Ümit Kardaş
Merkeziyetçi yapıyla alaturka başkanlık
Kuvvetler ayrılığını gerçekleştirmeden, hukukun üstünlüğünü ve denetimi sağlamadan gücün tek elde toplandığı ve denetlenemediği, alaturka bir sisteme geçmek hayırlı bir tercih değildir.
Ümit KARDAŞ
Cumhurbaşkanı, referandumda oya sunulacak Anayasa değişiklikleriyle getirilen sistemi "Türk Tipi Başkanlık" olarak nitelendirdi. Bu sistem ayrıca "Partili Cumhurbaşkanlığı" olarak da sunuldu. Türk tipi başkanlık sisteminde kuşkusuz yetkiler aynen merkezde kalacak. Bu yetkileri partili hale getirilen cumhurbaşkanı kullanacak. Bürokratik kurumlar inanılmaz yetkilerle, kapalı, hukukla denetlenemez bir şekilde başkana bağlı olacak. Başkanlık sisteminde önemli bir yer tutan ikinci meclis olmayacak. Tek olan meclis de kanun koyma ve denetim görevlerinden arındırılacak. Şu anki durumu itibariyle dahi iktidarın baskısı altına girmiş olan yargı başkana ve dolayısıyla partiye bağlı olup, yürütmeyi denetleyemeyecek, özellikle ceza yargılaması bakımından tarafsız ve bağımsız olamayacak..Kolonyal, koyu bir idari vesayet yapılanması ile birlikte hukuku ayak bağı görme zihniyetiyle donanmış, denetlenemez kapalı bürokratik kurumlar devam edecek.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
ABD’de de başkanlık sistemini kurmanın yönetim sisteminin federal olmasıyla doğrudan ilgisi var. Amaç ise federasyonun siyasi birliğini sağlamak. Bunun için eşit koşullar yaratarak güçler ayırımına gittiler.Seçimle gelen başkanı parlamento ile aynı düzeye oturtup, onların karşısına güçlü bir yargı organı koydular. Kongre ve başkan bu birliği güvence altına almıyordu. Merkezi güç, başkan, kongre ve yargı arasında bölünüp zayıflatılarak hem yatay güçler ayrılığı sağlandı hem de dikey güç paylaşımıyla federe devletlerin özerkliği korundu ve girişimciler için tam bir özgürlük ortamı doğdu.
Başkanın kararname çıkarırken, Kongre’de kabul edilmiş bir yasadan veya Anayasa’dan yetki alması önemli. Bir konuda harekete geçme yetkisi olsa bile, kararnamesi mevcut yasaları veya Anayasa’yı ihlal edemez. Başkan ancak Anayasanın ve kanunların verdiği yetki kapsamı içinde ve bunlara uygun olarak kararname çıkarabilir.Bunun dışına çıktığı iddia edildiğinde kararnameler bağımsız ve tarafsız yargı organınca etkin bir şekilde hukuk denetimine tabi tutulur.
Federasyon sistemi ile yönetilen Amerika’da her federe devletin kendi anayasası olduğu gibi, bu devletlerle federal devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen üstün bir anayasa bulunmakta. Federe devletlerin başında halk tarafından seçilmiş valiler mevcut..Bu devletlerin de kendi yasama, yürütme ve yargı organları faaliyet gösteriyor..Federal devlette yasama yetkisi iki meclisli olan Kongre tarafından (Senato ve Temsilciler Meclisi) kullanılmakta..Siyasi sorumluluğu bulunmayan başkanın dış politikayı yürütme, yabancı ülkelere asker gönderme, orduyu komuta etme gibi yetkileri bulunmakta.
Amerika’da sistem, güçler ayrılığı ilkesine dayanır.Başkan kongre üyesi olmadığı gibi, kongre çalışmalarına da katılamaz.Kongre, Başkanı istifaya zorlayamaz. Başkan da Kongreyi feshedemez. Federal düzende yargı yetkisi, Federal Yüksek Mahkemeye aittir. Bu mahkeme, yasaların anayasaya aykırılığını defi yoluyla inceler.
SİSTEMİN ELEŞTİRİSİ
Başkanlık sistemine getirilen en önemli eleştiri, sistemin anayasal olarak stabil olmadığı, başkanlık sistemine geçmeye çalışan hemen hemen her ülkede bu sistemin otoriter rejime dönüştüğüdür. Kuvvetler ayrılığı açısından yapılan eleştiri ise, başkan ve yasama meclisinin iki paralel yapı şeklinde çalıştığı, bu durumun istenmeyen siyasi çıkmazlara ve başkan ve yasama meclisinin birbirlerini suçlamalarına sebep olacağıdır.Yine bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sistemi, kendisine özgü şartları olan ABD dışında, istikrarlı bir demokrasi yaratmamıştır.
Amerika’da uygulanan başkanlık sistemi, bu ülkenin federal yapısının bir gereği olarak ortaya çıkmıştır.Arjantin, Meksika ve Brezilya başta olmak üzere Güney Amerika’da, Fas ve Etiyopya hariç Afrika ülkelerinde ve İran’da başkanlık sistemi uygulanmakta. Bu ülkelerde de sistemin "başkancı" otoriter rejimlere dönüştüğü görülmekte.
TÜRKİYE BAKIMINDAN
1961 Anayasası’nın getirdiği sistem, yasamaya belli bir üstünlük tanıyan parlamenter sistemdi. 1982 Anayasası da 1961 Anayasası’nın çizgisini sürdürerek parlamentonun üstünlüğü ilkesini korumuş; ancak farklı olarak yürütmeyi biraz daha güçlendirmiştir.1961 Anayasası’nda yürütme salt bir "görev" iken, 1982 Anayasası ile salt bir "görev" değil aynı zamanda bir "yetki" olmuştur.1961 Anayasası cumhurbaşkanının tarafsızlığına ve siyasi ilişkilerde bir denge öğesi olmasına büyük önem vermiştir.1982 Anayasası da cumhurbaşkanının bu özelliğini korumakla birlikte, cumhurbaşkanını güçlendiren ve tek başına kullanacağı yetkileri arttıran bir anayasa olmuştur.
Cumhurbaşkanını objektif ve tarafsız konumundan alıp bir partinin taraflı unsuru haline getirmek çatışmaların ve gerilimlerin ülkesi olan Türkiye’de yapılabilecek en büyük hata. Demokrasi kültür ve bilincinin geliştiği Avrupa ülkelerinde dahi ister monarşik ister cumhuriyetçi demokrasi olsun, tarafsız, objektif, herkesi kucaklayabilecek ve hakemlik yapabilecek sembolik bir Kral, Kraliçe ya da cumhurbaşkanı bulunmakta.Tarafsız cumhurbaşkanı istikrarın, barışın sağlanması ve siyasi birliğin temsili bakımından çok önemli.
Türkiye’de demokrasi ve hukuk eksikliğinin sistemin parlamenter sistem olmasıyla ilgisi bulunmamakta. Demokrasi kültürünün, demokratik geleneklerin ve hukuk bilincinin oluşmadığı ülkemizde mesele Osmanlı’dan tevarüs edilen ve içselleştirilen zihniyet kodlarının nasıl değişeceğidir. Merkezde yatay güçler ayrılığının ve yerelde karar süreçlerine katılımın yani dikey güçler ayrılığının sağlandığı, yargı ve hukuk denetiminin güçlendiği, bürokratik kurumların hesap verdiği, kurumların demokratik değer ve gelenek ürettiği bir sistemin parlamenter ya da başkanlık olması önemli değil.
Çoklu, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü, meşru hukuka bağlı bir demokrasi hedefine nasıl ulaşacağız? Bölgelere yetki dağıtımı yapmadan, kuvvetler ayrılığını gerçekleştirmeden, hukukun üstünlüğünü ve hukuksal denetimi sağlamadan gücün tek elde toplandığı ve denetlenemediği, alaturka bir sisteme geçmek hayırlı bir tercih değildir.
Devletin ve siyasetin zihniyet kodları gerçek bir hukuk denetimini kabul etmeye ve merkezden yerele yetki devrini tartışmaya hazır mı ? Avrupa "Bölgeler Avrupası", ABD federal bir devlet. Otoriter Rusya’da dahi 22 özerk cumhuriyet, 4 özerk birim, 3 federe şehir ve 1 Yahudi özerk bölgesi bulunmakta. Dünyanın en katı merkeziyetçi yapısı ve demokratik değer barındırmayan zihniyet kodlarıyla sahih bir demokrasi ve hukuk inşası kurmak imkansız.