Mühdan Sağlam
Hayaller doğal gaz dağıtım merkezi olma, hayatlar borç erteleme talebi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın (CICA) 6’ıncı zirvesi dolayısıyla Kazakistan'ın başkenti Astana'ya gitti. Burada Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı bir buçuk saatlik görüşme ve Putin’den gelen açıklamalar hem ulusal hem de uluslararası medyada üst sırada yer aldı. Putin, yaptığı açıklamada Türkiye’ye uluslararası bir gaz dağıtım merkezinin kurulabileceğini söyledi. Türkiye’de heyecanla karşılanan bu haberin ardından gelen açıklamalar soru işaretlerine neden oluyor. Türkiye bir enerji merkezi, enerji hub’ı olabilir mi? Analizde buna yanıt arayacağız.
TÜRKİYE’NİN UZUN SÜRELİ HAYALİ: DOĞAL GAZ HUBI OLMAK
Doğal gaz hubı, birden fazla noktadan (tedarikçiden) gelen arzın bir noktada toplanıp yine birden fazla alıcıya dağıtılması yoluyla yapılan ticari faaliyetin merkezi. Genişletilmiş tanımıyla Doğal Gaz Hub'ları yeterli sayıda alıcı ve satıcının adil fiyatlarla ve güvenilir bir ortamda enerji ticareti yaptığı bir platform demek. İkili anlaşmalar ile belirlenen fiyatlardan ziyade gaz hub'larını cazip kılan, alıcılara rasyonel ve rekabetçi bir ortamda belirlenen fiyatları sunması.
Yukarıdaki tanımı akılda tutarak Türkiye’nin durumuna bakacak olursak; Türkiye Rusya’dan gelen Mavi Akım, Türk Akım I hatlarıyla Türkiye iç piyasasına ve Türk Akım II ile Karadeniz sularından geçen bir hatta aracılık ediyor. Bunun yanında yine İran’dan Erzurum üzerinden gelen gaz ve Azerbaycan’dan Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaşan TANAP hatlarına ev sahipliği yapıyor. Burada Türkiye iç piyasasına dönük tüketimi dışarıda bırakırsak Türkiye iki hat için transit ülke konumunda yer alıyor. Yani bu hatlar yalnızca koridor olarak Türkiye’yi kullanıyor.
Türkiye, enerji politikası uyarınca aslında uzun süredir doğal gaz hub'ı olmak istiyor, ancak içeride ticari kanunun düzenlenmesi, doğal gaz piyasası kanunu gibi alanlarda eksiklikler yaşıyor. Dahası gaz anlaşması yapılan ülkelerle böyle bir çalışma yürütülmedi. Örneğin Türk Akım II Hattı özelinde bu fırsat varken, sadece hub değil, bir re-export imtiyazı dahi alınmadı.
RUSYA’NIN AÇMAZI: PUTİN NEDEN TÜRKİYE DEDİ?
Rusya, Ukrayna Savaşı’yla beraber doğal gaz piyasası açısından en önemli pazarlarından birini kaybetmeyi göze aldı. Nitekim hem Avrupa hem de Rusya cephesinden gelen karşılıklı hamlelerle Rusya’nın Avrupa’ya gaz ihracı ciddi şekilde düştü.
Rusya, 2021’de 150 milyar metrekübü(bcm) boru hatları 15 bcm’i LNG olmak üzere Avrupa’ya 165 bcm gaz sağladı. Yani Rusya AB’ye giden gazın yüzde 40’ını sağlıyordu. Ancak savaşın başlaması ve yaptırımlarla birlikte bu resim değişmeye başladı. Nitekim, yıl sonuna kadar Rusya’dan AB’ye giden gazın 50 bcm'e, yani üçte birine, düşmesi bekleniyor. Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, eylül ayında Gazprom’un Kuzey Akım I hattındaki gaz akışını askıya alması sonrasında bu tahmini doğrulamıştı.
Gaz kesintilerinin yanı sıra, Kuzey Akım I ve Kuzey Akım II (faaliyete geçmemişti) hatlarındaki patlamalar nedeniyle de bu hatların bakım ve onarım sürecine ilişkin soru işaretleri oluşmaya başlamıştı. Öte yandan AB, Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığını azaltmak için bir planlama içinde. Hedeflenen, 2022 sonunda Rusya’ya bağımlılığın üçte iki oranında azaltılmasıydı, ancak beklenen bunun üçte bir düzeyinde gerçekleşmesi. Ancak AB, mart başında yaptığı açıklamalarda Gazprom ile yeni sözleşme yapmayacağını ve süresi biten sözleşmeleri yenilemeyeceğini ifade etmişti.
Bununla birlikte AB’nin Rusya’dan boru hatları üzerinden gaz alımı azalıyor olsa da sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ayağında daha farklı bir durum yaşanıyor. Son verilere göre özellikle Fransa başta olmak üzere Arktik üzerinden AB’nin Rusya’dan LNG alımı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15-20 arasında bir artış gösteriyor. Örneğin Rusya’nın ürettiği LNG’nin yüzde 40’ı eylül ayında Avrupa’ya satıldı. Ancak Rusya’nın payını düşürmeye dönük girişimler de sürüyor.
Yukarıda özetlenen durum, dikkate alındığında Rusya’nın bir alternatif yaratmaya çalıştığı görülüyor. Türkiye’nin NATO üyesi olması ve bu teklife sıcak bakması da Rusya için seçilen adresin cazibesini artırıyor. Ancak hub konusu orta ve uzun vadede etkileri olan bir projeksiyona dayanıyor ve bu da beraberinde bazı soru işaretleri getiriyor.
MALİYETTEN İNŞAYA HUB SORUNU
İlk olarak, iddia edildiği gibi Moskova’nın Türkiye’ye ekstra gaz aktarması için ya LNG ya da yeni bir hat inşa etmesi gerekiyor. Novak’ın açıklamaları dikkate alındığında yeni hat inşası alternatifi tercih edilecek gibi görünüyor. İşte burada soru işaretleri devreye giriyor. İlk akla gelen maliyetin karşılanması, miktarı ve güzergâhı netlik kazanmamış olmakla beraber, böylesi bir hattın inşasının 10 milyar dolara yakın bir maliyeti olabileceği iddia edilebilir. Peki bunu kim sağlayacak?
Öncelikle Rusya ekonomisi petrol fiyatlarındaki düşüş ve savaş maliyeti yüzünden bu konuda sıkıntı yaşayabilir. Kredi bir seçenek olsa da SWIFT sisteminden çıkarılmış, yaptırımlara maruz kalan bir ülkeye hangi bankanın kredi verebileceği zor bir soru. Türkiye ekonomisi için de bu kolay karşılanabilecek bir maliyet değil.
İkinci sorun hattın inşası. Doğal gaz boru hatlarının inşası özel bir uzmanlık gerektiriyor, dünyada bunu Almanya, Kanada, Güney Kore gibi ülkeler yapabiliyor. Bunun yanında inşası da özel bir knowhow gerektiriyor. Bu süreçte de genelde İtalya ön plana çıkıyor. Bu ülkelerin tamamı Rusya’ya yaptırım uyguluyor. Yani hattın boru hatlarını ve inşasını kim yapacak, bu belli değil. Son olarak AB orta vadede Rusyasız bir planlama içinde. Bu noktada talep konusu daha ayrıntılı ve gerçekçi bir analizi gerektiriyor.
Sonuç olarak Putin’in ortaya attığı bu iddianın dayanaklarında sorunlar var. Türkiye’nin iç düzenlemelerindeki sorunlar da cabası. Kaldı ki Rusya bir şekilde bu gazı Türkiye’ye aktarsa dahi yalnızca Rusya ile Türkiye gaz merkezi olamaz, Rusya’nın istasyonlarından biri olur. Bu konuyu tamamen gündem dışı bırakmadan belki de Türkiye; hub, doğal gaz merkezi bir yana, Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyen Putin’e doğal gazda indirimi, Türk Akım’da re-export hakkını sorsa daha iyi olur. Dahası Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ifade ettiği üzere Türkiye’nin Gazprom’dan borç ötelenmesi için talebine dönük temaslar sürüyor. Belki de 3-5 yıl sonrasına dönük hayallerin, ki gerçekleşmeme ihtimali daha yüksek görünüyor, yerine somut gerçekleri ve talepleri konuşmak gerekiyor.