Gün Zileli
Matematik: 1-1=1
YANLIŞ HESAP BEBEK İLKOKULU’NDAN DÖNER
Okulda en zayıf dersim matematikti (“Kasa atlama” denen saçmalık yüzünden bütün öğrencilerin kâbusu olan jimnastik dersini saymazsak). Ankara’dan İstanbul’a taşındıktan sonra Bebek İlkokulu’nun 3. sınıfına başladığım ilk gün öğretmen aksi gibi beni derse kaldırmış ve 14 ile 12’yi toplamamı istemişti. Ben toplamaya soldan başlamış ve 212 sonucunu çıkartmıştım. Pek titiz ve sinirli bir kadın olduğu izlenimini edindiğim öğretmen, “oğlum, sen bu sınıfa kadar nasıl geldin?” diye sormuştu, enikonu kınayıcı bir havada, “yarın velin buraya gelsin de bir konuşalım.” Veli olarak annem (annemin adının “Veli” olmasına da bir türlü akıl erdirememiştim o zamanlar) geldi ertesi gün ve beni esaslı bir şekilde savundu. “Aaaa… nasıl olur hanımefendi... Bu çocuk Ankara’da, örnek Namık Kemal Okulu’nda okudu” dedi. Sanki o okulda okumak yanlış hesap yapmaya karşı bağışıklık sağlıyormuş gibi…
BİR HİLE DÂHİSİ!
Okul değiştirip kendimi Arnavutköy İlkokulu’nda buldum. Bu okul bana daha iyi geldi. Matematikte yine gaflar yapsam da sınıfları kör topal geçtim işte.
Gazi Osman Paşa Ortaokulu’nda da “matematikle imtihanım” kötü sonuçlandı. Nedense öğrencilerin “Ospir” adını taktıkları matematik öğretmeninin kara tahtaya hızla yazdığı ve tahta dolunca silip yenilerini yazdığı rakamlara, kollarımı kavuşturup, dudaklarımda acı bir gülümseme, gururla ve küçümseyerek bakıyordum: “Birazdan silinip gideceksiniz nasıl olsa. Ama ben hep buradayım.”
O zamanlar yanımızdan eksik etmediğimiz bir not karnemiz vardı. Hocalar, aldığımız notları bu karnelere işler ya da kendimizin işleyip onlara göstermemizi isterlerdi. “Veli” adı taşıyan anne veya babamız da bu yolla gidişatımızı izlemiş olurlardı.
Ben işin kolayını bulmuştum. Rakamları küçümsediğim için onları çarpıtmayı hak görüyordum kendimde. Matematikten aldığım 1 ya da 0 veya 3 notlarını değişik bir kılığa sokup “Veli”ye gösteriyordum. Karnemdeki 1’in yanına bir sıfır ekleyip 10 yapıyordum ya da fazla sayıda 10’un kuşku çekeceğini düşünüp, 0’ın kuyruğunu uzatarak 6 ya da 0’ın altına bir sıfır daha ekleyip 8 yapıyordum; 3’e tersten bir 3 daha ekleyip 8 yaptığım da oluyordu. Hayat insanı nasıl da hile hurdaya zorluyor! Gerçi hakkımı yemeyeyim. Lise 2’de zekâm beklenmedik bir sıçrama göstermiş ve yakın arkadaşlarıma cebir ve geometri dersleri vermeye bile başlamıştım.
OY VERMEZSEK NE OLUR?
Bunları neden anlattım? Hem okuru, bana bile komik gelen öğrencilik anılarımla biraz eğlendirmek istedim sanırım, hem de yaklaşan seçimlerle ilgili yapacağım matematik hesaplarının yanlış çıkması ihtimalini göz önüne alarak, “ben size baştan söylemiştim, benim hesaplarıma güven olmaz” demeye çalıştım.
Geçelim hesaplara.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullansalar elbette Tayyip Erdoğan’a değil de Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek seçmenlerin, oy kullanmamaları (ya da başka alternatiflere yönelmeleri) halinde, kullanılmayan ya da Kılıçdaroğlu’ndan bir başkasına verilen her 2 oyun, aslında Tayyip’e verilmiş 1 oy anlamına geleceğini iddia ediyorum.
Şöyle:
(Kolay anlaşılması için sayıları elbette basite indirgemek ve gerçek hayatta olmayacak şekilde küsuratsız vermek zorundayım.)
Farz edelim ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 100.000 seçmen oy kullanacak.
Bu seçmenlerin 90 bini sandık başına gidiyor; 10 bini ise şu ya da bu gerekçeyle oy kullanmıyor (ya da Kılıçdaroğlu dışındaki alternatif isimlere oy veriyor. Fark etmez. Bunu her seferinde tekrarlamayacağım). Oy kullanmayan 10 bin seçmenin 5 bini oy kullansa Kılıçdaroğlu’na oy verecekken çeşitli nedenlerle ya da gerekçelerle oylarını Kılıçdaroğlu’na kullanmaktan imtina ediyorlar.
Sonuçlar:
Oy kullanmayan: 10 bin
Kılıçdaroğlu : 46 bin oy
Tayyip Erdoğan: 39 bin oy
Diğer adaylar: 5 bin oy
Hiçbir aday %51’e ulaşamadığı için seçim 2. Tura kalıyor.
OY VERİRSEK NE OLUR?
5 bin seçmen, oy kullanmamak ya da başka alternatiflere yönelmek yerine Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olsaydı sonuç ne olurdu:
Oy kullanmayan: 5 bin
Kılıçdaroğlu : 51 bin oy
Tayyip Erdoğan: 39 bin oy
Diğer adaylar: 5 bin oy
Kılıçdaroğlu %51 oyu geçtiğinden 1. Turda kazanacaktı.
2. TURA KALMAMALI
Seçimin ikinci tura kalmasının tehlikesi şu ki, Kılıçdaroğlu’na oy verme potansiyeli olan seçmen aynı tutumunu sürdürürse, 1. turda oy vermemiş 5 bin seçmenin ve diğer partilere oy veren seçmenlerin Tayyip Erdoğan’a kayması halinde (artık sadece iki aday var) 2. Turda seçim sonucu şöyle olabilir:
Oy kullanmayan: 5 bin
Kılıçdaroğlu: 46 bin oy
Tayyip Erdoğan: 49 bin oy
Böylece Tayyip Erdoğan, sandık başına gitmeyen ya da bir anlamda boş oy veren seçmenler sayesinde seçimi 2. turda kazanabilir. Benim gibi matematiği zayıf biri bile bu hesabı yapabiliyorsa, varın gerisini siz düşünün.
Şu veya bu gerekçeyle oy vermeyecek veya oylarını boşa atacak olanlar da düşünsün!
Gün Zileli: 24 Ekim 1946, Ankara doğumlu. 1968 gençlik hareketinde yer aldı. 1990 yılında İngiltere’de sığınmacı oldu. 1992 yılında anarşizmi benimsedi. 2000’li yıllarda altı kitaptan oluşan otobiyografisini yazdı. Romanları, özellikle Sovyetler Birliği’ndeki Gulag kampları hakkında biyografik çevirileri var.