Ceren Gündoğan

Ceren Gündoğan

Kabahatliler, Belki de Değil!

Rodrigo Moreno’nun Arjantin-Brezilya ortak yapımı Kabahatliler, suç-suçlu ikiliğini şiirsel bir ritimle ekrana yansıtıyor. Toplumsal esaret akıntısının karşısına bireysel özgürlük yollarını işaret edip yön göstermek yerine soruları tabelalara bırakıyor.

Rodrigo Moreno’nun Arjantin-Brezilya ortak yapımı Los Delincuentes – Kabahatliler, banka soygununu anlatan bir filmin nasıl varoluşa dair şiirsel bir manifestoya dönüşebildiğinin başarılı bir örneği.

190 dakikalık film Arjantin’in Oscar adaylığıyla Cannes’da “Belirli Bir Bakış” ödülünün de sahibi.

Buenos Aires’te bir bankada çalışan Morán (Daniel Elias), sıkıcı ve sıradan evden işe yaşamında yeni bir şey arayışındadır. Mesai arkadaşlarıyla sigara molalarına çıkar, her gün sigarayı bırakır. Kendisine ait olmayan para balyalarını bankanın kasasına getir-götür yapar. Giysilerinden fazla pek bir şeyi olmayan evinden çıkıp bankaya geldiği bir gün, Román’ın (Esteban Bigliardi) izinli olmasını fırsat bilerek bir planlama yapar, yıllık gelirini yirmi ile çarpar ve iki katını (yarısını sonradan suç ortağı olacak Román’a vermek üzere) kasadan “alır”. Yirmi yılın sonunda, emekliliğinde eline geçecek meblağdır bu. Şaşırtıcı bir doğrudan eylem bireysel hamlesiyle Morán, modern köleliğe karşı kendi zincirini kırar ve hesaplamalarına göre üç buçuk yıl hapis yatmayı göze alır.

BEKLEMEYEN ZAMAN

Morán’ın beklemeyen zamanla gelecek yaşamının temposunu uyumlu hale getirme eyleminin sonuçları, şansa ve yönetmenin kurgusuna teslimken zorunlu suç ortaklığına çekilen Román suç işliyor olmanın hafif dozlu paranoyasıyla yine de belirlenen hedefte komutları takip eder. Morán’ın sebatkâr tutumu, cüretkârlığı bir noktada ona da sirayet eder.

Özgürlük kavramını banka gibi doğrudan kapitalist bir mekânda ve hapishane gibi doğrudan esaret mekânında, iki sıkışık alandaki başkarakter üzerinden anlatan filmin yüzünü döndüğü yerse nehirler, vadilerle zorlu yürüyüş parkurlarıyla doğa olur. Telefonların çekmediği, güneş varken saat kullanımının gerekmediği doğada herkes sadece kendinden sorumludur. Film bu anlamda altını çizmeden de olsa özgürlükle yalnızlığın ilintisini akla getiriyor. Çocukluğu taşrada geçen Morán için şehirdeki hayatı esaretten farksızken Román bu esarete kendini kaptırmış, yaşamını eşi, evi, işi arasında paylaştırmaktadır.

Román’ın Morán’ın suç ortağı olmasına kadar sürüp giden tekdüze yaşamı onun vadiler, nehirler boyu yaptığı gezide başka bir yaşamın olduğunu görmesi, bu ihtimallerden mutlu olmasıyla kahramanın dönüşümünü başlatır. Yönetmen belki de aynı harflerden ayrı iki isimle (filmin ikinci bölümündeki kız kardeşler Norma-Morna ve doğanın video kayıtçısı arkadaşları Ramón’u da düşünürsek beş) tek bir karakterin versiyonlarını gösteriyor. Norma, Mora ve Ramón’un ekolojik özgürlükleri, onlarla tanışan Román’ı da neşeyle içine çekiyor. Román’ın içine çekildiği neşeli özgürlüğe aşk da dâhil…

Arzu edilen yaşamın inşası için para elzem. Belki de değil. Kentlerde kira, fatura karşılığında sıkılarak ve yorularak, sosyal hayatımız kalabalık olduğu halde trajik yalnızlıkları sürdürmeye mecburuz. Belki de değiliz. Doğanın döngüsüne dâhil olduğumuz bir yaşamdaysa yalnızlık, trajedisinden kurtulur, normalleşir, doğalımız, özgürlüğümüz olur.

Kabahatliler, suç-suçlu ikiliğini şiirsel bir ritimle ekrana yansıtıyor. Toplumsal esaret akıntısının karşısına bireysel özgürlük yollarını işaret edip yön göstermek yerine soruları tabelalara bırakıyor.

Yoldan sapmak kabahat midir? Belki de değil…


Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL'de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım'da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV'de Artı Sahne programı sürdürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ceren Gündoğan Arşivi