Cem Erciyes
Joan Miro İzmir’de
Bir önceki yazımda sözünü ettiğim ‘iyi şeyler’den bahsetmeye devam edeceğim. Bugünkü konumuz, İzmir’de açılan Joan Miro sergisi.
Geçen hafta Arkas’ın davetiyle görme fırsatı bulduğum bu çok önemli sergi, ‘İmge, Metin, Gösterge’ adını taşıyor. Sergi 26 Eylül’de açıldı ve 9 Şubat 2025’e kadar, İzmir’in görsel sanatlar alanında en önemli kurumu olmayı başaran Arkas Sanat Merkezi’nde görülebilecek.
Miro’nun bazı önemli eserlerinin de yer aldığı bu sergi, sanatçının 90 yıllık uzun yaşamında katettiği farklı dönemleri ve tarzları simgeleyen bir çeşitlilik içeriyor. İzmir’de açılan ilk gerçek Miro sergisi olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye çapında ise daha önce İstanbul’da Pera ve Sakıp Sabancı Müzeleri’nde açılan Miro sergilerinden sonra açılan üçüncü ciddi sergi. Bu 71 resimlik zengin koleksiyonun kaynağı ise Portekiz.
Arkas Sanat’ta açılan serginin İzmir Büyük şehir Belediyesi’yle birlikte bir başka sponsoru da Porto Belediyesi. Nitekim serginin 24 Eylül’deki açılışını Porto ve İzmir belediye başkanları, sanat kurumu temsilcileri ve Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas beraber yaptılar. Resimlerin ilginç bir hikayesi var: Son yılların finansal krizlerinden birinde batan Portekizli bir bankanın koleksiyonunda yer alan Miroların satılacak olması ülkede epey tepki çekmiş. Koleksiyonun ülkeden çıkmaması için Portekiz Devleti devreye girmiş ve Portekiz Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na katılan Miro resimleri Porto Belediyesi’ne ve buradaki sanat kurumu Serralves Müzesi’ne uzun süreli olarak ödünç verilmiş.
Türkiye’ye gelen bu koleksiyon desenlerinden, rengarenk resimlerine tekstil ve hazır nesne ile yaptığı çalışmalardan kolajlara Miro’nun pek çok farklı işini görme ve sanatçıyı tanıma olanağı veriyor. Barcelona doğumlu Joan Miro canlı renkleri, neşeli desenleri ile Akdenizli İspanya’nın simgelerinden biri. Hem İspanyol hem Katalan hem soyut hem figürcü, hem sürrealist hem değil… hepsinin ötesine geçip sanat tarihinde yerini almış bir imza, resimle biraz ilgili herkesin ilk bakışta tanıyacağı kendine ait bir dünya kurmuş özgün bir sanatçı.
İlk bakışta birer soyut resim gibi görünen Miro’nun eserleri, aslında kendince bir alfabeyle yazılmış birer şiir gibi.
İnsanın bilinçaltına, doğayla, hayatla, gökyüzüyle kurduğu ilişkiye dair simgelerden oluşuyor resimleri. Miro bu simgeleri olabildiğince koruyup uzun kariyeri boyunca tuvalden dev duvar resimlerine, seramikten taş baskıya ve halılara geniş bir teknik yelpazede hep farklı olanı denemiş ve yeniyi aramış.
Kuşlar, kadınlar, yıldızlar, ay, güneş gibi temel figürlerini 1920'lerden sonra belirginleştirip kendi alfabesini oluşturmuş Miro. Bu nedenle zaten kendi eserlerini ‘resim-şiir’ diye adlandırmış. Arkas’taki serginin New Yorklu ama İzmir kökenli küratörü Robert Lubbar Messeri’ye göre de Miro ‘kendini ressamlardan çok yazar ve şairlere yakın hissedermiş’.
20. yüzyılın diğer büyük İspanyolları Dali ve Picasso ile aynı dönemde yaşadı Miro ama onlardan farklı bir hayat sürdü. Ne Dali gibi deli ne Picasso gibi kadınlara düşkün biriydi. Diğer çılgın İspanyollardan farklı olarak sakin ve planlı bir hayat sürdü, iyi bir aile babası oldu, geride ailesinin yönettiği büyük bir vakıf ve sayısız eser bıraktı. Bugün dünyanın en önemli müzelerinin en müstesna köşelerinde onun Akdeniz sürrealizminin neşe dolu örnekleri yer alır.
Serginin küratörü Messeri’ye göre ‘modern sanatta yeni bir dilin başlangıç sürecinde tamamen orijinal bir stil’ geliştirmiş bir sanatçı Miro. Küratör katalog yazısında sanatçının İzmir’deki bu sergisinde 1924’ten 1981’e neredeyse 60 yıllık bir zaman diliminde izlediği güzergahların bir haritasını çıkartma olanağı bulduklarını anlatıyor. Nitekim Arkas Sanat’ın tarihi binasının iki katındaki salonlarda ortak özelliklerine göre yerleştirilmiş olarak izleyiciyle buluşuyor Mirolar. Girişte desenler ve etkileyici, farklı boyutlarıyla renkli resimler, bir salonda sıkıştırılmış ahşap levhalar üstüne yaptığı resimler, bir salonda çuvallarla yaptığı eserler ve yanık tuvali, bir başkasında ‘kadın ve kuş’ resimleri… izleyicinin karşısına çıkıyor.
ARKAS’IN İZMİR’E KATKISI
Nihayetinde Miro’nun bu İzmir randevusu, kentin sanatsever insanları için bulunmaz bir fırsat. Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın sözleriyle İzmir’in sanat yaşamına kalite katan Lucien Arkas’ın öncülük ettiği mucizelerin en yenisi… Sanata ve yaşadığı kente değer veren bir iş insanın neleri değiştirebileceğinin ispatı Arkas’ın açtığı kültür merkezi ve müzeler. Kentin tarihi yapılarını yenileyip içlerini anlamlı sergi ve koleksiyonlarla doldurup şehrin sakinleriyle buluşturan Arkas’ın son on beş yılda İzmir’in yüzünü değiştirdiğini söyleyebiliriz.
Önceki gün, bir tane bile doğru dürüst sanat müzesi olmayan, övündükleri Yılmaz Güney’in adına bile nitelikli bir müze açmayı başaramamış koskoca Adana’yı bu ayıbıyla yüzleştirdi Nuri Bilge Ceylan (Film Festivali Ödül töreninde…) Aslında İzmir’in de o renkli, neşeli, medeni görüntüsüne rağmen kültür sanat açısından Adana’dan pek farkı yoktu. O farkı önemli ölçüde Arkas’ın sanat atılımları yarattı. Bornova’daki Deniz Tarihi Merkezi ve Halı Müzesi Matthews Köşkü, Alsancak’taki Arkas Sanat, Arkas Sanat Urla ve Arkas Sanat Alaçatı’nın ardından iki yeni müzenin daha geldiğini Miro’nun basın toplantısı sırasında bizimle paylaştılar. Çok yakında yine tarihi bir yapıda, Mithatpaşa’daki Ayşe Mayda Köşkü’nde Türk resmi müzesi ve onun ardından çok modern bir yapıda, Bayraklı’daki Mistral adlı gökdelende Paris George Pompidou Müzesi ile işbirliği içinde bir çağdaş sanat merkezi açılacak. Yani İzmir’de daha pek çok güzel şey olacak…
Cem Erciyes kimdir?
Gazeteci, yayıncı. 1971 doğumlu Cem Erciyes, İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ve Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisans yaptı. Gazeteciliğe 1992’de Dünya Gazetesi’nde başladı. Dünya Kitap dergisi ve kültür sanat sayfalarında çalıştı. 1997 yılında Radikal’e geçti. Kültür Sanat Editörü ve Radikal Kitap Eki Yayın Koordinatörü, Ek Yayınlar Yönetmeni gibi görevler üstlendi… 2016 yılında Doğan Kitap’ın yayın direktörlüğünü üstlendi. Halen bu işi yapıyor. Çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde yazıları yayımlandı. TRT’de, Açık Radyo’da kültür sanat ve tarih programları hazırladı, sundu.