Cem Erciyes
İş Bankası Resim Heykel Müzesi bize ne anlatıyor?
Müzeyi gezerken İbrahim Çallı imzalı, yan yana asılmış iki manolya resminin karşısında durdum. Bu resimlerden biri ortaokulda benim resim dosyamın üstündeydi. O zamanlar mukavvadan yapılmış resim dosyalarımız vardı ve üst sınıflardan birinden aldığım benim dosyamın kapağı muhtemelen bir takvimden kopartılmış bu resimle kaplanmıştı. Şimdi, uzun yıllar sonra anlıyorum ki o takvim muhtemelen bir İş Bankası takvimiydi…
İş Bankası’nın İstiklal Caddesi 144 numaradaki tarihi binası yıllar süren bir yenilemenin ardından, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi olarak, tam da Cumhuriyet’in 100. Yılında, 29 Ekim 2023’te açıldı. Burada bankanın 2700 eserlik koleksiyonundan seçilen altı yüze yakın resim ve heykel sergileniyor. Önemli bir kısmı Cumhuriyet dönemine ait değerli bir koleksiyon bu. Oluşması ise Türkiye’de uzun yıllar en büyük resim alıcısının devlet ve bankalar olmasıyla alakalı.
1980’lerde Türkiye’de resim piyasası kendini gösterinceye, özel koleksiyoncular sanata para harcamaya başlayıncaya kadar ressamların en önemli müşterisi devlete ve büyük kurumlardı. Bugün Devlet Resim Heykel Müzeleri’nde sergilenen koleksiyonlar da Ziraat, Merkez bankalarının ve şimdi İş Bankası’nın koleksiyonları da böyle oluştu. Bu resimler depolarda durdukları kadar Anadolu’nun dört bir yanında banka şubelerini, özellikle müdür odalarını süslerdi. Bankalar değil ama devlet koleksiyonlarından hala bu şekilde ‘dekoratif’ amaçlarla yararlanıldığını biliyoruz. İş Bankası da 1940 yılında resim satın almaya başlamış. Sergiden anlaşılıyor ki günümüze kadar da alım yapıp koleksiyonlarını zenginleştirmeyi sürdürmüşler.
Müzenin Kurucu Küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu bu geniş koleksiyondan iki ayrı sergi hazırlamış. Beş katlı müze binasının son iki katı sabit koleksiyon sergisine ayrılmış. ‘Türk Resmini İzlemek’ başlığı altında burada bir tür tarihçe yer alıyor. Kronolojik olarak, Türk resminin ilk dönem ressamlarından günümüz modernlerine uzanan bir seçki izliyorsunuz. Osman Hamdi Bey’in ‘İftardan Sonra’ resminin, Halil Paşa’nın bir peyzajının, Şeker Ahmet Paşa’nın bir natürmordunun, Halife Abdülmecid Efendi’nin çiçeklerle bir şişe kolonyayı ‘Rakipler’ adıyla resimlediği hoş bir resminin yer aldığı Osmanlı ressamlarının bölümünü, Cumhuriyet’in ilk döneminin ustaları takip ediyor. İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Şeref Akdik, Eşref Üren, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Nedim Günsür, Cemal Tollu, Ömer Uluç, Cihat Burak, Kuzgun Acar, Adnan Çoker, Devrim Erbil, Mustafa Ata diye gidiyor bu sergi. Kimisi yaşayan değerli ressamların güzel eserleri var burada. Ama hiç ‘güncel’ yok. Bu da serginin yaş ortalamasını epey artıran, sergiyi içlerinde 2000’lere tarihlenen resimler olsa bile sanki 80’lerin sonunda bitiren bir atmosfer yaratıyor. Müze en çok elinde İş Bankası kumbarasıyla bir çocuğu gösteren Edip Hakkı Köseoğlu’nun resmiyle gurur duyuyor gibi. Aynı zamanda İbrahim Çallı’nın ‘Gül Koklayan Kadın’ ve Feyhaman Duran’ın ‘Mavi Şalvarlı Kız’ resimleri bu müzenin yıldızları olarak ilgi çekiyor.
İSTANBUL RESİMLERİ
Müzenin son iki katı süreli sergilere ayrılmış. Burada koleksiyondan seçilmiş ‘İstanbul’ temalı resimler yer alıyor. Tabii ki İstanbul, çoğu burada yaşayan sanatçıların temel konularından biri. Bunu bilmek ilgiyle gezmemize mani olmuyor. Çünkü sergi iyi seçilmiş resimlere ve emekle hazırlanmış güzel bir düzenlemeye sahip. Gül İrepoğlu koleksiyondaki İstanbul resimlerinin çokluğunu fark etmiş ve ilk tematik sergiyi İstanbul’a adamış. ‘İstanbul’un Resmi’ adlı bu sergide bazılarını üst katlardaki diğer sergide izlediğimiz ünlü sanatçıların eserleri var. Fakat işin en güzel yanı resimlerin şehrin semtlerine göre gruplanmış olmaları. Bir katta Avrupa, diğerinde Anadolu yakasını anlatan resimler yer alıyor. Bunlar da Galata, Kasımpaşa, Fındıklı, Harbiye, Beşiktaş, Ortaköy, Bebek, Baltalimanı, Tarabya, Beykoz, Anadoluhisarı, Kandilli, Vaniköy, Çamlıca, Kuzguncuk, Üsküdar, Kadıköy, Moda, Erenköy, Pendik, Adalar gibi semtlere göre gruplanmış, ayrı odalarda karşımıza çıkıyor. Böylece bir zamanların sessiz sakin İstanbul’unda, bildiğiniz semtlerin o eski hallerine yönelik bir merakla gezinebiliyorsunuz. Onca kent resmine bakarken birden karşınıza vazolardaki çiçek resimlerinin olduğu bir oda çıkıyor. Burası da ‘İstanbul ve Çiçekleri’ odası. Bunun gibi şehrin sokaklarına, balıklarına, balıkçılarına, mevsimlerine ayrılmış başka odalar da var. (Beyoğlu’ndaki üç müzede Meşher, Pera ve İş Bankası’nda aynı zamanda eski İstanbul imgelerine adanmış sergiler olması da ayrıca ilginç ve üstünde durulması gereken bir ‘tesadüf’, onu da belki bir başka yazıda ele alırız…)
Müze binası, aslında eski bir apartman. Dolayısıyla mekan çok da geniş değil ve büyük boyutlu az sayıda eser yer alıyor. Sergilenen eserlerin çokluğu, küçük odaların bile ortalarından seyyar duvarlarla bölünüp resimler asılmış olması, izlemeyi de güçleştiriyor. Bazı resimlerin fotoğrafını çekecek kadar bile bir mesafe bulamadığınızı söyleyebilirim...
Giriş katındaki İstiklal Caddesi’ne bakan kafesi ve dükkanı en üstündeki restoranıyla eksiksiz bir müze burası. Beyoğlu’nun kültürel zenginliğine önemli bir katkı olduğu muhakkak. Bu ücretsiz müzeyi gezmek, güzel resimler arasında vakit geçirmek, sanata azıcık meraklı birisi için bile anlamlı ve değerli. Bu nedenle İş Bankası’na müteşekkiriz. Eskiden ancak takvim yapraklarında görebildiğimiz, Türk resminin en güzel eserlerini böylece canımız istediğinde ziyaret edebileceğiz.
Şehrin diğer müzeleri içinde Türkiye İş Bankası Müzesi nasıl bir anlama sahip? sorusunu yanıtlamak ise kolay değil. Cumhuriyet dönemi resim zevkinin bir temsili burası. Türk resim sanatının belli başlı ustalarının hemen hepsinin eserleri var. Az bilinen güzel resimlerle karşılaşma olanağı sunuyor. Ama Fındıklı’daki MSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’yle arasında içerik olarak fazla bir fark yok. Benzer peyzajları, natürmortları, ‘enteriyör’ları, portreleri, Anadolu’dan ve İstanbul’dan insan resimlerini burada da görüyoruz. Bir başka banka benzer bir müze açsa, yine aynı lezzet kendini tekrar edecektir. Dolayısıyla artık müzelerin koleksiyonları kadar ve daha çok açacakları geçici sergiler, yapacakları ulusal ve uluslararası iş birlikleri önem kazanıyor. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin de arkasındaki kurumun güçlü desteğinden aldığı cesaretle böyle bir ufka baktığını sanıyorum, umuyorum.
Cem Erciyes: Gazeteci, yayıncı. 1971 doğumlu Cem Erciyes, İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ve Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisans yaptı. Gazeteciliğe 1992’de Dünya Gazetesi’nde başladı. Dünya Kitap dergisi ve kültür sanat sayfalarında çalıştı. 1997 yılında Radikal’e geçti. Kültür Sanat Editörü ve Radikal Kitap Eki Yayın Koordinatörü, Ek Yayınlar Yönetmeni gibi görevler üstlendi… 2016 yılında Doğan Kitap’ın yayın direktörlüğünü üstlendi. Halen bu işi yapıyor. Çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde yazıları yayımlandı. TRT’de, Açık Radyo’da kültür sanat ve tarih programları hazırladı, sundu.