Ceren Gündoğan
Karanlık Kız
Maggie Gyllenhaal’ın Elena Ferrante’nin romanından uyarlayarak yönettiği The Lost Daughter- Türkçede Karanlık Kız, bir kadının tek başına çıktığı tatille birlikte tetiklenen anıların üzerindeki etkisini konu alıyor.
Olivia Colman, Yunanistan adası Kyopoli’ye (film Spetses’de çekilmiş) sakin bir tatil geçirmek üzere gelen karşılaştırmalı edebiyat profesörü Leda’da harikalar yaratıyor. Toplumsal kodlara ve beklentilere karşı içsel sesini dinleyerek güdüsel davranan, gayrı medeni görünmeyi umursamamakla bu kodları anımsamak arasında gidip gelen, yer yer kaba ve nezaketsiz diyebileceğimiz Leda… Kayıp ve karanlık Leda…
Gyllenhaal, aktrisliği sonrasında ilk yönetmenlik deneyimini 2021 Amerika-Yunanistan ortak yapımı filmiyle göstermiş. Romanı okuduğunda, anne olmanın götürülerinin bu kadar çarpıcı bir biçimde ele alınmasından çok etkilenmiş. Romanlarından uyarlanmış film ve dizileriyle çok sevdiğim Ferrante’nin romanı kadar film de anne olmanın götürülerini göstermekte oldukça başarılı.
Oturduğu şezlongda yeni kitabının taslağı için harıl harıl notlar alan Leda, güneşte oturduğunun farkına varmaz, tıpkı acıktığının farkına varmadığı gibi. İşine tutkuyla bağlı Leda, geçmişte bakım veren olma konusunda bir noktada fire vermiştir. Yirmi yıl önce kızları henüz 7 ve 5, kendisi 28 yaşındayken gittiği kongrede başka bir meslektaşına âşık olup evden ayrılmış ve üç yıl çocuklarından uzakta, onları hiç görmeden yaşamıştır. Bu zor karar, ağlayan çocuklar, ağlayan eş, ağlayan Leda’ya rağmen eyleme dönüştüğünde seyirci olarak biz de irkiliyoruz. Alışkın olduğumuz üzere, sorumluluklar ve mecburiyetler konusunda kendini feda etmeyen, edemeyen bir karakterdir Leda. Sızlayan vicdanını dinleyip eve dönmesini, belki hiç gitmemesini, iki küçük çocuğun daha fazla kırılmaması adına istiyor, umuyoruz.
ZAMAN ÇÖKMESİ
Leda’nın kendi psikolojik sondajıysa her gün gittiği plajda kalabalık bir aileyi markajına almasıyla başlıyor. Dakota Johnson’ın oynadığı Nina, küçük kızına düşkün, her an onunla oynayan, ilgilenen, ona sevgisini veren genç bir annedir. Leda’ya zaman çökmesi yaşatıp kendi kızlarıyla olan anlara götüren, gözlerini dolduran, suçluluk duygusu ve vicdan azabıyla hiçbir şeyi değiştiremeyecek olmanın naçarlığını iç içe geçiren, Nina’yı ve küçük kızını izlemesi olur. Kızlarını görmediği üç yılda kendini nasıl hissettiğini soran Nina’ya: “Harika! Sanki patlamamak için çabalıyordum, derken patladım” der gözyaşları içinde. İlginç bir dürüstlüğü olan Leda, duygu ve hislerinden dolayı kendini suçlamamak konusunda doğal bir özelliğe sahip. Aşamadığı trajik olaysa, üç yıl boyunca küçük kızlarını görmemeyi seçmesidir. Toplumsal koşullanmamız bir annenin bu “ölümcül günahını” böyle kodlamasa, belki de Leda anılar sağanağına tutulduğu tatilde kendini suçlu hissetmemeyi sürdürecekti. Aradan yirmi yıl geçmiştir ve yetişkin kızlarıyla telefon konuşmalarından anladığımız kadarıyla aralarında sevgi dolu bir ilişki vardır. Aynı davranışı yapan birçok erkek-baba örneğini duyarız. Evini, ailesini terk eden Leda, bunun bir kadın-anne versiyonunu büyüleyici bir inandırıcılıkla gösteriyor bize.
Filmin müzikleri ve enfes ses tasarımı, filmde evlerin bakımı gibi işlerle uğraşan Lyle’dan (Ed Harris) duyduğumuza göre Leonard Cohen’in de sık sık gittiği adanın havasını içimize çekmemizi sağlıyor. Gözleriniz kapalıyken bile sesle izlenebilir bir film, Karanlık Kız… Gölge yanlarıyla iç içe yaşayabilme eşiğini geçmiş Leda’nın yirmi yıl önceki sahnelerini canlandıran Jessie Buckley de Olivia Colman gibi, düşündüğünü söyleyen genç Leda’da çok iyi.
Ebeveynliğin diz çöktüremediği kadınlara dair radikal, gölgesi ile aydınlığı el ele bir hikâye Karanlık Kız. Hiçbir şeyin yaşı yoktur, bebeklerle oynamanın da… Film Netflix’te ve MUBI’de izlenebilir.
Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL'de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım'da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV'de Artı Sahne programı sürdürüyor.