Koray Düzgören

Koray Düzgören

Fütuhatçı Kemal Afrin'in işgaline de yağmaya da ses çıkarmıyor!

Kılıçdaroğlu Afrin'in işgal edilmediğini söylerken Erdoğan Afrin'e vali atanacağını ve MİT'in devşirdiği isimlerden oluşan bir kent meclisi oluşturulacağını açıkladı. CHP bunu da destekliyor

Hemen soralım. Aşağıdaki sözler kime ait?

"Bizim Afrin operasyonunun başından beri desteğimiz malum. Bu işgal değil terörle mücadeledir. (...) Oradaki (Afrin'deki) kent yapılanması, kent meclisinin oluşturulması bizim önerimizdi. Almanya'nın Afrin operasyonu konusunda farklı bir tutumu var. Maalesef, ABD, Rusya orada, onlara ilişkin Almanya'dan herhangi bir ses duymadık ama Türkiye teröre karşı bir mücadele yaptığı zaman farklı bir ses geliyor. Tabii bunu biz doğru bulmuyoruz."

İlk cümle dışındaki satırlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrin işgaline ilişkin sık sık duyduğumuz sözlerine, Avrupa devletlerine iki yüzlü politikaları gerekçesiyle attığı fırçalara çok benziyor. 
Ama bu konuşma ona ait değil.
Bu lafları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yardımcısı Öztürk Yılmaz'ın Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerinin Ankara büyükelçileri için düzenlenen kahvaltıda yaptıkları konuşmalardan derledim. 
Alıntılar, Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann'ın Afrin'de gerçekleşen Zeytin Dalı Harekâtı'nı "işgal" olarak değerlendirmesi üzerine Genel Başkan ve yardımcısının yaptığı açıklamalardan bazıları.  
Kılıçdaroğlu zaten başından beri ilan etmişti. AKP'nin, sınır ötesine asker gönderme izni veren tezkeresini kabul ederek iktidarın savaş politikalarını destekleyeceğini açıklamıştı.

CHP şimdi de, Afrin'e yönelik işgal operasyonunu ve sınırların ötesine ilişkin diğer askeri planları var gücüyle, hem de insan hakları, sivil ölümleri, işlenen savaş suçları, yağmacılık gibi ayrıntılara (!) takılmadan destekliyor.
Kılıçdaroğlu ve yardımcısı Yılmaz'ın ağzından şimdiye kadar, orada bombardımana tutularak katledilen silahsız sivillere, yaşamları altüst olan o yörenin insanlarına ilişkin bir tek insani söz çıkmadı. 
Hatta CHP'nin yetkili ağızlarının söylemleri AKP ve MHP sözcülerinin üslubundan daha keskin.
Afrin için önerileri daha vahim ve daha ayrıştırıcı. Buram buram Kürt düşmanlığı kokuyor.

AKP VALİ ATIYOR, CHP'NİN SESİ ÇIKMIYOR

Bakmayın siz Kılıçdaroğlu'nun Avrupa Birliği Büyükelçilerine söylediği laflara. CHP, iktidarın işgal edilen Afrin için bir kent yapılanması ve kent meclisi oluşturması kararını da canı gönülden destekliyor. "Bu zaten bizim önerimizdi. Hükümetin bu önerimizi uygulamasından memnun olduk" diyor. 
Arkasından Erdoğan'ın Afrin'e bir vali atanacağına ilişkin açıklaması geliyor.
CHP bu kararı da, "Ne valisi, başka bir ülkenin vilayetine biz nasıl vali tayin edebiliriz?" demeden destekliyor.
Bu arada valinin, İçişleri Bakanlığı kadrosundan olmadığını, ama Türkiye'de ikamet eden MİT'in güdümünde ve kontrolündeki bir Suriyeli olacağını söylemeye bile gerek yok.
Böylece terörle mücadele diye ilan ettikleri savaşın, bir işgal harekatı olduğunu da kabul etmiş oluyorlar.
Eğemen bir ülkenin toprağını uluslararası yasaları çiğneyerek işgal etmek ve orada Türkiye'nin atayacağı bir vali ile yine Türkiye'nin kuklası, MİT'in ve TSK'nın devşirmesi bazı insanlardan bir yönetim oluşturmanın başka bir adı yok.
CHP'nin başından beri savunduğu formül bu. Ama buna rağmen Kılıçdaroğlu, "Türkiye Afrin'i işgal etmedi" diyebiliyor.
Oysa biliyoruz, daha önce, "TSK ve ÖSO Afrin şehir merkezine girmemeli" demişti. Ama hem Erdoğan'dan ve muhtemelen hem de devletin içinden gelen sert tepkiler üzerine bir daha bundan söz etmez oldu. 
Kılçdaroğlu daha sonra CNN Türk'te katıldığı bir programda bu konuya ilişkin soruya verdiği cevapta, "Afrin merkezinde yaşanacak çatışmalarla ilgili endişelerini dile getirdiklerini" belirterek, "Kendi insanımın burnunun kanamasını istemediğimiz için bu açıklamayı yaptım" dedi.
Daha sonra da şunları söyledi: "Afrin merkezine girerseniz kim sivil kim terörist ayıramazsınız, dolayısıyla orduya yönelik pek çok uluslararası saldırılar olabilir dikkatli olmak lazım. Söylediğimiz budur." 
Sonra daha ilginç bir laf etti:
"50 tane Afrin'i bir askerimin hayatına feda ederim. Benim insanım niye şehit olsun? Üstelik ben orayı almaya gitmiyorum, bir süre sonra zaten geleceğim. Benim olmayan topraklar için keşke hiç şehit vermeden bunları sağlasak."
Kılıçdaroğlı zaten, "Afrin'e girilmesin" lafını bir daha ağzına bile almadı.
Artık hangi odaklardan nasıl bir zılgıt yediyse? 
Tıpkı ne idiği belirsiz ÖSO militanlarının TSK askerleri ile birlikte olmalarına karşı çıkışı gibi.

CHP: ÖSO CİHATÇI MİLİTANLARDAN OLUŞUYOR 

Kılıçdaroğlu 29 Ocak'ta bazı gazete ve TV'lerin Ankara temsilcilerine şunları söylemişti:
"Zeytin Dalı Harekatı'nda TSK ÖSO'nun arkasına gizleniyor. Peygamber ocağı, kahraman ordu diyoruz. Ordumuzun kahramanlığını bir anlamda ÖSO'ya devretmeye çalışıyoruz. Niçin kimdir ÖSO? Ordumuz orada, mücadele ediyor, neden ÖSO?" 
CHP lideri sözlerine şöyle devam etmişti: "Ordu ile ÖSO'nun birlikte anılmasını ben içime sindiremiyorum, ağrıma gidiyor. Koskoca Türkiye'nin ordusu ikinci planda, ÖSO birinci planda. Ne demek bu? TSK gitmiş mücadele veriyor, hava desteği var, top desteği var, yedek orduymuş gibi açıklama yapıyorsunuz. Biz bunu eleştireceğiz. Ordu'nun başarısını bir başkasına ipotek edemezsiniz."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz daha açık konuşup tehlike uyarısı yapmıştı ÖSO militanları için: 
"Bunlar nefret söylemi kusan gruplarla iç içeydiler, (IŞİD'i, El Nusra'yı kastediyor) yıllarca orada kanlı savaşı yaptılar ve biz bunların hepsini biliyoruz. Kimse gerçeği saklamasın. Cihatçı gruplardan, radikal gruplardan, bunlardan hiç kimse bir medet ummasın. Bunlar oradaki bütün ahaliye, Türk olsun, Kürt olsun, Arap olsun, Yezidi olsun, Ermeni olsun hepsine düşmandır. Bunlar Selefi bir gelenekten geliyor. Bunları savunmak bizim görevimiz olmamalı. Bir ÖSO seviciliği almış gidiyor. Ya benim kahraman askerim ÖSO'ya ihtiyaç mı duyardı? Ne alakası var?"
Sonra ne oldu? Gelen tepkiler üzerine ÖSO eleştirileri kesildi. Bir daha da bu konuyu ağızlarına bile almadılar.
Hatta Afrin'in işgali sırasında ÖSO militanlarının giriştikleri yağmalamaya dahi seslerini çıkaramadılar. Apaçık bir insanlık suçu olan yağmacılığa karşı tavır koyamadılar.
Devlete olan saygıları ve genlerine işlemiş biat anlayışı ne işgali gördü, ne sivillerin katledilmelerini, ne de yağmacılığı.
İktidar ve TSK yağmayı kabul etmek zorunda kaldı, soruşturma açacağını yarım ağızla da olsa açıkladı. CHP'den hala ÖSO hakkında bir eleştiri duyamadık.

MÜSLİM: TÜRKİYE 3 BİN IŞİD'ÇİYİ AFRİN'E SOKTU

Bu arada dün Suriye Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Dış İlişkiler Sorumlusu ve PYD eski Eş Başkanı Salih Müslim, İsveç Parlamento'sunda yaptığı bir konuşmada Türkiye'nin 3 bin IŞİD'çiyi Afrin'e soktuğunu iddia etti.
Müslim, TSK'nin Rakka ve Kobane'den kaçmış 3 bin civarında IŞİD teröristi ile beraber Afrin'e girdiğine ilişkin ellerinde belgeler olduğunu da ileri sürdü.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Müslim, "Daha önce DAİŞ safında savaşanlar şimdi Türk devleti ile birlikte" dedi.
İktidara söylenecek bir şey yok. Bunları planlayan, cihatçı, yağmacı ÖSO'ya 'Kahramanlar Ordusu' diyen onlar.
Fütuhatçı Kemal ise sesini soluğunu kesmiş hala Afrin'deki işgali terörle mücadele operasyonu zannediyor. Bölgedeki Kürtlere etnik temizlik yapılmak isteniyor, cihatçı ÖSO'cular Kürtlere zulmetmeye başlamış oralı değil.

Buna 'İşgal' diyen Avrupalı elçilere devlet ve AKP ağzıyla laf yetiştirmeye çalışıyor.

Kılıçdaroğlu Kürt düşmanlığının, milliyetçiliğin, fütuhatçılığın ve savaş destekçiliğinin oy getireceğini zannediyorsa fena halde yanılıyor.

Çünkü Türkiye'nin savaşa değil barışa ihtiyacı var.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi