Hacıyatmaz

6’lı masanın “Mutabakat Metni” nihayet açıklandı. Tabelasında "Sosyal Demokrat" yazan CHP, diğer ortaklarına yaranabilmek için hacıyatmaz gibi olmuş. Onlara yaranayım derken Kürtlere, kadınlara, Alevilere mahcup oluyor ve mahcubiyet listesi uzayıp gidiyor

Son günlerin popüler tabiriyle “40 yaşından küçük” okuyucularımız hatırlamayabilirler. Hacıyatmaz, çocukluğumuzun en sihirli oyuncaklarından biriydi.

Türk Dil Kurumu, Hacıyatmazı “Yere nasıl bırakılırsa bırakılsın, dibinde bulunan ağırlık sebebiyle dik bir durum alan oyuncak” diye tarif ediyor.

“Hacıyatmazın dip tarafının ağırlığı toplam ağırlığının yüzde 80’nine yakındır. Hacıyatmaz yan yatırıldığında sanki terazinin iki kefesi gibi bir tarafta 80 birim ağırlık diğer tarafta da 20 birime yakın bir ağırlık oluşur. Bu durumda hacıyatmazın dip kısmı daha ağır basar ve daha hafif olan baş kısmı yukarı doğru hareket eder. Buda bizde sanki hiç devrilmiyormuş gibi bir yanılgıya neden olur.”
Hacıyatmazı metafor olarak kullanacaksak, yine TDK’ya göre “güç durumlarda çıkarı için kişiliğinden özveride bulunarak kendini çabucak toparlamayı beceren kimse” anlamına geliyor.

6’lı masanın 240 sayfayı aşan “Mutabakat Metni” nihayet açıklandı. Metin felsefi bir metin değil. Bir icraat programı. Dibe vurmuş ve tüm kurumlarıyla çökmüş bir devletin yeniden kuruluşu için yapılması gerekenlerin bir yol haritası. Genel hatlarıyla önerilere çok ciddi bir eleştiri yapılmadı henüz. Büyük bir emek ile hazırlandılar ve devleti devralmaya hazır olduklarını göstermek istiyorlar.

Eleştirilen kısmı daha çok metinde yazılmamış olanlara.

BİRAZ DA SOSYAL DEMOKRASİ HASSASİYETLERİNE YATMAYI DENEYEMEZ MİSİNİZ?

Cumhuriyet Halk Partisi, Millet İttifakı’nın merkezinde ve tabelasında “Sosyal Demokrat” yazıyor. Dolayısıyla AKP rejiminin zulmüne en çok maruz kalan kesimlerin CHP’den büyük beklentileri var.

Fakat Hacıyatmaz, Saadet Partisi’ne doğru yatmak zorunda. AKP’yi, DEVA’yı, Gelecek Partisi’ni kendi içinden çıkarmış, “gerçek siyasal İslam bu değil, bizimki” diyen bu geleneğe doğru yatınca metinde “İstanbul Sözleşmesi” mevzusu güdük kalıyor haliyle.

Onlara dönüp “bu sözleşme bizim ülkemizde ve dünyada, kadına saldırıları durdurmak için en ileri, en gerekli yasal düzenlemedir. Sizin hassasiyetleriniz bir kadının canından kıymetli değildir. İstanbul Sözleşmesi’ne hemen döneceğimizi Mutabakat Metni’ne büyük harflerle yazalım” dediler de güçleri mi yetmedi bilemiyoruz. Fakat Hacıyatmaz dik konuma geçtiğinde kadınlara mahcup oluyor işte.

Hacıyatmaz, İYİ Partiye doğru yatmak zorunda, biliyoruz. MHP’nin öbür yarısı oldukları için İYİ Partililerin yanında Kürt, barış, yerelden yönetim, anadil gibi konuları konuşurken dikkat ediyorlardır kesin.

Onlara dönüp “Kürt sorunu vardır. 40 yıldır on binlerce insanımız öldü, savaşa ayrılan bütçeler yüzünden dibe vurduk. Kürtler diliyle, tarihiyle, coğrafyasıyla bir halktır ve hakları vardır. Devleti devralınca ilk iş barış süreci başlatacağız. Silahlar susacak. AKP’den daha cesur olacağız. Parlamento’da seçilmişlerle beraber bu işi çözeceğiz” dediler de güçleri mi yetmedi bilemiyoruz. Fakat Hacıyatmaz dik konuma geçtiğinde Kürtlere mahcup oluyor işte.

Hacıyatmaz, Gelecek Partisi’ne doğru yatmak zorunda, biliyoruz. Ahmet Davutoğlu’nun olduğu bir masada “Meydanlarda söz verdik. Devletin vatandaşlarına uyguladığı katliamlarla yüzleşeceğiz. En sondan başlayacağız. Suruç’ta 33 gencimiz katledildi. Ankara Gar saldırısı bu coğrafyadaki en büyük terör eylemiydi. Roboski’de insanlar paramparça edildi. O dönemin tüm yetkililerinden hesap soracağız” diyebildiler mi bilemiyoruz.

Fakat Hacıyatmaz dik konuma geçtiğinde evlatlarını yitirmiş ailelere mahcup oluyor işte.

Aleviler, cemevleri, gasp edilen Ermeni vakıf malları, LGBT…

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama öyle yapmayayım.

Anladık, başka çaremiz yok, Erdoğan rejimine son vermek için tüm güçler birleşmeli. Hatta bu 6 parti bir araya gelmeseydi kızardık, eyvallah.

Fakat “Türkçü” ve “İslamcı” siyasetin zirvesini yaşıyoruz zaten.

Biraz da evrensel “Sosyal Demokrasi” hassasiyetlerine yatmayı deneyemez misiniz?

Hacıyatmaz biraz da canı yanmışların hassasiyetlerine doğru yatsa fena mı olur?

Davutoğlu mu kızar, nedir yani?


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi