Geleceğimizi AB’de görüyorlarmış?

Bugün için Kopenhag kriterlerinin çok ama çok gerisindeyiz; bugün AB’ne tam üyelik başvurusu yapsak, kahkahalarla geri çevirirler.

Devlet ricali son günlerde bakın neler söylemişler AB sürecine ilişkin olarak.

Devlet protokolüne uyalım ve Cumhurbaşkanına ilk sırayı verelim.

"Partisinin Kütahya il kongresinde konuşan Erdoğan AB’ye seslendi ve "Bize verdiği sözleri tutmasını, ayrımcılık yapmamasını, en azından ülkemize yönelik aleni düşmanlıklara alet olmamasını bekliyoruz. Kendimizi Avrupa'da görüyor geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz" dedi. (21 Kasım 2020 Cumartesi, Ahval)

Cumhurbaşkanının hemen arkasından da Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’a kulak verelim.

"Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV canlı yayınında gündeme dair soruları cevapladı. Avrupa Birliği süreci ile ilgili olumlu mesajlar veren İbrahim Kalın, "AB perspektifi hala önemli, kaybedilmiş değil" dedi."….…… "Son günlerde özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen "hukukta reform" hakkında ise Kalın "'Değişime adapte olmak zorundayız. Vatandaşlarımızın demokratik hak ve özgürlüklerini yükseltecek yeni kanunlar yapılacak' diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Yüksel İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç'ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki sözleri üzerine de konuşan İbrahim Kalın, Arınç'ın meselenin hukuki boyutuna değinmiş olabileceğini ifade etti." (22 Kasım 2020 Pazar, Artı Gerçek)

Cumhurbaşkanı aynı Cumhurbaşkanı, aynı Erdoğan, AB’den bize verdiği sözleri tutmasını, ayrımcılık yapmamasını söylüyor; doğrudur, AB de verdiği sözleri tutmalı, negatif ayrımcılık yapmamalı, bunlar doğru ama acaba bizim cenahta durum nedir?

2004 senesinde Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yeterince yerine getirdiğine hükmederek müzakerelerin açılmasını kabul etti AB; 2004-2008 arası da gerçekten önemli işler yaptık.

Bugün için Kopenhag kriterlerinin çok ama çok gerisindeyiz; bugün AB’ne tam üyelik başvurusu yapsak, kahkahalarla geri çevirirler.

Kopenhag kriterleri demek hukuk devleti, demokrasi, insan hakları ve dışa açık piyasa ekonomisi demek.

Hukuk devleti derken Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının alt mahkemeler tarafından uygulanmaması hukuk devleti skandalını yaşıyoruz; Erdoğan ya da sözcüsü İbrahim Kalın’a göre acaba AYM kararlarını uygulamayan birinci derece mahkeme hâkimleri Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyen AB ajanları mı?

Demokrasi diyoruz ama Doğu ve Güneydoğu’da yaklaşık tüm yerel seçim sonuçları İçişleri Bakanlığı tarafından geçersiz sayılarak kayyım rejimine geçildi; bu kayyım kararlarını da yoksa Türkiye düşmanı AB liderleri, ABD ajanları mı aldı ya da aldırttı?

Eeeeeey AB, eeeeeeeey ABD!

İnsan hakları diyoruz ama üzeri çıplak bir genci koşarken canlı bomba(!) ihtimali var denilerek arkadan vuran polis beraat ettirildi; bu karar da muhtemelen yine Türkiye’yi medeniyetten koparmak, Türkiye’yi çekemeyen, zayıflatmak isteyen AB ve ABD ajanları tarafından alınmış, aldırtılmıştır herhalde.

Beşli çetenin rekabet dışı ihalelerle bütçeye vurdukları darbelerin dışa açık piyasa ekonomisi ile ne alakası var?

"AB perspektifini hâlâ kaybetmedik, yakalayabiliriz" diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Arınç’ın Demirtaş ve Kavala kararları, dosyaları hakkında şöyle dedi: "Bülent Arınç'ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki sözleri Arınç'ın meselenin hukuki boyutuna değinmiş olabileceğini gösteriyor."

Korkunç bir ifade, inanılmaz bir itiraf.

Peki, Demirtaş ve Kavala dosyalarına hukuki boyut dışında nasıl yaklaşılacak?

Siyaseten mi, intikam hissiyle mi?

Türkiye Devleti açısından tarihe geçecek bir itiraf bu.

Bu koşullarda Cumhurbaşkanlığı yüce makamı Türkiye’nin geleceğini AB’de, Avrupa’da görüyormuş.

İnsan gerçekten ne diyeceğini bilemiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi