kürtler mi, hani şu abd işbirlikçileri…

suriyedekiler emperyalizmin işbirlikçisi, buradakiler terörist, kürt siyaseti hep yanlış, hdp her an akp ile anlaşabilir, kürt halkı dediğin aşiretler...

suriye’de tekfirci güçler büyük bir yenilgiye uğradı. bu, türkiye de dahil olmak üzere, hatta belki türkiye başta olmak üzere bölgedeki birçok ülkenin geleceğini etkileyen bir sonuç. nitekim alametler belirmeye başladı. yeni akit, deyrizor’da ışid kuşatmasının kırılmasını, "rejim deyrizor’a girdi… katliam kapıda…" başlığıyla haberleştirdi bile. biliyorsunuz, halkı ışid olanlar, onlara yönelik bütün saldırıları "katliam" olarak tanımlamayı tercih ediyor.

bölge siyasetiyle bu mecrayı okuyacak kadar ilgili olanlar bilir, suriye savaşının, ışid’in yenilgisiyle bitmesinin, en azından sonun başlangıcına ulaşmasının kimin eseri olduğu, kaynağa göre değişiyor; kimi kaynaklar ışid’e karşı sadece kürt güçlerinin savaştığını söylerken, kimilerine göre savaşı sadece suriye ordusu yürüttü.

oysa suriye’deki gelişmeleri takip edenlerin de kabul edeceği üzere sahadaki güçlerin arasındaki gerilim türkiye’deki taraftarları arasındaki –kantin tartışması tabir edebileceğimiz bir tarzda yürütülen- tartışmalar kadar güçlü ve keskin değil. çünkü suriye burada, iç tartışmalara argüman sağlayan bir cephanelik olarak değerlendiriliyor. kendi adıma, çok uzak olmayan bir gelecekte, yeni suriye oluşurken bu iki tarafın bir biçimde anlaşacağını düşünüyorum. çünkü –yine şehvetli tartışmalardan farklı olarak- sırtlarında yumurta küfeleri ve ortak çıkarları var.

maalesef, başka birçok şey gibi, devrimler ve toplumsal hareketler tarihini bir ajitasyon malzemesi olarak ele alıyoruz. küba devrimi mi; çok direngenlerdi, che’yi bilirsiniz, savaştılar ve kazandılar, ah fidel. ikinci dünya savaşı mı, naziler, partizanlar, rezistans, stalingrad kuşatması. çin; büyük yürüyüş, halk savaşı, kültür devrimi… ama bütün direnişlerin yanı başındaki anlaşmalar, ittifaklar konumuz değil. örneğin, boby sands ve arkadaşlarının hayatına mal olan açlık grevi, "bizim de günümüz gelecek" sözü ile tanıdığımız ira’ya, yani irlanda cumhuriyet ordusu’na, özellikle 1990’lı yıllarda abd’nin verdiği desteği bilen az. siyasal mücadelemiz için tarihten öğreneceğimiz tek şey cesaret mi? tarihin nasıl şekillendiğiyle ilgili bilgilere ihtiyaç duymuyor muyuz?

neden söz edeceğim açık ve üstüme üstüme gelen "o konjonktür başkaydı"ları hissedebiliyorum. olabilir, o konjonktür, bütün diğer konjonktürler başka olabilir, suriye’de kürtler abd’nin desteğini alarak büyük bir hata yapıyor olabilirler. diyelim ki, biz türkiyelilere, hatta daha doğru bir ifadeyle, biz türklere suriye ile ilgili kürt güçlerinin –evet, sadece kürt güçlerinin- politikasını eleştirmek, değerlendirmek ve yargılamaktan başka bir iş düşmüyor. ("esad rejimi"cileri "bizden" saymıyorum.) hatta bizim de oy kullandığımız seçimlerde iş başına gelmiş yönetimin suriye’de olup bitenle ilintisi üzerine siyaset yapmamıza da gerek yok. yeni akit’e twitter’dan laf yetiştirmek yeterli. peki kürt defterini bu şekilde kapatabiliyor muyuz?

celal başlangıç, türkçe basını ele aldığı son yazısında, son günlerde gerçekleşen bazı gelişmeleri de aktarıyor. okumuşsunuzdur. hadi, yine diyelim ki erbil bizim vazife sahamızın dışında; hakkari’de, lice de olanlar da mı derdimiz değil? diyelim ki bu konjonktür bir tek kürtlere gülmüyor, diyelim ki, suriye’de kürt güçleri abd’nin askeri oldu. 30 ağustos’ta zaferini, 29 ekim’de kuruluşunu kutladığımız türkiye cumhuriyeti sınırları içinde, bu cumhuriyetin bazı vatandaşlarına, kürt oldukları için yapılanlar, zaten pek bir ses çıkartamadığımız 1990’ların, ivmesi artarak geri dönmesi bize vazife değil mi? diyelim ki, suriyedekiler emperyalizmin işbirlikçisi, buradakiler terörist, kürt siyaseti hep yanlış, hdp her an akp ile anlaşabilir, kürt halkı dediğin aşiretler, ulusların kendi kaderini tayin hakkı hep yanlış yorumlandı ve doğru tutum adına ne varsa bizde. diyelim ki!

suriye ayşe düzkan basın kürtler türkler gerçekler