyici bir örneği.
Fantastik final, görsel etkileyiciliğiyle birlikte sürpriz olsa da, kadın cinayetleri, tacizleri karşısında özsavunma hakkını daha çok irdelememizi sağlayan oyunun bütününün Türkiye tiyatrosu adına sürpriz olduğunu söylemem gerek.
Okan Demirok’un oynadığı İngiliz askerinin eve baskınıyla da Erk’in babayla sınırlanmadığını, her zaman babanın üstünde bir baba, erkin üstünde bir erk olduğunu görüyoruz. Bitimsiz erk sarmalında maruz kaldığımız zorbalıklara bireyler olarak nasıl bir tutum takınacağımız, dahası nasıl harekete geçeceğimizse kriz anlarında ortaya çıkan iç sesimizde saklı.