Koordinatörler SADAT, uzmanlar ASDER, besleyenler ise Osmanlı Ocakları’ndan

AKP'nin yargı, ordu ve emniyet başta olmak üzere tüm devlet kurumlarını kontrole alma, yeni bir paralel ordu oluşturma girişimlerine dönük söylemler giderek iddia olmaktan öteye taşıyor.

Bir grup emekli askerin 2012 yılında kurduğu SADAT-Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., son günlerde kendisine yönelik suçlamalara ilişkin yayınladığı tekziplerle yeniden gündeme gelmeye başladı.

Faaliyetlerine 15 Temmuz’dan önce başlayan, darbe girişiminden hemen sonra Erdoğan’ın emrinde hareket edecek paramiliter güç oluşturma konusunda çalışmaları hızlandırdığı belirtilen SADAT’la ilgili ilk haberler, çözüm sürecinin buzdolabına konduğu Erdoğan tarafından açıklandıktan sonra başlayan sokak çatışmaları döneminde basına yansımaya başlamıştı. SADAT’ın, kuruluşundan hemen sonra Suriye’de eğittiği yabancı cihatçıların bir kısmını Cizre, Sur, Şırnak gibi yerleşim yerlerine taşıyarak bu bölgelerde görevli asker ve özel harekât polisleri ile birlikte çatışmaya soktuğu, birçoğu şimdilerde cezaevinde olan Kürt gazeteciler, özellikle de kapatılan DİHA muhabirleri tarafından birçok kez yazıldı. Artık palazlanan SADAT’ın, şimdilerde bir yandan Osmanlı Ocakları’na bağlı sivil milisleri eğiterek Erdoğan’a göbekten bağlı bir paramiliter güç oluşturmayı amaçladığı, diğer yandan da iktidarın sunduğu olanaklardan yararlanarak farklı kurum ve çevrelerle birlikte TSK’nin tamamen kontrol altına alınacağı yeni bir yapılanma için adım attığı ifade ediliyor.

ÇOK SAYIDA AKP'Lİ TSK İLE İLGİLİ ALANLARDA İSTİHDAM EDİLİYOR

Başkanlığını Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin yaptığı SADAT’ın yanı sıra geçmişte büyük çoğunluğu irticai faaliyet içinde oldukları iddiasıyla ordudan atılan askerlerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) TSK’nin dizayn edilerek AKP’nin kontrolüne alınması konusunda işbirliği yaptığı da ifade ediliyor. 90’ların derin devlet yapılanmalarını, yani JİTEM ve Hizbullah gibi örgütlenmeleri oluşturup Kürt halkının üzerine salan Tansu Çiller ile Mehmet Ağar gibi Susurluk ve Ergenekon artıklarının da özellikle 15 Temmuz sonrasında Erdoğan ile irtibatı sıklaştırdığı, hatta yeni bir paramiliter güç oluşumu konusunda iktidara ciddi destek verdiği de konuşuluyor. Erdoğan, Çiller ve Ağar ekibine ne kadar güvenir, onlara ne kadar fırsat verir bilinmez ama söz konusu çalışmaların önemli kısmının SADAT koordinasyonunda yürütüldüğü artık bilinmeyen bir durum değil. SADAT’ın kendisinin de ikrar ettiği bu çalışmalara ciddi anlamda destek veren kurumlardan biri de ASDER. Geçmişte irticai nedenler gerekçe edilerek görevden uzaklaştırılan çoğu ASDER üyesi eski askerin TSK ile ilgili direkt ya da dolaylı kurumlarda uzman olarak görevlendirilmesinin de TSK'yi kontrol etme ve yeni bir paramiliter güç oluşturma niyetinden kaynaklandığı artık gizlenemiyor.

TSK’nin tamamen Erdoğan’ın kontrolüne alınması yönünde çalışmalar yürütüldüğünü, MHP’nin muhalif isimlerinden olan, Genel Başkan adayı olduktan sonra ihraç edilen Ümit Özdağ’da geçtiğimiz günlerde açıkladı. Açıklamasında TSK’nin 15 Temmuz sonrasında Erdoğan’ın açık hedefi haline geldiğini belirten Özdağ, 2007 ve 2011 seçimlerinde AKP’nin Diyarbakır milletvekili adayı olan Tarım Bakanlığı Personel Genel Müdürü Nizamettin Ekinci'nin, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrasında Millî Savunma Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'ne atanmasını bu girişimin bir parçası olarak görüyor.

Özdağ’ın açıklamasını köşesine taşıyan Yeni Çağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut okuyucularından "ClearScan" yapmalarını isteyerek, Millî Savunma Bakanlığı’na alımlar sırasında yapılan mülakatta kameraların kapatılarak dini nitelikte sorular sorulduğu bilgisinin kendisine ulaştığını açıklıyor. Bulut, aynı yazıda Özdağ’ın söylediklerine de geniş biçimde yer veriyor.

SADAT AVUKATI TEKZİP EDEYİM DERKEN İKRAR ETTİ

Ümit Özdağ’ın açıklamalarına yanıt vermek yerine Bulut’un köşe yazısı üzerinden dolaylı olarak Özdağ’a yanıt vermeyi tercih eden SADAT’ın tekzip metninde sergilediği yaklaşım da dikkate değer. SADAT avukatı, yazılanları tekzip edeyim derken adeta teyit ediyor. SADAT’ın yaptığı işlerin, şirketin kuruluş sözleşmesinde belirtilen danışmanlık hizmetlerinin çok ötesinde olduğunu açıkça ikrar ediyor.

SADAT Başkanı Adnan Tanrıverdi’nin avukatı sıfatıyla Bulut’a tekzip gönderen Av. Ahmet Cengiz Tangören, şunları belirtiyor:

"Müvekkilim SADAT A.Ş.'nin misyonu, uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu, iç güvenlik ve savunma alanında stratejik danışmanlık, iç güvenlik ve askeri eğitim ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmayı ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yerini almasına yardımcı olmaktır. SADAT A.Ş.'nin vizyonu, hizmet verdiği ülkelere yönelik, jeopolitik durumuna uygun, tehdit değerlendirmeleri yaparak, bu değerlendirmelere uygun, ülke savunmasının ve iç güvenliğinin temini için en etkin ve modern ihtiyaçları karşılayacak şekilde Silahlı Kuvvetlerinin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonunu sağlamaktır."

DENEYİMLERİNİ SURİYE İÇ SAVAŞINDA KAZANDILAR

Konuyla ilgili gelişmelere geçmişten bu yana haber ve değerlendirmelerinde geniş biçimde yer veren gazeteci meslektaşlarımızdan biri BirGün gazetesi yazarı Erk Acarer. Hem Acarer, hem de konuyla ilgili birçok meslektaşımız, SADAT’ın paramiliter güçleri örgütleyip eğitmede en önemli deneyimini Suriye iç savaşında kazandığını belirtiyor.

SADAT’ın kuruluşu ile Suriye iç savaşı arasında paralellik olduğu çok açık. Erdoğan’ın talimatıyla Arap coğrafyasındaki karanlık ilişkileri yürütmek üzere örgütlendirilen SADAT, deneyimlerini Suriyeli muhaliflerle kazandı. Bunun yanı sıra AKP hükümetinin desteğiyle Sudan ve Yemen gibi iç savaşların yaşandığı diğer coğrafyalarda ise ilgili devletlerin hükümetleriyle de işbirliği yaparak deneyimlerini geliştirdi. Hal böyleyken ASDER gibi yapılanmalarla, Susurluk ve Ergenekon eskileriyle hareket ederek yeni bir paramiliter güç oluşturma, öte yandan Milli Savunma Bakanlığı ile Milli Savunma Üniversitesi üzerinden de orduyu uzun vadeli bir biçimde denetime alma girişimleri konusunda söylenenleri yabana atmamak gerek.

YARGIDA DA SADAT'IN ETKİSİ ARTIYOR

Söz konusu girişimlere yönelik sıkça yazan yazarlardan Erk Acarer son yazılarından birinde SADAT’ın sadece ordu içinde değil, yargıda da örgütlendiği inancında olduğunun altını kalın çizgilerle ve çeşitli örnekler vererek çiziyor. Acarer, SADAT’ın yargıda da örgütlendiğine ilişkin BirGün’de kaleme aldığı yazısında şunları belirtiyor:

"AKP ve Saray eliyle özel ordu taşeron SADAT’a verilip kurumsallaştırılırken, silahlanma çağrıları da sürüyor. Bu konuda sık sık yargı ve savcılar göreve davet ediliyor. Ne yazık ki aslında herkes durumun farkında. Bu davet havanda su dövmekten ibaret. ‘Kimin yargısı?’ sorusu böylece ortaya çıkıyor. Bir başka şüphe daha ortaya çıkıyor. Anladığımız kadarıyla SADAT sadece paralel ordu faaliyetlerini sürdürmüyor yargıda da kök budak salıyor."

OSMANLI OCAKLARI SİLAHLANDIRILIYOR

Tüm bu hesaplarla birlikte dile getirilen noktalardan biri de Osmanlı Ocakları’nın konumuna ilişkin. Birçok Avrupa ülkesinde çalışmaları yakından izlenen ve operasyonlara maruz kalan AKP yanlısı Osmanlı Ocakları’nın militer yapısının oluşturulduğu, bu yapının eğitim ve kontrolünün SADAT’a verildiği, daha da ötesi bu ocakların birçok üyesinin silahlandırıldığı artık açık açık tartışılıyor. Konuyla ilgili bir yazısında Erdoğan ile Putin’in uygulamaları arasında yakınlık kuran Yeni Çağ gazetesi yazarı Arslan Bulut Erdoğan’ın ileriye dönük hesaplarını SADAT ve Osmanlı Ocakları üzerinden örneklendirerek şu sözlerle değerlendiriyor:

"Erdoğan 2019’ çoktan başladı bile, 15 Temmuz üzerinden kurgulanan yeni devlet anlayışı ile birlikte, Erdoğan artık daha pervasız hareket ediyor, başörtüsü meselesinde simge isim olan Merve Kavakçı'ya büyükelçilik vererek, müftülükler üzerinden imamlara resmi nikâh kıyma yetkisi tanıyarak, halkın dini duyguları üzerinde sörf yapmaya devam ederken, bir taraftan da ‘Hollanda Milli Güvenlik ve Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nün resmen ‘hükümet yanlısı paramiliter örgüt’ diye tanımladığı ‘Osmanlı Ocakları’ veya SADAT gibi yapılanmalarla muhalifleri sindirerek Putin ile eş zamanlı olarak ‘tartışmasız liderlik’ yapabileceği bir alt yapı oluşturuyor."

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fehim Işık Arşivi