Ayla Türksoy
Mikrofon ve özür: Göstere göstere çocuk istismarı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı açılış töreninde eline mikrofon uzattığı küçük çocuğun politik ve nefret söylemi içeren cümleler kurması, çocuk ve ergen ruh sağlığıyla çalışan uzmanlarca ‘çocuk istismarı’ olarak değerlendirildi.
"Çocukların politik amaçlarla gelişim dönemlerine uygun olmayan konuşmalar yapmasına izin vermenin, onları gösterilerde kullanmanın, politik amaçlarla silahlandırmanın ya da nefret söylemleriyle büyütmenin çocuk istismarı olduğunu" söyleyen Bengi Semerci, bunların çocuk gelişimini olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Gittikçe tonu yükselen, hoyrat politik dil içinde sesi/sözü kesme, dili koparma ne kadar tepki topladıysa; bir çocuğun dünyasına asla yakıştıramayacağımız nefret sözleri de bir bakıma o denli şiddet yüklüydü. Çocuğun cümlelerine gülen Erdoğan’ın ve AKP’li bakanların tutumları ise hafızalara kazınanlardan.
TERCİH EDİLEN KELİMELER VE KONUŞMA TARZI, BİR ÖYKÜNMENİN İFADESİ
Psikiyatr Doç. Dr. Burhanettin Kaya, çocuğun tercih ettiği kelimelerin, konuşma tarzının bile bir taklidi, doğrudan öykünmeyi gösterdiğini söylüyor. Konuşma sırasında siyasilerin güldüğü, dolayısıyla hoşlarına gittiği gözlemlenen olayda, çocuk için nefret söyleminin meşru olduğu mesajının verildiği ve bunun öykünmeyi pekiştireceğinin altını çiziyor.
Kaya, sağ ya da sol, hangi siyasi görüşten olursa olsun çocukların henüz bilişsel gelişimlerini tamamlamadıkları, neden sonuç bağlantısı kuramadıkları, kullandığı sözün anlamını tam olarak bilemedikleri, eylemlerinin sonucunu öngöremedikleri bir gelişim evresinde, özellikle onun masumiyeti ve içinde bulunduğu zor durum kullanılarak, böyle bir söylemde bulunmasına izin verilmesinin çocuğun duygusal istismarı olarak nitelendiriyor.
Uzmanların görüşünün aksine olayı istismar değil, adeta çocuklara mahsus ‘doğruların dile gelişi’ olarak nitelendiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun paylaşımı da dikkat çekiciydi. Soylu’nun "Çocuktan al haberi" tweet’i Hürriyet tarafından haberleştirildi ancak "köpürtülmedi", çünkü bu söylem istismarı görünmez kıldığı gibi, siyasi etik açıdan da sorunluydu.
Bununla birlikte ‘hapisteki baba’,’ çaresizlik’, ‘yoksulluk’ gibi çocuğun özel hayatına ilişkin detaylar, farklı mecralar tarafından birbiri ardına kamuoyuyla paylaşılmaya devam etti.
'PEDAGOJİ NE DERSE O!'
Nefret söyleminin muhatabı Kılıçdaroğlu’nun, "pedagoji ne derse o!" şeklindeki açıklaması ve çocuğun yararını önemsemesi ise kamuoyu tarafından olumlu bulundu. Yine Kılıçdaroğlu’nun, uzmanların uyarıları doğrultusunda haberin paylaşılmamasını, silinmesini, duygulara yenilerek çocuğa kötü sözler söylenmemesini telkini olumluydu…
Aslında her iki taraf için de söylersek, "hasım" karşısında yeni bir güç ve zafer aracına ihtiyaçla, öznenin gereksiz bir detay olduğunu kavramak için fazla beklenmesi gerekmedi. Politikacıların ve habercilerin neredeyse müptela olduğu "son dakika" haber seyrinde, koştura koştura bir aşama daha geçildi. Bu aşamaya gelene dek toplum önünde epey hırpalanan çocukla yetişkinlerin dertleri bitmemiş olacak ki şuursuzca yapılan bir röportaj ve özürle; öncekini aratmayacak bir istismar daha yaşatıldı…
Mağdur çocuğa, üstelik kendi evinde, bu kez yerel bir kanalın mikrofonu uzatılarak Kılıçdaroğlu’ndan özür diletildi. Örselenen, belli ki korkusunu öykündüğü dille aşmaya çalışan çocuğa neden o sözleri söylediğine dair tuhaf, haber diline uymayan, arkadaşlarıyla ne konuştuğuna dek didiklenen mahrem sorular soruldu, cevaplar alındı!
Psikiyatr Burhanettin Kaya, çocuğa özür diletilmesinin istismarın devamı olduğunu belirterek, özrü, telkine yatkınlıkla değerlendirmeye devam ediyor:
"Bu gelişim dönemindeki çocuklar telkine yatkındırlar. Söylenen bir ifadeyi, bir eylemi üzerine hiç düşünmeden olduğu gibi benimseyebilir ve eyleme dökebilirler. Bu suça yöneltilmelerine de olanak verir. Tüm bunlar, hem öncesinde nefret söylemi içeren sözleri sarf etmesi, hem de sonrasında çocuğa özür diletilmesi, çocuğun bir erişkinin kaleminden çıkmış izlenimi veren beyanı, bu telkinlerin etkili olduğunu göstermektedir."
Çocuk haberiyle ilgili, kamuoyuna ve siyasi rakiplere ders verme (ayar) arayışında çocuğun ne denli ihmal edildiğine başka bir örnek, bir "son dakika" detayı daha var. Olayın yaşandığı ilk günden itibaren çocuğun üstün yararını dile getiren Kılıçdaroğlu’na rağmen, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın özre dair paylaşımı hayli sorunlu...
Altay’ın, "10 yaşındaki çocuk pişman oldu, özür diledi. Çocuk bunu yaparken, orada gevrek gevrek gülenler ve Sayın Bahçeli; bu size ders olsun, bu çocuk da size dert olsun," sözleri oldukça pragmatist. Çocuk hakları, çocuk istismarı konusunda pek çok siyasinin alacağı daha çok ders var sanırım…