Küfredebilmenin yararları - II

Küfrün merkezinde sıkça kadın var. Aslında ikiye bölünmüş bir kadın figürü. Kadın, anne, bacı, sevgili ve değersizleştirilen kadın. İki erkek arasındaki homoseksüel cinsellik, kadın üzerinden "heteroseksüel" bir kılıfa sokuluyor/gizleniyor.

ANAL MASTÜRBASYON

"Ben göte göte derim" diyen Can Yücel'i anarak başlamak istiyorum.

Türkçede anal küfürler, diğer kültürlere kıyasla oldukça yaygındır. Freud, çocuğun gelişim sürecini dönemlere ayırmıştır. Doğum sonrası ilk dönem, oral dönemdir ve bu dönemde çocuk, dünyayla olan ilişkisini ağız yoluyla ifade eder. İkinci dönem ise anal dönemdir; bu dönemde anal haz ve kontrol ön plana çıkar. Genital dönem ise oral ve anal döneme kıyasla daha olgundur.

Bu dönemlere ait haz alma biçimleri, yetişkin cinselliğinde ve küfürlerde de kendini gösterir. Psikanalist Steffen Krüger, anal cinselliğin genital cinsellikten daha az olgun olduğunu vurgular.[1] Küfürlerde bedenin yer almadığı, fantezi temelli bir cinsellik söz konusudur; cinsellik yalnızca agresyon olarak ortaya çıkar. Örneğin, "ağzına sıçmak" veya "götü s...mek" gibi ifadeler buna örnektir. Bu kadar anal küfrün bulunduğu bir kültürde aynı zamanda homofobik olmanın da üzerine düşünmek gerekir.

Bir erkeğin diğer bir erkeğe "seni s...erim" demesinde iki erkeğin cinselliği söz konusudur. Burada cinsellikteki pasifliği "dişilik" olarak gören erkek, böyle bir küfürle diğerini dişileştirerek aşağıladığını düşünür. Bu küfürde, küfreden kişi kendisini aktif, karşısındakini ise pasif olarak konumlandırır. Ancak bu küfür anal bir küfür olarak algılanmaz.

"Seni s...erim" ifadesi, genellikle erkeğin eşine yönelik bir saldırı olarak görülür. Bu anal küfür vajinale dönüştürülür ve erkekte vajina olmadığından eşi muhatap kılınır. Bu nedenle, iki erkek sözlü olarak kavga ederken, olayın dışındaki kadınlar (eş, anne, bacı) erkeğin namusuna saldırmak ve onu aşağılamak için olaya dahil edilir. Bir erkeğe yapılacak en ağır saldırı, onun namusunu ve şerefini hedef almaktır. Bu tür küfürlere maruz kalan erkek, toplumdaki zayıf erkek olarak görülür ve toplumsal hiyerarşide en alt sıraya yerleştirilir; bu da onun itibarını zedeler. En ağır/yaralayıcı küfürler tabuya veya kutsala saldırıdır. Tabu…

Namusa, çocuğa küfür tabulaştırılır (çocuk masumdur, melektir, sahabedir). Ölüye saygı ölüye bir korunma alanı sağlar. Ölüye saldırı (küfür) çok ahlaksızca kabul edilir. Ölülere yapılan küfür ağır bir tabu çiğnenmemesidir. Dine, dinsel kutsal değerlere saldırı da narsistik incinmenin dozajını artırmak, kişiye bir bütün olarak, değerler sistemine saldırıdır. Bazen aşağılama küfür etkisi yapar.

İlk dönem psikanalistler, anal döneme ait konulara yoğun ilgi göstermişlerdir. Çocuğun anüsünü kontrol etmesiyle güç elde etme arasında bir bağlantı kurmaya çalışmışlardır; bu, denetleme arzusu, güç, para ve otonomi çabası gibi konularla ilişkilidir. "Anal mastürbasyon" kavramını Melanie Klein'cı psikanalist Donald Meltzer bir yazısında kullanmıştır.[2] Meltzer, anal mastürbasyonun tahmin edilenden daha yaygın olduğunu ve çocukluk döneminde çocuğun anüsüyle oynama hazzının oldukça yaygın olduğunu yazar. Yani bazı insanlar götlerinden haz alırlar. Günlük hayatta gizlenen, görmezden gelinen bu durum, belki de anal küfürlerde kendini açığa çıkarır.

Meltzer, sıçma ile regresyon (bebekleşme/çocuklaşma) arasında da bir bağ kurar. Çocuğun küçük kardeşi doğduğunda, anne ve babanın yeni bebeğe ilgi gösterdiğini gören ağabeyler/ablalar, küçük kardeşleri gibi davranarak ilgi bekler. Bebek gibi altlarına sıçmaya başlarlar. Ulu orta sıçmak, çocuklaşma anlamına gelir. Memeden kesilen çocuklar, altları temizlendiğinde rahatladıklarını fark ederler ve bu durumu, anne memesinden emmenin yerine koyarlar. Yani poponun temizlenmesi, annenin emzirmesi yerine geçebilir.

Anal küfürlerin farkına varmadığımız en önemli yönlerinden biri, eşitleyici bir rol oynamalarıdır. Psikanalist Estela V. Welldon'un, maçoluğun anne yüceltmesi ve aşağılama olduğunu anlattığı bir çalışması vardır.[3] Bu çalışmada Welldon, J. Chasseguet-Smirgel'in anal sapıklığa ilişkin tespitine atıfta bulunur. Her insanın götü vardır. Çük ve vajinal küfürler bir ayrılığı vurgular. Ancak anal küfürler (örneğin, "ağzına sıçarım", "götümü ye"), cinsiyet ayrımını ortadan kaldırır. Hem kadınlar hem erkekler yaparlar. Ayrıca bu küfürler hem kadına hem de erkeğe yapılabilir.

Yaşlılık hiyerarşisinin olduğu toplumlarda, küfürlü çatışmalar genellikle aynı kuşağın insanları arasında gerçekleşir. Yani orta yaşlı biri bir çocuğa ya da genç biri yaşlı birine (babası/dedesi yaşındaki birine) cinsel küfretmez. Ancak gerilimli bir durumda anal bir küfredebilir, örneğin "Defol git başımdan, ağzına sıçarım" gibi. Ayrıca bu küfürler, kuşaklar arası sınırı da görmezden gelebilir. Cinsel küfürler ("s...erim"li küfürler) genellikle erkeklere yöneliktir, ancak anal küfürler bu farkı ortadan kaldırır.

Son yıllarda kadınlar da "s...erim"li küfürleri kullanmaya başlamışlardır. Cinselliği erkek üzerinden anlatan kültürlerde kadınlar pasif, erkek ise aktif olarak algılanır ve cinsellik, erkeğe hizmet gibidir. Kadınlar bu küfrü kullanarak pasiflikten bir anlamda çıkıyorlar ama aynı zamanda erkekleşiyor gibiler.

VURUCU SÖZLER

Hayatı yetişkinlerden öğrenen çocuklar, yetişkinlerin kızdıklarında küfrettiklerine, hakaret ettiklerine ve bu yolla kızdıkları kişiyi cezalandırdıklarına tanık olurlar. Kızgınlıklarını doğrudan ifade edemeyenler (küfür ya da hakaret edemeyenler) ise daha pasif ama oldukça agresif bir yönteme başvururlar: Beddua. "Düşüncenin Alfabesi" kitabında, İngilizce öğrenen Türk öğrenciler, anadillerinde küfürlerin daha öfkeli ve duygusal yoğunlukta olduğunu fark ederler.[4] Ayrıca, tabu kelimelerin yabancı dilde daha rahat kullanıldığını ve anadildeki utanç hissinin yabancı dilde daha az olduğunu görürler. Yabancı dilde yapılan beddualar, fazla duygusal etki taşımaz. Yani insanlar, bedduayı anadillerinde daha inanarak ve tutkuyla ifade ederler.

Küfürler, insanı aşağılama, utandırma ve küçük düşürme yöntemleri olarak kültürel farklılıklar gösterir ve kültürel dinamiklere paralel olarak değişir. Örneğin, bir aksilikte İngilizler cinsel tepki verirken ("fuck you"), Almanlar anal tepkiler gösterir ("Scheisse" = bok). Tarih boyunca da küfürler değişmişler. Romalılar döneminde cinsellik tabu, Orta Çağ'da ise kutsala dair negatif söylemler "tehlikeli" sözler olarak görülüyor. Rönesans döneminde ise kutsaldan ziyade özel/mahrem/cinsel alan tabu hale geldi. Buna bağlı olarak, tabulaştırılan alanlara dair negatif söylemler (küfürler) insanı yaralamıştır.

Schremm & Wüstenhagen, Türklerin tepkilerinin hem anal hem de genital olabileceğini yazarlar ("S..erim", "Sıçarım" gibi). Cinselliğin tabu olmadığı toplumlarda cinsel küfürler, beklenen etkiyi (incitme, yaralama) yaratmayabilir. Küfürle ulaşılmak istenen en önemli etki, karşı tarafı şok etmek ve susturmaktır. Ancak bu, sözlü agresyonla çoğu kez mümkün olmaz ve fiziksel şiddet başlar.

Farklı kültürlerden insanların kendi küfürleriyle girdikleri sözlü çatışmalar, beklenmedik etkiler yaratabilir. Örneğin, bir Türk, bir Alman’a "senin karını s...erim" dediğinde, bunun gerçekleşemeyeceği gerçeği (örneğin adam evli değilse ya da eşi binlerce kilometre uzaktaysa) şaşkınlık yaratabilir. Namus kavramının yüceltildiği ve cinselliğin hassas bir konu olduğu toplumlarda, cinsel küfürler aşağılayıcı bir etki yapar.

Örneğin, bir Alman'a "ananı s...erim" dediğinizde, nasıl tepki vereceğini bilemez; küfrü görselleştirir, annesi ve bu adamı hayal eder ve bu durum ona hiç mantıklı gelmez. Aynı kültürde yaşayan insanlar, yani ortak küfürleri olanlar, küfrederken ya da küfre maruz kaldıklarında, küfrün içeriğini görselleştirmezler. Yani annesi ölmüş birinin anasına küfrettiğinizde, kişi bunun imkansızlığını düşünmez; düşündüğü, annesinin namusunu ölümünden sonra bile koruma görevidir.

SEVİLMEK İSTEYEN DİKTATÖRLER/KÜFRÜN POLİTİKASI

Küfür dinamiğinin bazı özellikleri var. Mesela insan kendisinden bekle(n)diğini başaramadığında kendisine küfür ve hakaret edebiliyor (‘kafamı s…keyim’). Mesela iş yerinde yaptığım hatayı fark ettiğimde kendime kızabiliyorum. Bu tür kızmalar bazen de başkalarının kızmalarını önlemek amaçlı olabiliyor. Bana kızması gerekenler benim kendime kızdığımı görünce beni sakinleştirebiliyorlar. Başka bir özellik de sadistçe küfretmeler. Başkalarını aşağılamak ve böylece de haz almak için de küfredilebiliyor.

Küfür iktidarı vurgulamak ve onayla(t)mak için de kullanılabiliyor. Kendisine varoluşsal bağımlı olanlara eziyet etmek… Hapisteki mahkumlara keyfi eziyet, küfür ve aşağılamalar. Normal durumlardaki küfürleşmelerde küfredilen geri çekilebilir, çatışmadan kaçabilir. Hapishanede böyle bir durum mevcut değil. Burada asimetrik uç bir durum mevcut. Bir taraf çok güçlü diğer tarafın gücü yok ve ayrıca da güçsüz olan güçlü olana bağımlı. Eşine ekonomik, sosyal ve psikolojik bağımlı bir kadının eşinden küfür işitmesi, susması ve daha korkuncu da bu insanla aynı çatı altında yaşamak zorunda olması. Burada küfrün mesafe koyma işlevi kayboluyor.

İLK VE SON SÖZÜ ŞAİRLER SÖYLER

Dünya yaşanmaz hale geliyor. Zulüm karşısındaki çaresizlik, etkisizlik… Zulüm karşısında beddua, Tanrı'ya havale etmek, küfretmek… Başkaldırı ve direnmek… Ve küfürler… Küfürlerle deşarj oluyoruz. Ama tekrar dolup tekrar deşarj olma gereksinimi doğuyor. Sürekli küfretmek yerine başka çözümler bulmalı…

Küfürler… Erkek düzeni böyle işliyor. Küfrün merkezinde sıkça kadın var… Aslında ikiye bölünmüş bir kadın figürü… Kadın, anne, bacı, sevgili ve değersizleştirilen kadın… İki erkek arasındaki homoseksüel cinsellik, kadın üzerinden "heteroseksüel" bir kılıfa sokuluyor/gizleniyor. İki erkeğin kavgasında, kadın öfkenin hedefi haline geliyor. Şairler de öfkelerini küfre dökmüşler. Kazak Abdal ‘Soranın da anasını/avradını’ demiş… Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu başka söylemiş:

En azından üç dil bileceksin

En azından üç dilde

Ana avrat dümdüz gideceksin.


Şahap Eraslan kimdir?

1980'de cunta öncesi Almanya'ya gitti. Berlin Teknik Üniversitesi’nde psikoloji bölümünü bitirdi. Daha sonra Humbold Üniversitesi’nde etnoloji okudu. Eş ve aile terapisi, klinik hipnoz eğitimlerini bitirdi. Daha sonra uzun bir eğitim sonrası psikanalist oldu. Uzmanlık alanı kültür psikanalizi ve psikanalitik kültür karşılaştırmaları. Analist/psikoterapist olarak Berlin'de çalışıyor.

KAYNAKÇA

[1] Männliche Internet-Subkulturen, 2019, Psyche Dergisi, Sayı 9/10, s. 773.

[2] Die Beziehung der analen Masturbation zur projektive İdentifizierung, 1990, Kitap: Melanie Klein Heute=Günümüzde Melanie Klein, Verlag Internationale Psychoanalyse, s. 130-147.

[3] Mutter, Madonne, Hure, Bonz Adolf Verlag, 1997, s. 154.

[4] Das Alphabet des Denkens, S. Schramm&C. Wüstenhagen, 2015, 3. Basıım, Rowohlt Verlag, s. 83-89.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahap Eraslan Arşivi