Eser Karakaş
Kati Piri Süleyman Soylu’nun nesi olur?
Ankara’da muhtemelen çok ilginç şeyler oluyor, açmaya çalışacağım.
Kati Piri macar asıllı bir hollandalı kadın milletvekili, AB Parlamentosu üyesi, iki defa seçilmiş arka arkaya, Türkiye ile de yakından ilgili, yakın geçmişte de ilgili bir pozisyonu vardı zaten.
Kati Piri galiba iki gün önce bir demeç veriyor ve aşağıdakileri ifade ediyor:
"Piri: "İnsan hakları savunucusu Osman Kavala hapiste tutuluyor. Bugün tutsak edileli 1193 gün oldu. Osman benim de çok saygı duyduğum bir insan hakları savunucusu ve iyi bir arkadaşım idi. Osman Kavala 3 yıldır suçsuz bir şekilde hapiste tutuluyor. Selahattin Demirtaş da hakkında AİHM kararına rağmen hapiste tutuluyor. Hem Osman Kavala, hem Selahattin Demirtaş ve hem de Boğaziçi Üniversite öğrencilerinin direnişine destek vermek için bugün Amsterdam’dayım. Bugün verilen bu güçlü sinyalin Boğaziçi direnişindeki öğrencilere iyi bir destek ve Türk hükümetine buradan ciddi bir sinyal olacağı görüşündeyim."
Kati Piri’nin bu demeci karşısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da aşağıdaki açıklamayı yapıyor:
Bakan Soylu: "Çirkin taleplerinle yaşlanacaksın... Ancak kötü isteklerin Türkiye'de hiç gerçekleşmeyecek."
İçişleri Bakanı Soylu’nun bu demecinde bir kadına yaş ya da yaşlanma üzerinden laf çakmaya çalışması en azından sıradan bir aile nezaketi ile taban tabana zıt ama artık alıştık bu tür düzeysiz(lik)lere; Kati Piri daha kırk iki yaşında, insan düşünmeden edemiyor, Soylu acaba nasıl yaşlandı, aileden DP, AP geleneğinden gelip, Erdoğan’a inanılmaz muhalefet günlerinden geçip sonra buralara gelmesi çok mu "anti-çirkin" duruyor acaba?
Süleyman Soylu’nun Kati Piri’ye laf yetiştirmeye çalışmasının altında ilginç konular var kanımca.
Kati Piri, yukarıda belirttiğim gibi bir AB Parlamento üyesi, Piri’nin söylediklerine birisinin, hiç zannetmiyorum ama, yanıt vermesi gerekiyor ise o kişi muhtemelen Dışişleri Bakanı değil midir?
Süleyman Soylu İçişleri Bakanı olarak neden Çavuşoğlu’ndan rol çalmaya çalışmaktadır?
Süleyman Soylu’yu bu alanda Devlet Bahçeli de izlemekte, Avrupa’ya, ABD’ye, Biden’a laf çakma yarışında burun buruna gitmektedirler.
Bu konulara çok meraklı Erdoğan’ın son iki, üç aydır AB ve ABD yetkililerine sataşmaktan imtina etmesi ile Süleyman Soylu’nun öne atılmasının arasında acaba nasıl bir mantıksal bağ var?
Daha doğru bir ifade ile acaba Ankara’da bir kavga mı yaşanıyor?
Çavuşoğlu AB kapılarını aşındırırken neden Soylu Piri’ye yakışıksız bir biçimde sataşmaktadır?
Erdoğan’ın çok daha pragmatik ve pragmatist bir politikacı olabileceğini düşünüyorum ama kanımca o da pragmatizmde biraz, hatta biraz değil çok gecikti, bundan sonra, hele Biden "Diplomasimizi değerler üzerine inşa edeceğiz" dedikten sonra kanımca artık yapacak bir şey yok ama Erdoğan için korkunun dağları beklediği de açık, yine de reform diyor, AB diyor, vs.
Devletin içinde bir kesim de, burada Soylu muhtemelen Erdoğan ile aynı kesimde durmuyor, bu nafile batıya yaklaşma isteğinden, çok küçük ihtimalinden bile nefret ediyor, bunu baltalamak için, belki de Erdoğan’a gözdağı vermek için elinden geleni ardına koymuyor.
Erdoğan’ın batıya yanaşma taktiği zaten çok yapay, çok göstermelik, fazla pragmatist duruyor, kanımca gemiler çoktan yakılmış, buram buram günü kurtarmak gibi duruyor ama yine de bir kesim bundan rahatsız.
Soylu da bu kesimin olabildiğince sözcülüğünü yapıyor sanki ve batıya yanaşma sahte diplomasisinin bile önüne takoz koymak için her gün bir batılı siyasetçi ile ağız dalaşı yollarını arıyor.
Ankara’da ilginç ittifaklar ve dengeler var sanki.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, kendi işi başından aşkın, Kati Piri ile ne derdi olabilir ki?