Muhalifleri hapse doldurup Almanya'da söz hakkı isteyenler

Öyle bir cüretkarlık var ki, Türkiye'yi, bu kıymetli ülkeyi tüm dünyaya rezil etmeye devamda kararlı.

YAVUZ BAYDAR

İşler artık trajikomedi ötesi bir hal almış durumda. Avrupa Konseyi toplantısı için Strasbourg'a uğrayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, burada pek de parlak geçmediği anlaşılan toplantı ardından Almanya'ya gitti, burada Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'yle ayrı ayrı kentlerde – biri Gaggenau, diğeri Köln'e bağlı Polz – referandum odaklı siyasi toplantıya katılmaya kalkıştı, ama önce bu toplantı için verilen izin Bozdağ'ın muhatab Almanya Adalet Bakanlığı tarafından iptal edildi. Bunun üzerine zaten gazeteci Deniz Yücel'in tutuklanması nedeniyle büyümüş olan sorunlar krize dönüştü, Bozdağ Alman mevkidaşıyla görüşmesini iptal etti, ardından da Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Türk Dışişleri'ne çağrılarak kendisine bir protesto notası verildi. Evvelce de aynı şey Berlin'de olmuş, Türkiye Büyükelçisi, Yücel hadisesi nedeniyle resmen protesto edilmişti.

Bugünkü krizin arka planında, AKP Hükümeti'nin siyasi mitingleri Almanya'ya taşıma ısrarı yatıyor. Esasında, son derece özgürlükçü bir anayasaya sahip olan Almanya'da şimdiye kadar Türk siyasetçilerin toplantı yapmalarına bir zorluk çıkarılmamıştı. Ama eğer HDP milletvekili Ziya Pir'in şu dedikleri doğruysa, şimdi ortada bir taşra kurnazlığı var: "Almanya'da Bozdağ'ın ve Zeybekci'nin mitinglerine izin verilmemesinin nedeni organizatörlerin yalan beyanlarıdır!..

Bozdağ'ın mitingi için bakanın geleceğini değil de UETD’in bir toplantı yapacağını beyan etmişler…Bugün bakanın katılımını öğrenen emniyet, düzeni sağlayacak hazırlıkta olmadığını ifade ederek izni haklı olarak iptal etmiştir…

Köln'de Zeybekci'nin katılacağı salon mitingi için de daha dün akşama kadar tiyatro organizasyonu olduğunu bildirmişler… İşin aslı ortaya çıkınca Porz belediyesi salonunu haklı olarak vermemiş. Her iki iptalde suç beceriksiz ve yalancı organizatöründür!

Bu arada… Tiyatro organizasyonu aslında yalan beyan değildir ?

Ama, Bozdağ oralı değil.

Bugün yaptığı açıklamada şöyle diyor: "Buradan özellikle ifade etmek isterim ki her defasında demokrasi, ifade hürriyeti üzerine konuşmalar yapan ve kendileri dışında herkesi bu konudaki eksiklikleriyle suçlayan Alman makamlarının Türk toplumunun bir toplantı yapmasına müsade etmemesi kabul edilebilir değil. Çok net bir şekilde söylüyorum, bu demokrasi ile izah edilemez. Bir bakanın kendisini ifade etmesine izin vermeyen bir demokrasi olabilir mi? Bir toplumun toplantı yapmasına izin vermeyen bir demokrasi olabilir mi?"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bunun peşinden şu açıklamayı yapmış: "Her fırsatta Türkiye’ye demokrasi ve ifade özgürlüğü dersi vermeye çalışanların gerçek yüzü bu tür kararlarla açık şekilde ortaya çıkıyor. Bu skandal kararın, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine kucak açan bir ülkede alınması Avrupa’nın geleceği açısından endişe vericidir."

Hakikaten akıl alır gibi değil.

Dediğim gibi, Almanya dünyanın en özgürlükçü anayasa ve yasal mevzuatlarından birine sahip bir ülke olarak, özellikle bu devirde,'ağzı olanın konuştuğu' bir ülke olmaya devam etmek istiyor, bundan görüldüğü kadarıyla gocunmuyor. Gene dediğim gibi yakın bir zamana kadar burası özellikle Erdoğan'ın dilediği gibi miting organize ettiği, dilediği gibi konuştuğu bir ülkeydi. Ama devran değişti. Şu anda Türkiye, demokrasiyi bırakın bekleme odasına, tabuta almış bir ülke konumunda. Tabuta habire çivi çakılıyor, çakarken de Bozdağ ve arkadaşları yalan güftelerle süslü şarkılar söylüyor, bu bestelere inanılmasını istiyorlar. Ama olmuyor. Strasbourg'u ziyaret eden Bozdağ'a – kaynaklara  göre – anlayacağı dilden anlatıldı: "Durumunuz hiç bu kadar berbat olmamıştı, bu durumda referanduma giderseniz mevcut dağ gibi sorunlarınıza yenilerini eklersiniz, OHAL'i kaldırmadan oylama filan yapmayın, ve en önemlisi, özgürlükleri kasap gibi budamaktan, insanları abuk subuk sebeplerle hapse tıkmaktan vazgeçin, demokrasi yoluna bir an önce geri dönün.

Konsey'de ayrıca dendi ki, (basitleştirerek anlatıyorum): "İlan edip üyelerini dahi hala atamadığınız OHAL şikayet komisyonu gibi Zihni Sinir proceleriyle bizi oyalamayın, bakın eğer oyalarsanız, araya taş koyarsanız biz de sizin makamları beklemeden AİHM'i işleteceğiz, çünkü hakkaniyet ve adalet esastır." Ama öyle bir cüretkarlık var ki, Türkiye'yi, bu kıymetli ülkeyi tüm dünyaya rezil etmeye devamda kararlı.

Bozdağ ve Kalın'ın vurgularındaki ‘demokrasi' dersi verme teşebbüsü, akıl verme hali, ancak ve ancak kendilerine gülünmesine yol açıyor.

"Endişe verici" imiş.

Diyelim ki öyle.

Peki, Türkiye'nin hali ne?

Gurur verici mi?

Tam 158 gazeteci.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yavuz Baydar Arşivi