Mehmet Altan
HDP en güçlü döneminde…
En son yapılan anketlerden birinde deneklere sorulan "bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusuna verilen cevaplara rastladım.
Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın oyları yüzde 40’ın altında. Bu biraz taraflı bir araştırma izlenimi veriyor, ama hemen hemen bütün araştırmalara göre iki ittifak da tek başına kazanamıyor…
Ama asıl önemli nokta HDP’nin oy oranının yüzde 12 olması…
Ve HDP belirleyici parti olarak ortaya çıkıyor.
Belli ki seçimlerde terazinin hangi kefesinin ağır basacağına HDP seçmeni karar verecek… O seçmen, ağırlığını kimden yana koyarsa o kazanacak.
Hangi nedenle olursa olsun bu gerçek yokmuş gibi davranmak, politik bir akılsızlık olacakmış gibi görünüyor.
***
Türkiye ya ölecek ya yaşayacak… Kaderi bu seçim sonucuna bağlı.
Siyasal iktidar, 12 Eylül rejiminin hukuksal yapısını mumla aratır hale geldi…
Ne anayasa kaldı ne hukuksal mevzuat…
Mafyalaşma hükümdar oldu…
Neredeyse bütün kurumlar çöktü.
Devlet işlemez durumda.
Ekonomi perişan.
Siyasal iktidar değişince buranın nasıl korkunç bir "çöp eve" dönüştüğü daha iyi anlaşılacak.
Ne yapılıp edilip susturulmak istenen Sedat Peker’in anlattıkları bile dehşetin boyutları hakkında fazlasıyla bilgi veriyor.
Suç işleyerek iktidarda kalmak ve ülkeyi yok etmek isteyenler ile Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde yaşamasını isteyenler arasındaki yol ayrımındayız.
HDP bu kavşakta belirleyici noktada bulunup, demokrasiyi de tercih ettiği için hem inanılmaz bir siyasal güce ulaştı, hem de eşine az rastlanır bir baskının hedefi oldu.
***
Halkların Demokratik Partisi, Haziran 2015 Türkiye genel seçimleri sonrasında kurulan 63. Türkiye Hükümeti'nde iki bakanlıkla temsil edildi.
2018 Türkiye genel seçimlerinde %11,7 oy alarak 67 milletvekiliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yer aldı.
Bugün ise durum ne?
Halkların Demokratik Partisi'nin merkez komitesi, il ve ilçe başkanları ve eski liderlerinin çoğu tutuklu…
HDP üyesi 15 bin kişi gözaltına alındı, 6 bini tutuklandı.
Temmuz 2015’ten bu yana 89 il eş başkanı, 193 ilçe eş başkanı hapse atıldı.
HDP’nin, 1 Kasım seçimlerinde meclise giren 59 milletvekilinin 9'u tutuklu, 31'i gözaltına alınıp serbest bırakıldı.
10 kişinin vekilliği süreç içerisinde düşürüldü.
Bir de Anayasa Mahkemesi’nde sürmekte olan kapatılma davası var…
Bunlar benim bilebildiklerim…
Bu akıl almaz baskı, aynı zamanda HDP’nin tarihinin en büyük gücüne erişmiş olmasından kaynaklanmakta…
***
İstediği adayı Cumhurbaşkanı yapacak anahtar bir siyasi parti haline gelen HDP’nin seçmen gücü, ancak demokrasinin temel kurallarının işlediği, en azından tümüyle can vermediği bir ortamda önemli.
O ortamın oksijensiz kalması, HDP’nin ele geçirdiği bu büyük siyasal olanağı da berhava edecek.
Kısacası, HDP’nin bu büyük gücü demokrasinin sürmesine bağlı…
Demokrasinin düşmanı ise silah ve şiddet.
***
Mersin saldırısı, tüm kamuoyuna derhal ve kendiliğinden 7 Haziran – 1 Kasım 2015 sürecini anımsattı…
O terör ve şiddet ortamı kime yaradı?
Azınlığa düşmüş olan AKP’ye…
Ve onlarca insanımız o sisli puslu havada yok edildi.
Yeni bir terör ve şiddet dalgası da eski puslu havayı özleyen ve ondan yeniden medet umar gözüken egemen siyasetin işine yarar.
HDP ve Türkiye kaybeder.
Benim görebildiğim kadarıyla HDP tüm canavarlaşan baskıya rağmen demokrasiye ve hukuka sahip çıkmak, mücadelesini bu noktada pekiştirmek ve yoğunlaştırmak zorunda… Gücünü koruma ve ülke kaderini etkileme imkânı da ancak böyle var olabilir.
Oynanan veya oynanacak sinsi oyunlar ise demokrasiyi yok etme hesaplarına dayanıyor…
Seçmeni korkutacak bir ortam yaratmak hedefleniyor.
***
Tabii siyasi bir yorum yaparken "sosyolojik taban" değişimini de göz ardı etmemek lazım.
TBMM Meclis Araştırma Komisyonu'nun 14 Ocak 1998 tarihli raporuna göre, köy boşaltmalarının başladığı 1984 yılından, son bulduğu 1999 yılına kadar, 905 köy ile 2 bin 523 mezra boşaltıldı, 378 bin 335 kişi yerinden edildi.
Köy boşaltma uygulamaları büyük ölçekli ve toplu göçlerin yaşanmasına zemin hazırladı.
Bunun yarattığı toplumsal deprem ve yaşama etkileri derinlemesine analiz edilmedi….
Siyasete etkileri yeterince ince elenip sık dokunmadı.
Ardından 2015’ler geldi.
Geçenlerde Oya Baydar bu son sürecin sosyolojik analizini yapıyordu:
"Bugün o tabanın gençleşmesi, Batı’ya, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlere göçle şehirleşmesi, yeni düşüncelerle, yeni gerçeklerle karşılaşması, özellikle 2015-2016’da Kürt illerinde yaşanan büyük yıkımın bölge halkı üzerindeki etkisiyle ‘sosyolojik tabanın’ hassasiyetleri, psikolojisi, silahlı harekete bakışı büyük ölçüde değişti.
Kürt hareketi ve HDP içinde bu değişimi göremeyenler, görmek istemeyenler olması çok doğal. Olayları ve gelişmeleri değerlendirirken ‘içinde’ olmanın sübjektifliğini çoğumuz kendi deneyimimizden biliriz. Dışardaki dost göz daha objektif olabilir."
***
Demokratik bir yapıdan çoktan kopmuş korkunç bir ortamda sağ salim seçime ve sandığa ulaşmaya uğraşıyoruz.
Ulaşırsak sandıkta yeniden nefes alma şansı doğacak.
Bu süreci zehirlemek isteyenler var… Bir de bu kanlı oyunları önlemek isteyenler…
Sefaletin, işsizliğin, adaletsizliğin, zulmün, vicdansızlığın egemen olduğu bu ortamı değiştirmeye az kaldı.
Yeter ki sinsi ve kanlı tuzakların kurbanı olmayalım.
HDP yüzde 12 oy oranı ile bütün çarpışan fay hatlarının tam ortasında…
Bu nedenle hem umudun hem de görülmemiş bir baskının adresi.
HDP’nin içindeki ve dışındaki demokrasi, özgürlük ve barış yanlılarının HDP’ye ve Türkiye’ye kurulmak istenen tuzaklar karşısında çok dikkatli olması gerekiyor…
Gelişmeler bize bunu söylüyor.