'Hayatta yalan söylemem!..'

Bazı kişiler karşısındakilerin yalan söyleyip söylemediğini anladığına inanıyorlar. Bu alanın en iyileri yüzde 50 başarılı olabiliyorlar. Bu veriler istatistik olarak kabul ediliyor.

Yalan ve yalancılık üzerine destanlar yazılabilir.

Başka konularda destan yazmakla övünenlerin hiç birisi –nedense- "yalan ve yalancılık" üzerine destan yazdığını söylemek istemez.

Çünkü yalanın etki gücüden öte kötü bir şöhreti vardır.

Arapça... Evet yalan Arapça "doğru olmayan söz" anlamına geliyor. Hakikat ve gerçeğin aksi de deniliyor. Haksız söz da yalan demektir. Bir kimsenin söylemediği sözü, söylemiş gibi nakletmek de yine yalan karşıtı kelimelerin arasında yer alıyor.

Yalanın aslı sözdedir. Geçmişte olsun, gelecekte olsun, vaad olsun isterse başka bir şey doğruluğun (sıdk) karşıtıdır. Bir konuda kasıtlı veya kasıtsız olsun gerçeğe aykırı haber veya bilgi vermek de yalan tanımı içinde kabul ediliyor.

İnsanın en büyük ve kötü huylarından biri yalan söylemektir.

Topluma karşı söylenen yalanlar her zaman yakalanamıyor. Elbette bunun başlıca bir nedeni var:

Karşılıklı duyulan güven!

Genel olarak ahlak geleneğince yalan "kötü" olarak kabul edilir. Ancak "yalan ahlakının" etik olarak farklı boyutları olduğu ifade ediliyor. Bu farklılık içersinde tartışılabiliyor.

Anlaşıldığı üzere yalanın da bir ahlakı(!)bulunmaktadır.

Zaman zaman bu tartışmalar sonucunda yalan her daim kötü olarak sınıflandırılmayabiliyor.

Mesela bir kişinin hayatını kurtarmak için yalan söylemek gibi...

Bu bakış açısını genişletilebilir. Bir insandan başlayarak, bir aileye, bir kabileye, bir yerleşime, en nihayetinde de bir ülkeyi kurtarmaya kadar gidilebilir. Bazen filmlerde olabildiği üzere dünyayı kurtarmak için yalan söylemek ahlaki kabul edilebilir.

Yakın tarihte dünyayı kurtarmak için böylesi bir yalan söylendi, bütün dünyanın da buna inanması istendi. Çünkü yalanın öngördüğü tehlikeye karşı büyük bir savaş başlatıldı.

Saddam Hüseyin'in Irak'ta kitle imha silahı olduğu ve bütün dünyayı yok edeceğine devletler, hükümetler inandı. Sonra da vatandaşlarının inanmalarını istediler.

Ardından Irak darmadağın edildi. Irak Devlet başkanı bu yalancılar tarafından idam edildi.

Sonra açıklandı:

"Irak'ta kitle imha silahları yokmuş!"

Dünyayı kurtarmak için yalan söylenirse, bir ülkeyi kurtarmak için rahatlıkla söylenebilir.

Bununla birlikte genel olarak yalan, tarih boyunca büyük bir ahlaksızlık olarak kabul edildi.  Yasal olarak yalanın tarifi ve getirileri de ahlaki olduğu gibi farklılıklar gösteriyor.

Uzmanlar dinler tarihini bakımından yalanın çok önemli yeni bulunduğuna işaret ediyorlar. Birçok din yalanı yasaklıyor. Yine aynı şekilde günah sayıyor. Ama aynı kutsal yapılar içinde yer alan önemli kişiler yalanlar söyleyip yazabildikleri tarih kitaplarında yer alıyor.

Adli makamlar yalanı sistemli şekilde yakalamak için çeşitli mekanizmalar geliştirdiler.

Kayıt sistemleri ve yalan makineleri hemen ilk önlemler olarak anılabilir.

Yine yalanı sistemli olarak yakalamada başarılı olunduğunu söylemek kolay değildir.

Bazı kişiler karşısındakilerin yalan söyleyip söylemediğini anladığına inanıyorlar. Bu alanın en iyileri yüzde 50 başarılı olabiliyorlar. Bu veriler istatistik olarak kabul ediliyor.

Hazır söz yüzde 50'ye gelmişken yazıyı bitirelim.

En iyi yalancıların en sık söyledikleri yalan ise şuymuş:

-Hayatta yalan söylemem!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi